Hafif ticariler neden pahalı?
Türkiye yollarında bir dönem hafif ticari araç modelleri o kadar hızla çoğaldı ki, açıkçası ben ciddi ciddi endişelenmeye başlamıştım. Hatta bu konuda “Doblo Cumhuriyeti” başlığıyla bir de yazı yazmıştım. Çünkü bu araçlar, hem yapıları gereği hem de teknik açıdan otomobillere oranla güvenliği daha düşük araçlar. Bundan da ötesi, koca bir ülkenin sadece hafif ticarilerden oluşan bir otomobil kültürünün içine savrulması acıklı bir durum olurdu.
Daha çok satılmasındaki sebep belliydi; otomobiller vergi oranlarının yüksek olması nedeniyle pahalı, otomobil olarak kullanılan hafif ticari araçlarsa nispeten daha ucuzdu. Her ne kadar daha düşük iç mekan kalitesine ve daha az güvenliğe sahip olsa da, hem fiyat hem de geniş hacim, Türk tüketicisini bu araçlara yönlendirdi.
Sonra bir şey oldu ve bu araçlara ilgi giderek düştü, Türk tüketicisi tekrar otomobile yöneldi. Bunun birkaç sebebi vardı; mesela ÖTV’nin yüzde 10’dan 15’e çıkarılması bir nedendi, bir diğer nedense K2 belgesi alma zorunluluğuydu ve bu belgenin maliyeti de hayli yüksekti.
Ancak, bu araçları yük taşımak için değil de otomobil niyetine alanlar, K2 kapsamından çıkarıldı yani belge alma zorunluluğu ortadan kaldırıldı. ÖTV oranıysa sadece yüzde 15, yani en düşük otomobil vergisinin üçte biri. Buna rağmen bu araçlar eskisi kadar rağbet görmüyorlar. Peki, neden?
Bu araçları üreten ya da satan markaların yöneticilerine bakarsanız sebep,yükselen ÖTV ve belge alma zorunluluğu. Yani onlar hala belge mecburiyeti devam ediyor sanıyorlar; oysa sebep kendileri. Bu araçlar, otomobillere oranla üçte iki daha düşük vergi alınmasına rağmen fiyatları çok yüksek.
İç mekan malzeme ve işçilik kalitesi otomobillere göre düşük, donanım ve güvenlik özellikleri yine otomobillere oranla epeyce sınırlı, dolayısıyla maliyetleri daha düşük olmalı. Fakat tüm bunlara rağmen kimi C segmenti otomobillerden bile pahalı olan hafif ticari araçlar var. Yani diyorum ki, hafif ticari araç satışlarının gerilemesinden şikayetçi olan markalar, dönüp kendilerine baksınlar.
Örnek mi istiyorsunuz? VW Caddy’nin fiyat listesine bir bakın, 73 bin 500 liraya yaklaşan fiyatları var. Jantları plastik kapaklarla kapatılmış Caddy Team modelinin fiyatı yaklaşık 62 bin lira, neredeyse çıplak diyeceğimiz en düşük donanımlısı bile 56 bin lira civarında. Üstelik fiyatlar 5-6 bin lira daha yüksekti, indirdiler.
Bu fiyatlara neler alınıyor neler… Bu paralarla kerli ferli SUV model alıyorsunuz. Fiyat listelerini bir kontrol edin neler çıkacak neler.
Mercedes, Renault’ya ürettirdiği Citan’ıçok inanarak ve büyük bir gürültüyle Türkiye pazarına sundu. O gün şirketin bir üst düzey yöneticisiyle yaptığım röportajda kendisine; “Bu fiyat bana yüksek geliyor, üzerinde Mercedes logosu da olsa bu kadar yüksek bir fiyata hafif ticari araç satmak mümkün mü” diye sormuş ve “Bizim aracımızı bir kere deneyenler, aradaki farkı anladıklarında hiç de pahalı olmadığını görürler, bizim satışla ilgili endişemiz yok” cevabını almıştım.
Peki, ne oldu? Citan şimdi ne kadar satıyor ya da neden piyasada yok? Cevabını da onlar versin?
Başka örnekler de istiyor musunuz? En çok satan ticari araç modeline bakalım: Fiat Fiorino. Bildiğiniz B segmentinden türetilmiş en hafif ticari araç. Fiyatı ne kadar peki? 49 bin liraya kadar varıyor. Üstelik bir de yerli.
B segmentine bakınca bu fiyatlara alınabilecek o kadar model var ki; hiçbiri de bundan daha düşük kalite ve donanıma sahip değil. Buna vereceğiniz parayla çok rahat DaciaDuster SUV alıyorsunuz, daha ötesi var mı?
Peki, yüzde 45’e karşılık yüzde 15 ÖTV’si olan, malzeme, işçilik ve donanım konusunda otomobillerden daha azını sunan bu araçlar neden pahalı? En uzman yorumcu da olsanız bu sorunun cevabını veremezsiniz, ben de veremiyorum.
Cevabını sadece bu fiyatları koyanlar söyleyebilir. Ama bizi de bu kadar saf yerine koymasınlar. Çıkıp karşımıza “hafif ticari araç satışları ÖTV’den, belge zorunluluğu yüzünden geriledi”derlerse işte o zaman buna verecek cevabımız, hatta tavsiyemiz vardır:“Komik duruma düşüyorsunuz, dikkat edin.”