Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz! O derslerin sayısı artırılsın
Milli Eğitim Bakanlığı'na seslenen akit yazarı Selma Savcı, eğitim sisteminin daha da şahlanması için özellikle gençliğimize rehber olacak Din Kültürü ve Davranış Bilimleri ders sayılarının artırılmasını istedi.
Selma Savcı
Akran zorbalığıyla tüm toplum olarak mücadele yolları her daim tartışılırken, neler yapılması konusunda ciddi adımların atılması üzerine hamleler bütünü tartışılırken, Ankara’dan gelen o iğrenç görüntüler aslında başka bir tartışma konusunu da önümüze getirdi maalesef.
Ankara’da bir lisede kaydedilen görüntülerde; öğrencilerin öğretmenlerine karşı saygısız ve alaycı davranışları büyük tepki çekti. Görüntüdeki öğrenciler hakkında disiplin süreci işletildi, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü de inceleme başlattı.
Tabii bu incelemeler sonrası her kesimden sayısız yorum geldi kuşkusuz, ama şöyle de bir gerçeği atlamamak lazım. Neden bizim evlatlarımız bu çukur seviyesine inebilmiş... Bence en önemli ve MEB yetkililerimizin de bunu bir çalıştay yaparak analiz etmesi ve daha sıkı ve kalıcı adımlar atması gerekmektedir.

Ankara Çankaya’da bulunan Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi’nde çekilen ve sosyal medyada paylaşılan görüntülerde 10’uncu sınıf öğrencilerinin sınıf ortamında fizik öğretmenlerine karşı alaycı, saygısız ve zorbalık içeren davranışlarda bulunduğu görüldü. Görüntülerde bir öğrenci öğretmeni itekliyor, masasını sallıyor, bazı öğrenciler de bu duruma küstahça gülerek yapılan üzücü olaylara ortak olma yolunu seçiyorlar.
Öğretmen bu tavırları sergileyen öğrencileri disipline vermekle korkutmaya çalışıyor ama buna rağmen saygısızlık dozu artarak devam ediyor. Bazı öğrencilerin masasına oturan öğretmenin zorla yüzüne dokunduğu, isteği dışında, rahatsızlık verecek şekilde kafasından öptükleri görülüyor. Bunu yaparken de öğretmene ‘dedem’ ve ‘fıstık’ diye sesleniyorlar. Görüntülerde en acı çeken noktalardan biri de neredeyse tüm sınıfın bu saygısızlığa gerek video çekerek gerek gülerek gerek alaycı söylemlerle dahil olması.

Özel hayatın korunması kanunu dahilinde yüzleri mozaiklenmiş bu evlatlarımızın, ben açıkçası tüm toplum nezdinde tanınmalarını ve en önemlisi de bu yaptıkları saygısızlık karşısında sadece ya da zorla ettirilecek bir kuru özür’le bu işten kurtulmalarından ziyade, toplum nezdinde ifşa edilmelerinden yanayım.
Çünkü hepimiz evlat sahibiyiz ve şunu idrak etmemiz lazım artık. Kimi kez evlatlarımıza verdiğimiz sınırsız özgürlüklerin sonunda maalesef okların bize çok sert bir şekilde döndüğü gerçeğini unutmayalım.
Ortada hakikaten iyi tahlil edilmesi gereken ve konuyu halının altına süpürerek kapatmamız gereken bir konu değil bu... Okul hayatımızda birçok ders gördük...
Davranış Bilimleri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi ama esas sorunumuz bence, bu derslerin sayılarının haftalık düzeyde daha çok artırılması ve çocuklarımıza engin bilgiler sunacak kalıcı ve sert tavırlarla öğretmemiz gereken olmazsa olmazlarımız ahlak kurallarımız...
Bu ahlak kuralları içinde doğru eğitimi alacak öğrencilerimiz en azından bu denli kendilerinden büyük bir öğretmene bu denli el kol hareketleriyle galiz sözlerle rencide edici hareketler yapmayacaktır. Bu olayın ardı da mutlaka psikolojik desteklerle sağlanmalıdır. Bu hareketleri yapan evlatlarımızın da ailelerine kadar gidilerek olayın odak noktası da iyi bir şekilde yorumlanarak geleceğin prospektüslerini doğru bir zeminde inşa etmemiz gerekmektedir.
Bu olayı sadece sosyal medyada paylaşılan ve hepimizin “vah vah gördün mü lisede yapılanları” başlığı/adı altında basite indirgeyerek kapatmamamız lazım. Ben bu evlatlarımızın verilecek disiplin cezalarıyla günü kurtarmak adına yapılan cezalarla değil, karşılarına oturup gelecekte de yanlış yollara tevessül etmemeleri adına daha doğru bir psikolojik destek harekâtına çıkılması kanaatindeyim. Ve şu ayrıntıyı da atlamamak lazım. Zaman zaman öğretmen şiddetiyle de gündeme gelen bazı konulara şahitlik ediyoruz. Buradaki durum ise aslında o fizik öğretmenimizin fiziki müdahalesiyle başlasa belki roller daha da farklılaşabilirdi kuşkusuz ama diyoruz ya hem öğretmene sınırsız yetki meselesi hem de öğrencilerin sınırsız role bürünmesi işte olayların fitilini ateşliyor. Bu konuda herkesin haddini bilecek bir şekilde kurallara riayet etmesi en kesin çözüm ama işte maalesef buna uyulmuyor...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN>>>



