İslam dünyası, İbrahimî bir adanış ve İsmailî bir teslimiyetin tecellisi olan Kurban Bayramı’na kavuşmanın coşkusunu yaşıyor. Allah’a kulluğun bir göstergesi olan kurban ibadetinin nice güzellikleri içinde barındırdığını belirten ilahiyatçılar, “Kurban et değil sadakat, teslimiyet ve merhamet mevsimidir. Bayramda fakir fukarayı gözetelim, dayanışma ruhunu pekiştirelim, kurban şuurunu ömrümüze yayalım” dediler.
2 milyarlık ümmet coğrafyası, kederlerin unutulduğu, sevinçlerin öne çıktığı, fakirlerin ve garibanların gözetildiği, Müslümanların Allah’a biraz daha yakınlaştığı vacip ibadetlerden olan Kurban Bayramı’na kavuşmanın sevincini yaşıyor. Allah’a kulluğun bir göstergesi olan kurban ile paylaşma şuurunun en üst seviyeye çıktığını ve kardeşlik bilincinin arttığını ifade eden ilahiyatçılar, bu kutlu zaman diliminin önemine dikkat çekti.
Kurban et değil teslimiyettir
İslam dünyası, İbrahimî bir adanış ve İsmailî bir teslimiyetin tecellisi olan Kurban Bayramı’na kavuşmanın coşkusunu yaşıyor. Allah’a kulluğun bir göstergesi olan kurban ibadeti, sadece maddi boyutuyla değil mana âleminde oluşturduğu farkındalığıyla da dinimizin nice güzelliklerini içinde barındırıyor. Kurban kesenin teslimiyetten, kurban eti yiyenin ise şükürden sevap kazandığı bu mübarek günlerde, zengin ile fakir arasında da gönül köprüleri kuruluyor. ilahiyatçılar, Müslümanların Allah’a biraz daha yakınlaştığı vacip ibadetlerden kurbanın önemini Akit’e anlattı.
Adanmayı öğreten mekteptir
Kurbanın bir ‘adanma’ ve ‘teslimiyet’ mektebi olduğuna dikkat çeken İlahiyatçı Yazar Selim Seyhan Hoca, şunları dile getirdi: “Kurban, inanana İbrahimce en sevdiğini ‘En Sevgili’ye adamayı, İsmailce teslimiyeti öğreten bir mekteptir. Çoluk çocuğunun rızkını hayvan yetiştirmekle temin eden ve bütün bir yıl boyunca evine belki hiç et girmeyenler için bir bayram vesilesidir. Şeytanın ve şeytanlaşmış insanların vesveselerine aldırmadan kurban keserek bu mektebi başarıyla tamamlayanlar, kendilerine ihsan edilen nimetlerin şükrünü eda ettikleri gibi fakir fukaranın da gönlünü kazanarak kardeşlik hukukuna da riayet etmiş olurlar. Aldıkları infak dersiyle yeni bir hayata kanat vurarak sadece bayramlarda değil hayatları boyunca fakir fukarayı gözetirler. O halde bu şehrayini bir fırsat bilip imkanlar nispetinde Habil gibi en iyi hayvanı kurban ederek Rabbimize kulluğumuzu göstermeliyiz. Fakirleri bir sefer doyurarak vazifemizin bitmediğini, biz acıktığımız müddetçe onların da acıkacağını hiç unutmamamız gerekir.”
İstismarcı kendini sorgulasın
Müslümanların kurbanını hedef alan istismarcıların da bu kutlu zaman diliminde muhasebe yapması gerektiğini belirten Seyhan Hoca, şöyle devam etti: “Ayrıca bu günler, Boğaz’da şarap eşliğinde her gün kebap ve balık yemesine rağmen Kurban Bayramı geldiğinde merhamet damarları kabaranların kendilerini sorgulaması için bir fırsattır. Milletten gördükleri tepki üzerine artık reklam yapmasalar da ‘kesimsiz kurban’ adı altında milletimizin dini duygularını istismar edenlerin gerekli takibat yapılarak deşifre edilmesinin zaruretini ifade ederek bütün milletimizin ve Alem-i İslam’ın Kurban Bayramını tebrik ediyor, hanelerimize huzur, bereket getirmesini temenni ediyorum.”
Uzlaştırma köprüsüdür
Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihad’ul Ulema) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şenlik Hoca da, şunları ifade etti: “İslam dini her zaman yardımlaşma ve dayanışmayı emreder. Kurban bir yardımlaşma ve dayanışmadır. Allah’u Teâla, ‘iyilik ve takvada yardımlaşınız’ buyuruyor. Bu şuurla hareket ettiğimiz zaman kurban çok önemli bir görev görüyor. Kurban bir uzlaştırma ve birleştirme köprüsüdür. Muhabbeti artırır. Fakirler ile zenginleri birbirine yakınlaştırır. Fakirin zengine karşı kinini, öfkesini söndürür. Zenginin de yoksula karşı merhametli olmasını sağlar. Dolayısıyla kurban bir vahdet vesilesidir. Dinimiz insanların bu sevinci yaşaması için hali vakti yerinde olanların mutlaka kurban kesmesi gerektiğini ve bunun paylaşılmasını uygun görmüştür.”
Paylaşmanın en güzel örneği
Kurbanı dağıtmanın önemine dikkat çeken Şenlik Hoca, şunları kaydetti: “Ramazan Bayram’ında fitre verilirken, Kurban Bayramı’nda ise kurban kültürü vardır. Bunun amacı evinde et görmeyen fakirlerin bayram sevincini yaşamasıdır. İslam’dan önceki bütün ümmetlerde kurban var olagelmiştir. Kurban bir canlı hayvanı kesmek onu hem ev halkına hem de konu komşuya, akrabalara ve yoksullara dağıtmaktır. Üçte birini ev halkına, üçte birini akrabalara üçte birini de yoksullara dağıtmak sünnettir. Son yıllarda yoksul ülkelerdeki Müslümanlara da göndermek de yaygın bir hal almaya başladı.”
