Ömer Gülhan Giriş Tarihi: 2025-03-01 16:32 Güncelleme Tarihi: 2025-03-01 16:51

İran 'sınırı geçin patlatın' emri vermişti! Türkiye planı ellerinde patladı

Mesut Haray, İran'ın Türkiye'ye yönelik kural tanımayan adımlar attığını ifade ederek, "Tehran rejiminin Türklere yönelik politikalarının sınır tanımadığı açıktır. İran’daki büyük Türk nüfusunun demografik ve kültürel gücü, rejimin en büyük endişelerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, içeride Türk kimliğine yönelik baskı politikalarını sürdürürken, aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan gibi Güney Azerbaycan davasına destek olabilecek potansiyele sahip ülkeleri hedef almaktan da geri durmamaktadır.

Kısacası, Tahran rejimi, Güney Azerbaycanlıların varlığını bir tehdit olarak görmekte ve bu doğrultuda Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik politikalarını kararlılıkla sürdürmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin, Güney Azerbaycanlıların milli mücadelesine verebileceği destek, uluslararası diplomasi açısından doğal bir durumdur. Ancak bu desteğin, zaman zaman Tahran rejiminin sert tepkilerine yol açabileceği de aşikârdır.

Bununla birlikte, İran’ın Türkiye ile ilişkilerinde düşmanca bir çizgi izleyerek PKK terör örgütüne verdiği destek, herkesin malumudur. Son yıllarda, Türkiye sınırına yakın Güney Azerbaycan topraklarında Kürtçü silahlı gruplarını yerleştirerek Türkiye’ye yönelik tehditlerini artırması da bu politikanın bir parçasıdır. Ancak, Türkiye’nin Suriye’de elde ettiği askeri ve diplomatik başarılar, Tahran rejiminde ciddi bir endişe yaratmıştır. Beşar Esed sonrası sıranın İran’a gelebileceği düşüncesi, rejimin Türkiye’ye yönelik düşmanlığını daha da körüklemektedir.

Öte yandan, Öcalan'ın PKK’ye silah bırakma çağrısı, İran’ın Türkiye’ye karşı oynadığı Kürt kartını devre dışı bırakmaktır. Bu gelişme, İran’ın Türkiye’yi tehdit edebilecek gücünü zayıflatma olasılığı ve bölgedeki dengelerin değişmesine yol açacaktır.

Gelinen noktada, Türkiye ve Azerbaycan’ın Güney Azerbaycan davasına olan ilgisi, bir tercih değil, bölgesel güvenlik açısından bir zorunluluktur.

Esas mesele, Tahran rejiminin bu değişen dengeler karşısındaki tutumunu doğru analiz ederek, stratejik adımları ona göre belirlemektir. Türkiye, hem bölgesel güvenliğini sağlamak hem de Güney Azerbaycan’daki soydaşlarının haklarını korumak adına proaktif bir diplomasi izlemelidir. Bu süreçte, İran’ın iç dinamiklerini ve uluslararası ilişkilerini dikkate alarak, dengeli ve etkili bir politika geliştirmek büyük önem taşımaktadır" dedi.