• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Arseven
Serdar Arseven
TÜM YAZILARI

Niçin sustu tatlı dilin!..

08 Temmuz 2016
A


Serdar Arseven İletişim: [email protected]

Hak Dostu “İnan da oduna inan!” demiş, üzerinde bol bol tefekkür!..

O sütü bozuk 28 Şubat sürecinin en hararetli günlerinde bir “ateist avukat” gelmişti yanıma.

Demişti ki;

“Kızmayın ama inançlarınızı hiç de mantıklı bulmuyorum! Bir ‘yok’luğun peşinde gidiyorsunuz, ben böyle görüyorum! Bununla birlikte mücadelenize saygı duyuyorum ve haklarınızın ihlal edilmesine karşı çıkıyorum. Bundan dolayı da davalarınızı bedelsiz olarak üstlenmeyi teklif ediyorum.”

Teklif ilginç geldi.

Bedelli de olsa bedelsiz de olsa böyle bir desteği kabul edemeyeceğimi söyledim, teşekkürlerimi arz ettim.

Bu görüşmenin ardından birkaç defa bir araya geldik bu avukat arkadaşla.

Bir keresinde…

Dedi ki;

“Ya Serdar Bey, aklım bir şeye takılıyor: Malûm ben ateistim, yani Allah’ın varlığına inanmıyorum, Cennet, Cehennem yok benim için.  Hesap günü yok. Hesap vermem gereken tek yer olarak vicdanımı görüyorum. Sizin muhafazakâr takımı ise inançlı! Yani, günün birinde yaptıklarından ve yapmadıklarından, doğrularından ve yanlışlarından dolayı hesap vereceklerini, ya büyük bir azaba uğrayacaklarını ya da büyük bir mükâfata kavuşacaklarını düşünüyorlar, buna inanıyorlar.”

Bunları söyledi ve lâfı “oraya” getirdi genç avukat:

“Ben inanmadığım halde, hesap gününe iman etmediğim halde mağdur edilen Müslümanlara da sahip çıkmak için icabında risk alıyorum. Bu yüzden yargılandığımı da biliyorsunuz. Ben bunu yaparken, Allah’a, hesap gününe, Cennet’e, Cehennem’e iman ettiğini söyleyen insanların önemli bir bölümü niçin bu kadar korkak, af edersiniz, niçin bu kadar tırsık? Esasen benim korkak onların ise cesur olması gerekmez mi?!”

¥

Düz mantık kuran  hukukçu arkadaşıma uzun uzun “muhafazakârlıktan” bahsetmem gerekti.

Muhafazakârlığın bir dünyevi ideoloji olarak, Müslümanları özünden kopartmayı ve “Siyonizm” için “tehlike” arz etmez hale getirmeyi hedeflediğini söyledim.

Türkiye’den bir “simge” isim olarak Süleyman Demirel’den örnekler verdim.

Hristiyanlık için “Protestanlık” ve Müslümanlık için “Muhafazakârlık” kıyaslamalarına girdim.

Biraz anlar gibi oldu.

Hatta kafasında oturduğunu söyledi ama eminim ki soru işaretleri olduğu gibi kaldı.

Nasıl kalmaz, o İslam’ı, etrafında gördüğü “Müslümanlar”dan öğrenmeye çalışıyor, onların davranışlarına bakarak hüküm veriyor ve “Madem Müslüman olmak çok büyük bir nimet, birçok Müslüman niçin muhafazakarlığa sapıyor?” diye düşünmeden edemiyor.

¥

Bütün bunları, Akit’in 2 Temmuz Sivas olayları vesilesiyle yer verdiği haberlere baktıkça yeniden değerlendirdim.

Akit, Sivas olaylarından dolayı hapis yatırılan Müslümanların durumlarına el atıyor.

Talep ettiği hepsinin peşinen “suçsuz” ilan edilmeleri değil, sadece “yeniden yargılanma” hakkının verilmesini istiyor.

Bu memlekette darbeye teşebbüsleri aleni olan insanlar bile yeniden yargılandı, nasıl olduysa “aklandı” ama…

Nice baskılarla, hukuksuzluklarla dolu bir yargılama süreci sonunda mahkûm edilen ve çeyrek asırdır hapiste çürütülen insanlar ile gözü yaşlı yakınlarının sesine Akit’ten başka kulak veren medya organı neredeyse yok!

Olmadı, olamıyor ve galiba olamayacak!

Niçin?

Bu niçin böyle?

Bu meseleye yer ayırmayanların tamamı, 28 Şubat yargılamalarının “âdil” bir şekilde cereyan ettiğini mi zannediyor acaba?

Yok hiç zannetmem.

Onların da büyük bir bölümü “ortada nice hukuksuzlukların” olduğunun farkında…

Farkında olmamaları mümkün değil…

Mümkün değil ama…

İşte “ama”sı var!

O “ama” yı siz biliyorsunuz, fazla söze ne hacet!..

TURGAY ŞEREN... “BERLİN PANTERİ” BU SEFER KURTARAMADI!..

Milli kalecimiz Turgay Şeren dün vefat etti.

Allah rahmet eylesin.

Yakınlarına sabırlar dilerim. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23