Bahariye Mevlevihane’sinde bir akşam
Bahariye Mevlevihane’sinde bir akşam
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Günlük hadiseler yüzünden insan olduğumuzu unuttuğumuz oluyor. Ahir zaman fitnesinin fırtınası içerisinde boğuşmaya bir teneffüs verelim istedik.
Önceki gün akşam yolumuzu Bahariye Mevlevihane’sine uğrattık. Daha Mevlevihane’nin kapısından girerken, “Huzurun adı bu olsa gerek” dedik.
Klasik Türk müziği sanatçısı ve neyzen Ender Doğan’ın daveti üzerine her ayın üçüncü Çarşambası icra edilen sema törenine vasıl olup izledik.
Önce Bahariye Mevlevihane’sinin kısa tarihini kaydedelim:
Eyüpsultan ilçesinde, Haliç’in kıyısında bulunan Mevlevihane, Çırağan Sarayı’nın yeniden inşası sebebiyle 1867’de Sultan Abdülaziz tarafından yıktırılan Beşiktaş Mevlevihane’sinin devamı olarak Bahariye Mevlevihane’si, 2 Nisan 1877 Çarşamba günü icra edilen bir mevlid ve mukabele icrasıyla açılmış.
Erken Cumhuriyet dönemine kadar bu dergâh İstanbul Mevlevi kültürünün en önemli temsil yerlerinden biri olarak faaliyette bulunmuş.
Haliç’in yoğun rutubeti nedeniyle kısa sürede harap olan dergâh, Mevlevî muhibbi olan Sultan V. Mehmed Reşad’ın desteğiyle 1910’da esaslı bir onarım ve tadilat geçirmiş, 1925 senesinde tekkelerin kapatılmasıyla Mevlevihane yerini fabrikalara terk etmiş.
•
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, 2011 yılında Başbakanlığı döneminde İBB’ye restore ettirmesiyle Bahariye Mevlevihane’si; kültür, sanat ve eğitim faaliyetlerine yönelik hizmetler vermeye başlamış.
2013 yılı itibariyle İSTEV (İlim Sanat Tarih ve Edebiyat Vakfı) tarafından Bahariye Mevlevihane’sinin geçmiş günlerinde olduğu gibi, ayda bir “Mesnevi Okumaları ve Sema” icra edilmekte.
Mevlevihanelerin ve tekkelerin önceliği “insandır”. İnsana ilk öğretilen de “kul” olduğunun hatırlatılmasıdır. Dünya ile ahiret arasındaki dengeyi buldurmaktır.
Bahariye Mevlevihane’sinde, kişinin bedeni ile ruhu arasındaki teraziyi dengede tutabilmek için Bahariye Sanat Atölyeleri kurulmuş.
Hangi alanlarda çalışmalar ve kurslar var?
Osmanlı Türkçesi, Hüsn-i Hat, Tezhib, Minyatür sanatları. Musiki sahasında ise Rebab, Ud, Bendir, Kanun, Ney, Klasik Kemençe üzerine icralar devam etmekte.
Bize denk gelen ise “Bendir” kursu oldu. Pırıl pırıl gençler, hocaları Bendir Sanatkârı Mert Nar’dan eğitim alıyorlardı.
•
Yeri gelmişken bendir üzerine kısa bilgi vererek, zihnine ve bedenine teneffüs vermek isteyenlerin Mevlevihanelerdeki programları takip etmelerini tavsiye edelim:
Bendir, Türk müziğinin temel unsurlarından biri olan vurmalı çalgılar grubunun ana yardımcılarından birisidir.
Yapılan araştırmalarda bendirin ilk olarak Mağrip, Hicaz, Mezopotamya coğrafyasında kullanıldığı ve yayıldığı bilinmektedir.
Anadolu’ya gelen Horasan ve Mağrip erenlerinin getirdiği tasavvufi koku ile bendir de tasavvuf musikisindeki haklı yerini almıştır.
Vurmalı çalgılardan olan bendir, ağaçtan yapılan yuvarlak bir kasnak üzerine hayvan derisi veya suni derinin geçirilmesiyle oluşmaktadır. Son dönemde daha kullanışlı ve daha verimli olması amacıyla suni derilerden de yapıldığı söylenmektedir.
•
Ezcümle:
Kendimize yabancılaşmamamız için tarihimizin ve medeniyetimizin takipçisi ve uygulayıcısı olmak mecburiyetindeyiz. Bu bir beka meselesidir vesselam.