Sosyal medyanın mankurtlaştırmasına direnmek
Sosyal medyanın mankurtlaştırmasına direnmek
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Günümüzde yediden yetmişe neredeyse her insanımızın elinde bir cep telefonu var ve telefonlarda sayısını bilmediğim kadar sosyal iletişim kanalları bulunmaktadır.
İstanbul’un caddelerinde, gezdiğim Anadolu şehirlerinde, toplu taşıma araçlarında, hususi otomobillerde, sokaklarda, yeme-içme mekânlarında, kısacası mezarlıklardaki ölüler hariç, insanın nefes alıp verdiği her yerde iki eli de boş kimseye rastlamak çok zor.
Sizler de yürürken etrafını izlemeyen, önünü bile görmeyen binlerce insana rast geliyorsunuzdur. Bu hal, telefona bağımlılık hastalığının belirtisidir.
Kendime şunu söyleyeyim de rahat edeyim:
-“Bütün bunlardan sana ne, sana bir zararı mı var? Herkes ne yaptığını ne ettiğini bilmiyor da sen mi öğreteceksin”. Oh. Tamam. Zaten hiçbir sosyal medyada yokum. Şükür!
•
Yalnız bu bağımlılık, kişinin yaratılışındaki “insan doğma ve kalma” melekesi olan; “erdem, irfan ve hikmet” pınarlarını tıkamakta ve zararlı bireyler haline getirmektedir.
Elbet sosyal medyaya karşı değilim. Milletimizin huzur ve güvenliğine değer katacak hususlarda kullanıldığında muhteşem bir yoldur.
Yalnız gelip görelim ki, toplumsal barışa hizmet ettiği söylenemez. Milli birlik ve beraberliğe katkı sağladığı söylenemez. Sürekli kargaşa ve kaos ürettirilmektedir.
Hele ki, siyasi acizliklerinden dolayı muhalefetin psikolojik terör silahıdır. Kimsenin eli ülke yönetiminin altında olmadığı için oturdukları yerden kinlerini kusmaktadırlar.
Ayrıca sadece siyasi değil, sanat adı altında soytarılık yaparak, insanlığa hiçbir fayda sağlamayan bir kısım figürlerin şahsi hayatlarının sere serpe sosyal medya araçlarına malzeme olması; takip edenler ve izleyenler üzerinde ciddi bir kimlik ve kişilik kaybına sebep olmaktadır. Haliyle mankurtlaşmış olarak toplum huzurunu bozmaktadırlar.
Haberlerdeki cinayetlere ve benzeri olaylara bakılırsa ana temel çıkış noktası sosyal medyadır. Bu arada sosyal medyadaki dengesizlikleri ana haberlere taşıyan televizyon habercileri de en az o kişiler kadar sorumsuzdurlar.
•
Kötülüğün bu kadar yayılması karşısında; insanlığa, iyiliğe, hayra dair çok güzel icraatlar da yapılmaktadır.
Lakin öyle bir kötülük tsunamisi meydana gelmekte ki, iyilikleri silip süpürmektedir. Yine de ısrarla iyilikleri çoğaltmalı ve dayanışmalıdır.
Acı bir gerçek daha. Günümüzde ailelerdeki dağılmaların sebeplerinden birisi de sosyal medya bağımlılığı sebebiyledir.
Aile Bakanlığı, Sosyal Politikalar Kurulu, Kültür Bakanlığı veya ilgili kurumlar neyi ne kadar nasıl görüyor bilmiyorum ama sosyal medya bağımlılığı yüzünden dağılan ailelerin sayısı oldukça fazladır.
Parçalanmış aile bireyleri, sadece kendilerine değil, iletişim içerisinde oldukları kesimlere zarar vermektedirler. Mutlu ve huzurlu olan herkese karşı öfkelidirler.
Bu hakikati görmeyen psikologlar ile sosyologları da anlamak imkânsız. Çok ilginç ama neden bu kadar sessiz kalmaktadırlar acaba?
•
Ezcümle:
İnsan olduğunu iddia eden herkes, vicdanlarını hareket geçirmekle yükümlüdür vesselam.