• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Tâlib Çelen
Ahmet Tâlib Çelen
TÜM YAZILARI

İstiklâl Marşı’mızdaki öğretmen profili

07 Aralık 2020
A


Ahmet Tâlib Çelen İletişim:

Maârif dâvâmız muallim/öğretmen dâvâmızdır. Eğitim sâhasında yapılacak hamleler, ancak o hamleye inanmış muallim kadroları elinde hedefe ulaşır. Hiçbir zihniyet inkılâbı, başka zihniyet sâhiplerinin elinde muvaffak olamaz. Bu yüzden “önce muallim/öğretmen reformu” diyoruz. 

Bir milletin insanlığa teklîf ettiği insan tipini muallim temsîl eder. Muallim bu temsîliyeti istikâmetinde yeni nesilleri yoğurur, âit olduğu milletine armağan eder. Elbette sayısı milyonlara ulaşan bir meslek grubunun her ferdi kalıptan çıkmış gibi birbirinin tıpatıp aynısı olmayacaktır. Ama hiç olmazsa bastığımız toprağın, mensûp olduğumuz millet ve ümmetin temel değerlerine bağlılıkta bir ortaklık şarttır. Aksi takdîrde bir elin yaptığını öbür elin bozduğu bir sistemde millî istikâmette büyük ve düzgün mesâfeler kat etmek mümkün değildir. 

Büyük ve köklü öğretmen reformunu muvaffakiyetle gerçekleştirebilmek için istikbâlin muallimlerini seçmek en mühim iştir. Bu iş plânsız-programsız yüz binlerce mezûn verdikten sonra onları yeni imtihan silsilelerine mârûz bırakarak olmaz. Üstelik bu şekilde yüz binlerce gencimizi hayal kırıklıkları içinde işsiz güçsüz âtıl bırakıyoruz, küstürüyoruz. Muallim seçme işi daha mektebe alınırken yapılmalıdır. Kaç yıl sonra kaç öğretmene ihtiyâcımız var, iyi bir plânlama ile…

Nesillerimizi, yani geleceğimizi ellerine teslîm edeceğimiz “yeni muallim” nasıl biri olmalıdır? Onda hangi meziyetler bulunmalı, hangi husûsiyetler bulunmamalıdır? Yüz binlerce insan arasındaki fıtrî farklılıkları kabûl ile birlikte temel değerler bakımından bir asgarî müşterekte buluşamaz mıyız?

İstiklâl Marşı milletimizin en geniş mâhiyette birleşebileceği bir asgarî müşterektir. Kendini İstiklâl Marşı’nın çizdiği çerçeveden ayrı gören bir kişiyi bu milletten saymak gerekir mi? İstiklâl Marşı’nda meknûz temel değerler milleti millet yapan değerlerdir. Milletin kâhir ekseriyetinin benimsediği bu değerleri nesillerimizi emânet edeceğimiz muallimimiz daha kuvvetle ve şuûrla yaşamalıdır. Şu hâlde İstiklâl Marşı’mızdan bir öğretmen/muallim profili çıkarabiliriz. 

İstiklâl Marşı’mıza göre muallimimiz nasıl olmalıdır?

Al sancağımızın sönme ihtimâlinden endişelenmelidir meselâ. Ama korkmadan, çekinmeden onu söndürtmemek için canla başla çalışacak heyecânı olmalıdır. Al sancağa “o benimdir” diyerek bir bağlılık hissi duymayan kişi öğretmen adayı olarak seçilmemelidir. 

Büyük bir sevgi ve iştiyâkla bayrağımıza “Çatma, kurbân olayım, çehreni ey nazlı hilâl!” diye yalvarabilecek bir kıvâmı olmalıdır. “Hilâl”in bu millet için bütün mânâlarını içinde duyarak… Bunu yapamayan kişiler öğretmen namzedi seçilmemelidir. 

“Kahraman ırkıma bir gül!” diyebilmelidir yürekten. Mehmed Âkif’in ırk kelimesi ile ırkçılık yapmadığını, mânevîleşmiş Müslüman Türk milletini kastettiğini, bunun da bin yıldan beri acı ve sevinçlerimizi paylaştığımız, kader birliği ettiğimiz her unsûru içine aldığını bilerek… Bunu demekte tereddüt eden birisinin öğretmenliğinde de tereddüt etmemiz tabiîdir. 

Hakkıyla Hakk’a tapabilen, Hakk’a tapmakla hürriyet ve istiklâlin münâsebetini görebilen/kurabilen bir kişi olmalıdır bizim muallimimiz. İstiklâl Marşı’nın ana fikri bu mısrâdadır. Bunu şiirde tekrarlanan tek mısrâ olmasından da anlayabiliriz. Diğer bütün duygu ve fikirler bu mısrâa bağlanabilir. Hakk’a tapmak… Allah’a inanmak ve ancak ona kulluk etmek, başka hiçbir kuvvet karşısında eğilmemek… Müslümanı ayakta tutan, onu hürriyet ve istiklâle âdetâ mecbûr kılan Allah’a inanması ve ancak O’na kulluk etmesidir. Çanakkale Şehitlerine şiirindeki  “O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar” mısraı da aynı hissin ifâdesidir. Hakk’a tapmayı bırak, inanmakta problemi olan, bu topraklarda bağımsızlıkla Hakk’a tapmanın münâsebetinden habersiz veya düpedüz buna muhâlif bir tip bizim mekteplerimizde muallim/öğretmen olamamalıdır. Gençlerimizin din, îman, vatan, millet, ümmet, ahlâk, âhiret… gibi değerlerden uzaklaşması, deizmin ateizmin ürkütücü şekilde yayılması, yeni nesillerin hız ve hazzı hayâtın tamâmı görmesi… boşuna değildir. 

Gençlerimize bilgisi, görgüsü ve ilgisi ile yüreğinde ve gözünde ışıldattığı aydınlık ile câzip gelecek; onları bir sevgi hâlesi ile kuşatıp kendine bağlayarak millî-mânevî değerlerimiz istikâmetinde yürütebilecek “Hakk’a tapan” öğretmen/muallim kadrosunu yetiştiremez ve maârif sâhasını böylelerinin eline veremezsek gelecekten ümitli olmamız için fazla sebebimiz yoktur. 

Devâm edelim inşâallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

30/8 - Kendi içlerinde hiç düşünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler 44/38 - Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. 39 - Biz onları hak ve hikmetle yarattık. Fakat onların çoğu bunu bilmezler 38/27 - Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline. 53/31 - Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Akıbet (sonuçta) kötülük yapanları yaptıkları ile cezalandıracak, güzel davrananları da daha güzeliyle mükafatlandıracaktır. 32 - Onlar ki günahın büyüklerinden ve çirkin işlerden kaçınırlar, yalnız bazı küçük kusurlar hariç. Şüphesiz Rabbinin affı geniştir. 5 - (Bu da) Allah'ın yardımıyla (olacaktır). Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir. 6 - Allah'ın vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler. 7 - Onlar, sadece bu dünya hayatının dış yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar hep gafildirler. Enbiya suresi. 11 - Biz halkı zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik. 12 - Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı. 13 - "Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik. 14 - Onlar da: "Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler. 15 - Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur. 16 - Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık. 17 - Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık

A.A.Aktaş

Her yazınızda olduğu gibi bu yazınızda da çok güzel konulara değinmişsiniz. Umarım sesiniz yankılanır. Gerekli mercilere ulaşır. Dikkate alınır. Kaleminize yüreğinize sağlık. Büyük bir heyecan ve hevesle yazılarınızın devamını bekliyoruz. Kolay gelsin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23