SÖZCÜ, 26 Kasım 2013: "NE VERDİN AÇIKLA?" Henüz 17-25 Aralık emniyet darbesi yapılmamış. Üç hafta öncesindeyiz.. Bir yandan siyasi iktidar, dershaneleri kapatmak istiyor.. Diğer yandan FETÖ, "Dersaneleri kapattırmayız" deyip, siyasi iktidarı da dindar bir gruba karşı dershaneleri kapatarak operasyon yaptığı imasında bulunuyor. Erdoğan böyle bir ortamda, "Ne istediniz de vermedik? Ki, şimdi dershanelerin kapatılmasını, dindar bir grubun tasfiyesi olarak göstermeye çalışıyorsunuz. İyi niyetli değilsiniz" mealinde çıkış yapınca, FETÖ'nün karşıtı gibi gözüküp, Erdoğan'a karşı onlarla ittifak yapan Sözcü manşeti atıyor: "Ne verdin açıkla?" Erdoğan, verdiği her şeyi, onlardan geri aldı. Okul için arsalar, üniversiteler için imkanlar, kamu hizmetinden ayrıcalıklı yararlanmalar.. Hepsi, ama hepsi, Erdoğan tarafından geri alındı. Onların işletmelerine kayyımlar atandı.. Ama o malvarlıklarına el konulup, devlet tarafından geri alınınca, FETÖ'ye kim sahip çıktı? İşte bu, "Ne verdin açıkla" diyen Sözcü sahip çıktı. CHP sahip çıktı. Gidip, Samanyoluhaber'in önünde, Bank Asya'nın önünde CHP milletvekilleri gösteriler yaptılar.. "Ticaret özgürlüğü engelleniyor" dediler.. "Bu şirketlere el koyamazsınız" dediler.. Hatta Mahmut Tanal, o dönemde, BankAsya'da hesap açıp, devletin o bankaya yapmak istediği operasyona karşı, FETÖ'ye açıkca desteğini ifşa etti. Ve o tarihdeki Sözcü'de, Ekrem Dumanlı'nın açık tehditi yayınlanıyor: "Yakında AKP'lilerle ilgili kasetler çıkarsa şaşırmayın"*. demek ki, FETÖ; polisi ile, gazetecisi ile, işadamı ile, siyasetçisi ile, hatta CHP'ye sızdırdığı, Sözcü'ye sızdırdığı adamları ile, 17 Aralık'tan önce de, neler yapılacağını çok iyi biliyorlarmış.. Ki, "kasetler çıkarsa, şaşırmayın" demişler. O tahrif edilmiş kasetler çıktı, kim kaçtı? Sen kaçtın Ekrem Dumanlı. Sen kaçtın Sözcü'nün patronu Burak Akbay.. Bu noktada, Tayyip Erdoğan lehine bir hakkı da teslim edelim. Böyle bir ortamda, Erdoğan gerçekten yolsuzluk yapmış olsa, gerçekten suç işlemiş olsa, bunlara boyun eğmez miydi? "Ben dersaneleri kapatmayayım, sizinle de kuzu sarması olup, yolumuza devam edelim" demez miydi? Demedi, çünkü bu FETÖ'nün devletten tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyordu. Kendisinin bir suçu olmadığını, bunların suç üreteceğini ama hakkın her zaman üstün çıkacağını biliyordu.