• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Milletvekili Cemal Öztürk’e sordum

08 Ocak 2024
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

Cemal Öztürk 26., 27. dönem Giresun Milletvekili olarak görev yaptı. Kendisi Sanayi Bakanlığında, Karadeniz Teknik Üniversitesinde, Çaykur’da, Fiskobirlik’te, Başak Sigorta’da, BMC’de, MÜSİAD’da, TFF’de çalışmış, çeşitli görevler icra etmiş. Plan ve Bütçe Komisyonu ve KEİPA (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi) komisyon üyeliğinde bulunmuştur.

Cemal Bey’i aklıma takılan bazı soruları cevaplaması için aradım ve sordum:

1-Merkez Bankası’nın rezervi deyince ne anlamalıyız? Merkez Bankası’nın kasasında şu anda yüz kırk bir milyar dolar para mı var?

(Son açıklanan rakam 141.milyar dolar)dır.

2-Devlet neden doların düşmesini istemiyor?

3-Devlet neden para basıp insanlara çok para vermiyor?

4-İhracatımız 255 milyar dolar olmuş. Bu ihracattan devletin kazancı ne?

Cevaplara geçmeden önce değindiği iki mühim konuyu anti parantez cevaplayayım. “Irak ve İran’ın altınlarına ABD’nin el koyması üzerine, İngiltere’de ve diğer bazı ülkelerde teminat olarak tutulan beş yüz tona yakın altının önemli kısmını Türkiye, 2012’den itibaren öyle etti böyle gitti getirdi... O gün bugün rahatsızlıkları biraz da bu yüzden. Çok rahatsız oldular.”

Peki niçin bu altınları yabancı ülkelere veriyoruz?

Borç almak için, kredi almak için. Özel sektörün aldıkları kredilere karşı kefil olan hazinenin güvenilirliğini artırmak için.

“Şu anda yastık altında beş yüz milyar dolar olduğu tahmin edilen oranda altın var. Âtıl duruyor. Bu vatandaş için bir güvence ama ekonomiye kazandırılması için bir proje geliştirilemedi.”

 Yani bu konuda hem devleti hem altın sahibini mutlu edecek bir proje üretilemiyor!

Şimdi soruların cevaplarına geçelim:

1- erkez Bankasının rezervi denince akla “nakit para var ve bankanın kasasında duruyor” anlamı çıkmaz. Merkez Bankası tüm bankaların bankası konumunda adeta bir depo bankadır. Oradaki varlıklar da devlete ait değildir. Rezervi altındır, gümüştür, bonodur, alacaktır, hisse senedidir veya paradır(döviz). Merkez Bankası’nın asıl görevi fiyat istikrarını sağlamaktır.

2- evlet neden doların düşmesini istemiyor?

 Cevap: Çünkü dolar düşük olursa Türkiye ithalat cenneti olur. O zaman insanlar satmak için niye üretsin ki? Ucuza yurt dışından nasıl olsa getirmek mümkün. Onun için doların yüksek olması üreticiyi kırbaçlar o da malını dışarıya satarak daha çok zenginlemiş olur. Böylece de yurda daha çok döviz girer.

3- evlet çok para basıp insanlara çok para verse insanlar bu parayı ne yapacak? Ev gibi araba gibi zaruri ihtiyaçlarını zaten temin edebiliyor. Fazla para tutmak yerine dövize yatıracak. Yani gavurun parasını satın alacak ve yabancıya bedavadan kredi açacak... Kendi paran ilgisiz dururken, millet kendi parasından kaçarken yabancının parasına sığınacak. Öyle ise çok para basıp parayı gazel haline getirmektense ihtiyaç kadar basmak, karşılığı olduğu kadar basmak en doğru olanıdır.

Otelinde kırk oda var sen altmış oda satıyorsun. Yirmi kişiyi nerede yatıracaksın? Ya dayak yiyeceksin sahtecilikten ya da çatı aralarında, koridorlarda yatıracaksın! (İ.G) 

4- İhracatımız 255 milyar dolar olmuş. Bu ihracattan devletin kazancı ne?

Cevap: Devlet ihracatın türüne göre komisyon alır. Vergi alır. İhracatçı dövizinin bir kısmını hazinede tutar. Çünkü o güvencedir. İhracatın artması ithalatı azaltır. Devlet içindeki mallar satılarak oradan vergi alır. Çalışanların sayısı artarak hem sigorta primlerinin yatırılmasıyla hem de çalışanın eline geçen paranın piyasada dönmesiyle bir hareketlilik yaşanır. Her halükârda bu, millete de, devlete de her hücresine kadar yansır.

Türkiye borcu çok az olan bir ülkedir. Vadeleri ileri tarihlere olmak üzere dünyanın en borçlu ülkeleri sıralamasında, son veriler açıklanmadı ama; Türkiye 26, 27. sıralardadır. Dünyanın en borçlu ülkesi ABD’dir ve borcu 31 trilyon dolara doğru gitmektedir. Türkiye’nin dış borcu milli gelirine oranla yüzde elli ile altmış arası bir yerde dururken mesela komşusu Yunanistan’ın borcu milli gelirine göre yüzde yüz seksendir.

Türkiye’nin toplam dış borcu 450 milyar dolar veya üstüdür. Bu da bizatihi devletin borcu değildir. Devletin kefil olduğu borçlarla toplamıdır. Sadece devletin borcu yüz kırk milyar dolar civarında, aşağısında veya yukarısındadır... Son veriler elde olmadığı için net söylemek zor.

1970 yılından itibaren milli gelir/borç seyrimize baktığımızda Türkiye’nin borcu milli gelirinin %17.19’u gibi iken ANAP’ın iktidar olduğu zamanda yükselmiştir. Bunun sebebi özel sektörün borcunun artması demektir. Özel sektör ANAP iktidarında yurt dışından makine, ekipman, teçhizat getirmeye ağırlık verince yani kalkınmanın çarkları dönmeye başlayınca artmıştır.

Demek dış borçtan korkmak gerekmiyor borçlanılarak alınacak mal ve emtianın üretimi artıracak şeyler olması gerekiyor. 

Donu dışarıdan alırsanız o çözüm değildir. Don dikecek makinayı getirirseniz hem altınız çıplak kalmaz hem de halkınız, vesselam.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali R. Yardimoglu

....gitti vekbikara, geldi idrizgünaydın!!...... bu partici fanatiklere kalsaydı, belki dinime kasdedeceklerdi.. ..yani, akit gazeteci bu benciller, kendileri imanlarını korur ve yükseltir, amenna, iken; particiliklerinden ve lağımsiyasi-ağızlılıklarından dolayı, benim zaten yarımdan az, estek köstek giden imanıma, kasdedeceklerdi, elhamdulillahi doğal 1 buğz ile, bu ve bunlar gibilerini sevmemekle, belki kurtuldum.

No Pasaran

demek devlet doların düşmesini istemiyor. Kur korumalı mevduat, döviz dönüşümlü mevduat vs. bunları niye çıkardı o zaman? parası olana kur farkı ile hazineden dünya para ödendi.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23