Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamaları ve lanetlenmiş leman dergisi (2)
Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamaları ve lanetlenmiş leman dergisi (2)
AHMET GÜLÜMSEYEN
Toplumların refah ve huzuru için, ortak değerlere sıkı sıkıya bağlı kalınması ve korunması önemli bir konu. Tarihin her sürecinde bu önemin ne olduğunu görmek mümkün. Yaşanmışlığın bir daha yaşanmaması için gerekli derslerin çıkarılması, karışıklıkların tekrarlanmaması için bastırılması, dahası yok edilmesi gerekiyor. Ülkeyi istenmeyen olayların içerisine çekmek isteyenlerin, sadece kişi veya küçük bir azınlığın oluşturması, ayrıca dikkat kesilmesi gereken bir durum. Alçak karikatüre sahip çıkan Ana muhalefet partisi CHP’nin başkanı Özgür Özel örneğinde olduğu gibi. Bugün dini inançlarımıza hakaret eden o kesimin, geçmişte de benzer örneklerini görmekteyiz. Daha da ilginç olanı Madımak olaylarının yıl dönümüne denk gelmesi. Şeytanlaşmış akılla hareket edenlerin bu tavrı elbette ki tesadüf olması imkânsız!
Ali Karahasanoğlu Ağabeyimizin ‘Üç ateistin hakaretine sessiz, protestoculara kaplan kesilen medya!’ başlıklı dünkü yazısında belirttiği gibi, 1993 yılındaki DYP-SHP (CHP) koalisyon ortaklığındaki hükümetin basiretsizliği, Madımak gibi vahim olaylara sebebiyet vermişti… Ama bakıyorsunuz o ateist çevrelere, ‘niye yeni Madımak olayları yaşanmıyor’ diye hayıflandıklarını görüyoruz… Onlar istedikleri kadar dindar insanları suçlasınlar, gericiler diye hakaret etsinler. Gerçek şu ki, saldırgan olanlar hep ateistler, hep solcular, hep Kemalistler…”
Spor adı altında sergilenen ‘küstahça’ oyunu gün yüzüne çıkarırken, bizler de ‘gerici/yobaz/irticacı’ gibi seviyesiz ifadelere muhatap olduk, olmaya devam ediyoruz. Bu da bizim ‘hakka atılan okun’ takipçisi olduğumuz, Hakk yolunda olduğumuzun nişanesi oldu, elhamdülillah….
Bugün yaşananlar, dünün devamı niteliğinde olması, toplumun dini ve milli değerlerini zayıflatmak ve yok etmek üzerine organize ediliyor. Aynı topraklarda yaşayan insanların arasına fitne sokup, birbirlerine düşürmek isteyen dış güçler ve onların içimizdeki uzantıları var. Bölme, ayrıştırma ve yok etme anlayışıyla farklı yöntemler kullanıyorlar. Milletin dini ve milli değerlerinin zarar görmesi bir karikatür üzerinden de, bir spor branşı üzerinden de olabiliyor! Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün katıldığı bir programdaki konuşması, bugün yaşanan, gerekli tedbir alınmadığı takdirde yarın da neler yaşanabileceğini o kadar net özetliyor ki;
“LGBT gibi sapkınlıklardan sanal bahis ve kumar tuzaklarına, cinsiyetsizleştirme politikalarından, kültür emperyalizmine her geçen gün yeni bir cephede mücadele veriyoruz. Hafta sonu yaşanan çirkin görüntülere hepiniz şahit oldunuz. Şimdi soruyorum, bırakın milleti, bırakın ülkeyi, bunlardan kendi çevrelerine hayır gelir mi? Aileyi ortadan kaldırarak, ahlakı yok ederek, masum çocuklara bile zehrinizi zerk ederek siz neyi amaçlıyorsunuz? Menfur fikirlerinizi, çirkin emellerinizi, bozuk değerlerinizi bu topraklarda yaymanıza müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz…”
Yazımıza ilgi gösteren/okuyan okuyucularımız bir önceki ve bugünkü konuların Fenerbahçe arasında nasıl bir bağ kurulabileceğini düşünebilir! Bu merakı gidermenin yolu, mevcut başkanlığını Ali Koç’un yaptığı Fenerbahçe’de yaşananlara bakmak yeterli olacaktır. Sarı-lacivertli basketbol takımının şampiyonluk kutlamalarında sergilenen kültür emperyalizminin bir yansıması. Büyük Aile Platformundan yapılan açıklamada yer alan”Sanatın, sporun ve kültürün emperyalist akımların taşıyıcısına dönüştüğü bu çağda, Fenerbahçe gibi köklü bir kulübün ‘şampiyonluk kutlaması’ adı altında LGBT simgeleriyle bezenmiş, cinsiyetsizleştirme propagandasına alan açan bir sahne performansına ev sahipliği yapması, sadece taraftarları değil bu milletin vicdanını da derinden yaralamıştır” ifadeler, süreci o kadar net özetliyor ki. Sürece duyarsız kalmayan Büyük Aile Platformu açıklamasını tamamladığı “Egemenlik nasıl milletin ise sanat da spor da milletindir, küresel emperyalizmin değil.” ifadelerinin altına imzamızı atarken, ilgili ve yetkililerin sürece duyarsız kalmamalarını bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz…