• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mesut Bıyık
Mesut Bıyık
TÜM YAZILARI

İhracata bağımlı hale gelmek tehlikeli mi?

28 Ocak 2014
A


Mesut Bıyık İletişim: [email protected]
ÖTV artışıyla birlikte döviz kurlarının hızlı yükselmesi, yine, yeni model yılının getirdiği maliyet artışları, hepsi bir araya gelince, 2014 model yılı için zam, kaçınılmaz hale geldi. Bu ani gelişmeler aynı zamanda planları, hedefleri de alt üst etti.

Daha 2013 bitmeden 2014’ün planlarını yapan, yeni yılda ne kadar otomobil satacağı konusunda öngörülerini raporlayan ve hedeflerini belirleyen otomotiv şirketleri, çaresiz, tüm planlarını çöpe atıp yenisini yapmaya koyuldular. Pek çok şirket henüz fiyatlandırmaları yapamadığı için 2014 model otomobillerini satışa çıkaramadılar.

Fiyatlandıranlar arasındaysa nedenini anlayamadığım şekilde, zam oranlarında yüksek miktarda farklılıklar var. TVNET televizyonunu takip edenler bilir, Oto İnfo adında, bendenizin hazırlayıp sunduğu bir otomobil programı var. Başında sevgili dostum Hüsamettin Yalçın’ın bulunduğu Eurotax şirketi, Oto İnfo için özel bir analiz yaptı. İşi, sadece otomotiv verileri derlemek ve değerlendirmek olan, bu konuda işini gerçekten iyi yaptığına inandığım, uluslararası ağın Türkiye ayağı Eurotax’in analizi bize gösterdi ki, kimi markalar yüzde 5’ler düzeyinde zam uygularken bazı markalar, kimi modellerinde zammı yüzde 25’lere kadar çıkarmış.

Mutlaka kendilerine göre bir gerekçeleri vardır. Şimdi en fazla zamı hangi marka yaptı, en düşük zam oranı kime ait diye bir sıralama yapmayacağım, daha doğrusu yapamayacağım, çünkü pek çok markanın henüz 2014 fiyatları ilan edilmiş değil. Ama dikkatimi çeken bir şey var: Eurotax’in analiziyle elimize ulaşan bilgilere göre, yeni fiyat listelerini açıklayan markalar arasında en yüksek zammı Fiat ve Ford yapmış görünüyor. Fiat’ın yaptığı zam yüzde 25’e kadar çıkıyor, Ford ise yüzde 17’nin üstüne çıkan oranlarda zamlar yapmış. Her iki markanın da Koç Grubu çatısı altında bulunduğunu tesadüf olarak değerlendirmekten başka elimizde veri yok. Sebebini ise ancak bu şirketlerin yöneticileri açıklarsa anlayabileceğiz.

Konu otomobil olunca, hem tüketiciler açısından hem de sektör açısından 2014’ün pek de iyi gelmediği açık; ilerleyen aylar da pek keyifli geçmeyecek. 2014’te pazarın yüzde 20 civarında küçülmesi bekleniyor, bunda neredeyse tüm analistler ve sektör temsilcileri hemfikir.

Bu gelişme, özellikle ithalatçılar için can sıkıcı, Türkiye’de üretim yapan markalar, hiç değilse ihracata yönelerek durumlarını biraz olsun kurtarabilirler. Ama ithalatçılar için satışlarda yüzde 20 düşüş demek, tam da yüzde 20 kayıp anlamına geliyor.

Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Kudret Önen de bu noktaya dikkat çekti. Dedi ki; “2013 yılında sanayimiz başarılı bir yılı geride bıraktı. 2014 yılı ise özellikle iç pazar için zorlu bir yıl olarak görünüyor. İç pazar kaynaklı bir küçülmeye paralel, üretimde azalma olabilir. İç pazarın üretim üzerindeki olumsuz etkisini ihracat artışı ile kapatmalıyız.”

Ardından da şu sevindirici açıklamayı yaptı: “2014 yılında AB pazarlarında yaşanacak büyüme ile iç pazardaki daralma nedeniyle ortaya çıkacak üretim azalması dengelenecek. Bu nedenle üretimde ve istihdamda bir küçülme yaşanmayacak.”

Benzer bir açıklama da Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün’den gelmişti: “Ford Otosan olarak üretimimizde ve istihdamımızda bir azalma öngörmüyoruz.”

Kudret Önen, otomotiv sanayii olarak işlerinin iç pazarı baskı altına alan ÖTV ve kur artışlarından yakınmak olmadığını, yeni yatırımların da kapısını açacak olan Otomotiv Strateji Belgesi’nin yeniden ele alınmasını savunduklarını söyledi ve ekledi: “Yeni yılın bu ilk aylarında yeni bakanların kapısını çalacağız.”

Bunlar son derece iyi niyetli yaklaşımlar, ancak Önen ifadelerinin arasına şu sözleri de sıkıştırdı: “Otomotiv ihracata bağımlı hale geliyor, bu tehlikeli!”

Bu, gerçekten tehlikeli mi? “Her yatırım, önce kendi iç pazarını hedefler” diye ekonomi dünyasında aforizma haline gelmiş bir ön kabul var. İlk bakışta haklı bir ifade gibi duruyor, ancak gelişmeleri incelediğimizde büyük yatırımcıların hepsinin böyle düşünmediğini görüyoruz.

Mesela son 2 yılda ortaya çıkan gelişmelere bakalım. Renault, Türkiye’de en çok sattığı modeli Symbol’ü artık Bursa’da değil, Romanya’daki Dacia fabrikasında üretiyor. Yine aynı şekilde Hyundai, Accent modelini artık Kocaeli’deki fabrikada üretmek yerine ithal ediyor. Her iki marka da bu en çok sattıkları modellerin yerine daha çok ihraç edebilecekleri modelleri koydular. Bu iki markanın Türkiye’deki üretiminin ihracata bağımlı hale gelmesi, kendileri açısından nasıl bir tehlike arz ediyor olabilir?

Sorular çok, muhatapları cevap verirse bu köşe daha şenlikli olur.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23