Vahşi batının medeniyet zırhı
Nefsin firavunluk cephesine darbe vurup, belini kıran oruçlu halimizle bir manevi arınma, yücelme, kendimizi sorgulama ve her an Rabbimizle olduğumuzu daha yakından hissettiğimiz Ramazan ayındayız.
Oruç merhameti ziyadeleştirip ve vicdanımızı diriltiyor. Hayat pınarları kurumuş gözlerimizden yaşlar akmasını sağlıyor. Oruç, sabretmeyi, sebat etmeyi ve en önemlisi davranışları kontrol etmeyi öğretiyor.
Uyanışın ve dirilişin işaretleri ve simgelerini taşıyan oruçlu, zulme ve tazyike karşı sâim olduğunu ilan ediyor ve karşılık vermeyerek, âdeta görünmeyen bir dokunulmazlık zırhıyla koruma altına girip, özgürlüğüne kavuşuyor.
İslam âlemi yerkürede nefsiyle mücadelenin yanında bir de zalimle mücadele halinde. Medeni olduğunu iddia eden, uygarlık taşıyıcısı olduğu iddiasıyla Müslümanlara zulmeden vahşi batının kirli emelleriyle mücadele halinde Müslümanlar.
Sadece kendi menfaatini düşünen ve kendi menfaati için başkalarına zarar vermekten kaçınmayan, zengin ve güçlü halleriyle vahşi, barbar batıya karşı istiklal savaşı veriyorlar.
Komşu ülkelerin derdiyle dertlenmek, sıkıntısını paylaşıp, ıstırabını dindirmeye çalışıp komşusunun yanında olmak yerine komşusunun toprağında ve zenginliklerinde gözü olan, kavgalı olan medeniyetten yoksun, vahşi, barbarlarla var olma mücadelesi halinde Müslümanlar.
Medenilik insanların maddi vasıfları ile değil, insanı insan yapan manevî vasıfları ile alakalı bir kavramdır.
Medeniyet insanca iyi ve ferah yaşayış, adalet severlik, yaşayış ve sosyal ilişkilerde, ilim, fen ve sanatta gelişmek, olgunlaşmaktır.
Medeni insanlar faziletli, terbiyeli, kibardır.
Medeni insanlar insana, insanın inancına saygılı, haksızlığa karşı tepkili, ben kavramı yerine biz kavramını hayata geçiren, başkasına yük olmadan helalından kazanan, kazandığını paylaşabilen ve tebessümü yüzünden eksik etmeyendir.
Medeniyetin zıddı ise aşağılık, alçaklık, vahşet ve ahlaksızlıktır.
Medeniyet tamirdir, imardır, terakkidir. Vahşet ise bozmaktır, tahriptir, tedennidir.
Haksızlığa itiraz eden ve zulme razı olmayan vicdan medeni, haksızlık ve zulümden ıstırap duymayan ve nefsin arzularının avukatlığını yapan vicdan ise vahşidir.
Güzel ve doğru konuşan bir dil medeni, kaba ve çirkin konuşan, yalan söyleyen ve gıybetle iştigal eden dil ise vahşidir.
Güzel düşünen, güzel gören ve güzelliklerin, hayatın zarafetini fark eden medeni, güzellik ve incelikleri fark edemeyen ise vahşidir.
Birinin zevki, diğerini üzebiliyorsa, birinin menfaati, diğerine zarar verebiliyorsa, böyle insanlar medeniyetten vahşete geçer.
Hakkaniyetten, paylaşımdan, saygıdan ve sevgiden taraf olup, güzel ahlak sahibi olan ve zamanının fen bilgilerinde yükselmiş olan millete, medeni denir. İlimde, fende, sanatta ilerlemiş fakat ahlakta sınıfta kalmışlara ise zalim denir, barbar denir, vahşi denir.
Vahşi olmak kolay, medeni olmak zordur. İnsan karakterinde ihsan, sevgi, dostluk, yardımseverlik gibi imar edici vasıflar medeni, kıskançlık, bencillik, kin, haset, düşmanlık gibi tahrip edici vasıflar ise vahşidir.
Tevazu gibi kucaklayıcı ve insanı büyüten vasıflar medeni, kibir gibi itici ve insanı kendi vücuduna hasreden vasıflar ise vahşidir. Şefkat ve muhabbetle dolu bir kalp medeni, kin ve düşmanlıkla dolu bir kalp ise vahşidir, ilkeldir.
Bilgi ile donanmış bir akıl medeni, eğitilmemiş bir akıl ise işlenmemiş bir elmas gibi vahşidir, ilkeldir. Doğruyu eğriden ayırt eden bir mantık medeni, saplantılara takılmış ve muhakeme kabiliyetini kaybetmiş bir mantık ise vahşidir.
Fennin, sanatın ve güzel ahlakın birlikte olmasına medeniyet denir. Medeni insan, fen ve sanatı, insanların hizmetinde kullanır.
Zalimler ise, menfaatleri uğruna, insanlık aleyhine kullanır.
Sanayide devleşip, ilimde fende zirve yapıp bütün bunları insanlığın aleyhine kullanan, medeniyet getireceğim diye zulüm götürüp zenginliklerini sömüren, aile kavramını yok edip fuhşu, kadını eğlence vasıtası yapan, her çeşit hayvani arzulara kavuşmayı medeniyet sanmak, insanlıkla dalga geçmektir.
Tıpkı barbar, vahşi batının bugün yaptığı gibi.
Güçlü zayıfı sömürüyor ve malını, zenginliklerini elinden alıyor, zayıf çaresizlik içinde kıvranıyor. Güçlü malına mal katarken fakirler çöplerden zenginlerin artıklarını topluyor.
İnsani pek çok meziyetten feragat eden, alçalan, küçülen Batı refah ve israf içinde yaşarken, İslam âleminin büyük bir kısmı açlık ve sefalet içinde, İslam toprakları kan ve gözyaşlarıyla ıslanıyor.
Müreffeh bir hayvan gibi yaşamayı kendilerine gaye edinen insanların medeniliğinden söz edilemez. Merkezinde menfaat olan, hayatı bir menfaatler çatışması olarak gören, gayesi nefsi arzularını tatmin olan anlayış gerçek medenilikten uzak, hakiki vahşet içindedir.
Köpekleri için yaşam alanları oluşturup kendi vahşetlerinden kendilerine sığınanları denizde boğulurken izleyenler barbardır, vahşidir.
Hakiki medeniyet kabukta değil, özdedir. Özde ne varsa dışarıya o sızar, o da davranışlara tezahür eder. O yüzden, medeniyet söylem değil eylemdir.
Tüm insanlığın menfaatine olacak ve mutluluk getirecek, yerküreyi yüceltecek olan gerçek medeniyet, İslam’ın adalet, muhabbet ve faziletine dayanan terbiyesi ile mümkündür.
Kendilerinde güç hırsı, para şehveti, şöhret azgınlığı olanlar, kanaati terk edip lüks ve israfa yönelenler, Firavuni ve Nemrudi anlayışı, ahlakı terk edip, Muhammedi ahlak ve anlayışla medeni olabilirler.