Kalabalık Paris tren istasyonunun altındaki antik nekropolde 2.000 yıllık mezarlar bulundu. Her nasılsa, gömülü nekropol, yıllar boyunca yapılan çok sayıda yol çalışması ve 1970’lerde tarihi Sol Şeria’daki Port-Royal istasyonunun inşası sırasında asla rastlanmadı. Ancak, tren istasyonu için yeni bir çıkış planı, Fransa’nın Ulusal Önleyici Arkeolojik Araştırma Enstitüsü (INRAP) tarafından yaklaşık 200 metrekarelik bir alanı kapsayan bir arkeolojik kazıya yol açtı. Araştırma enstitüsünün yaptığı açıklamada, kazıda 2. yüzyıla kadar uzanan Saint Jacques nekropolünün bir parçası olduğuna inanılan mezarlar ortaya çıktı.

INRAP’ta antropolog olan Camille Colonna, bir basın toplantısında bölgenin Lutetia’nın güney nekropolüne yakın olduğuna dair “güçlü şüpheler” olduğunu söyledi. sondakikadunya'nın aktardığı haberde: Gallo-Roma kenti Lutetia’daki en büyük mezar alanı olan Saint Jacques nekropolü, daha önce 1800’lerde kısmen kazılmış olduğu aktarıldı. Ancak mezarlardan yalnızca değerli kabul edilen nesneler alındı, birçok iskelet, cenaze adakları ve diğer eserler terk edildi ifadelerine yer verildi.

Nekropol daha sonra örtüldü ve yine zamana yenildi. INRAP ekibi daha önce hiç kazılmamış bir bölüm keşfetti. INRAP başkanı Dominique Garcia, “Antik çağlardan beri kimse onu görmedi” dedi. Colonna, ekibin ağzında madeni para olan bir iskelet buldukları için “çok mutlu” olduklarını ve bu da gömüyü MS 2. yüzyıla tarihlemelerine olanak sağladığını söyledi. Mart ayında başlayan kazıda, o zamanlar yaygın olan yakma işlemi için değil, tamamı gömme için kullanılan 50 mezar ortaya çıkarıldı.

Eski bir nekropolde ortaya çıkarılan iskeletlerden biri, işlek bir Paris tren istasyonundan birkaç metre uzakta bulundu. Erkeklerin, kadınların ve çocukların kalıntılarının, Seine nehri kıyısındaki kasaba Roma İmparatorluğu’nun kontrolü altındayken Lutetia’da yaşayan bir Galya halkı olan Parisii olduğuna inanılıyor. İskeletler, artık sadece tırnaklarından tanınabilen ahşap tabutlara gömüldü. Son kazılarda bulunan kalıntıların yaklaşık yarısı, seramik testiler, kadehler, tabaklar ve cam eşyalar gibi adakların yanına gömüldü. Bazen tabuta, hatta ölülerin ağzına bir madeni para konulurdu, o zamanlar “Charon’s obol” adı verilen yaygın bir cenaze töreni uygulaması. Yunan mitolojisinde Charon, Hades’in kayıkçısıdır ve madeni para, ölülerin ruhlarını Styx nehrinin karşısına taşımak için bir rüşvet olarak kabul edilir.

Arkeologlar ayrıca mezarların içinde ayakkabı izlerine de rastladılar. Ayak tabanlarında kullanılmış olabilecek küçük tırnak kalıntılarına dayanarak onları teşhis ettiler. INRAP’a göre, ölülerin bir kısmı ayaklarında ayakkabılarla gömülmüş gibi görünürken, diğerleri görünüşe göre mezarın içinde vücudun her iki yanına yerleştirilmiş ayakkabılarla gömüldü. Colonna, ayakkabıların “ya ölülerin ayaklarının dibine ya da bir adak gibi yanlarına” yerleştirildiğini söyledi. Mezarlarla birlikte takılar, saç tokaları ve kemerler de keşfedilirken, hayvanların tanrılara kurban edildiği düşünülen bir çukurda bir domuz ve başka bir küçük hayvana ait iskeletin tamamı bulundu. 1800’lerdeki kazılardan farklı olarak, ekip bu sefer analiz için her şeyi nekropolden çıkarmayı planlıyor. Colonna, “Bu, Parisii’nin hayatını cenaze törenleri aracılığıyla ve DNA’larını inceleyerek sağlıklarını anlamamızı sağlayacak.” Dedi. Garcia, Paris’in eski tarihinin “genel olarak iyi bilinmediğini” belirterek, ortaya çıkarılan mezarların “Antik çağdaki Paris dünyasına bir pencere açtığını” sözlerine ekledi.