Profesörün hokkabazlığı: % 58 Erdoğan’a oy vermedi!
Bir gün önce Sabancı Üniversitesi rektör yardımcısı Prof. Fuat Keyman..
“Türkiye Yüzyılı diyerek tanıtılan dönem, bu cumhuriyetin devamı olmayabilir” diyerek iğrençliğini göstermişti..
Seçimden çıkalı, halkın önüne sandık konulalı 2 hafta olmuş.
Bilim adamı diye tanıtılan bu muhterem, halkın seçtiği insana, “Cumhuriyeti yıkacak” diye suçlama getiriyor..
Devamında da, “LGBTİ’nin ötekileştirilmesi, rekabetçi otoriter yönetimlerin ortak özelliğidir” diyerek, ibnelerden yana olduğu için, cumhuriyeti de onlara özgülediğini açık açık itiraf ediyor..
Kusura bakmayın..
Uzun süredir “i..” kelimesini (Bu yazıda şimdi, sadece bir defalığına kullanmak için kendime söz verdim. Tekrarında artık noktalar koyarak geçiştiriyorum) yazılarımda kullanmıyordum..
Bu, okurlarımızın bizi uyarısından kaynaklı olduğu gibi..
Bizim de bu kelimeleri sık sık kullanmanın doğru olmadığına ilişkin inancımızdan kaynaklı idi..
Ama mecbur ediyorlar işte..
Boğazımıza geliyor, direnmeye çalışıyoruz.. Ama olmuyor, bu nahoş kelimeleri bize kullandırıyorlar.
Bir üniversitenin rektör yardımcısı, 27 milyon seçmenden oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmiş bir insana, “LGBTİ’leri ötekileştiriyor, çünkü otoriter yönetimlerin ortak özelliği LGBTİ’leri ötekileştirmeleridir” derse..
Ben bu söyleme..
Bu kişiye.
Bu kişinin savunduğu tezlere, o nahoş sözü etmeyeyim de, ne diyeyim..
Fuat Keyman ise yalnız değil...
Cesareti kimden alıyorlar bilmiyorum..
Sabancı Üniversitesi’ne, bunları birileri mi doldurmuş, onu da bilmiyorum..
Ama ikinci örnek de, aynı üniversiteden..
Sabancı Üniversitesi’nin kadrosundan, ikinci isimle devam edelim.
Fuat Keyman iki gün önce, soldan çarklı, her gün Kur’an Kursu aleyhine haber yapan Kemalist gazetenin tepesinde idi.
Dün de Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ersin Kalaycıoğlu karşımıza dikildi. Hem Cumhuriyet gazetesinde, hem de Sözcü gazetesinde, birinci sayfadan röportajı yayınlanmış.
Hani bir ajansa konuşur, iki ayrı gazete aynı ajanstan o röportajı alır, yayınlar. Bir defa konuşmuş, iki gazete kullanmış, ne var bunda dersiniz.
Adam üşenmemiş.,. İki ayrı gazeteye, iki ayrı, nerede ise tam sayfa röportaj vermiş..
Söylediği de, daha dikkat çekici olduğu için, Sözcü yerine Cumhuriyet gazetesinden vereyim: “Böyle giderse, ülke ikiye ayrılır”
Sakın sormayın, “ne olmuş, nasıl giderse ikiye ayrılırız” diye..
Adamın isminin önünde profesör unvanı var ama..
Bilim adamı diye geçiniyor ama,
Bilimin içine eden, hokkabazın kralı..
Niye böyle ağır söylüyorum..
Sebebi var..
Ülkenin ikiye ayrılmasının içini, kendince şöyle dolduruyor, Ersin bey:
“Erdoğan 27 milyon seçmenden oy aldı. 64 milyon seçmen var. Bu 100 seçmenin 42’si gibi oluyor. Yüzde 58 civarı seçmen kendisine oy vermedi. Dolayısıyla bir azınlığı temsil ediyor. Yani bir çoğunluk temsili söz konusu değil.”
Hokkabaza bakın.. Şaklabana bakın..
10 milyona yakın sandığa gitmeyen seçmeni, “Tayyip Erdoğan’a oy vermeyen kesim” diye tanıtmaya kalkıp, aklımızla alay etmeye çalışıyor..
Bu hokkabaza soralım..
“Senin defterinde, işi basite indirgeyerek söyleyelim.. 27 milyon oy alan Erdoğan değil de, 25 milyon oy alan, Kılıçdaroğlu mu seçimi kazandı?”
Söyle bilim adamı sıfatlı, bilim katili hokkabaz: “Kim yönetsin ülkeyi?”
27 milyon oy alan Erdoğan için “Çoğunluğun yönetimi değil, çünkü ona halkın % 58’i oy vermedi” diyorsun..
Peki 25 milyon oy alan, halkın % 62’sinin oy vermediği Kılıçdaroğlu mu yönetsin ülkeyi..
Bilim adamısın ya..
Profesörsün ya..
Anlat da biz de öğrenelim, hokkabazlığını..
Hokkabaz adam, geçerli oyların % 52’sini alan Erdoğan’ın oyunu..
Geçersiz oylar, sandığa gitmeyen oyları da hesaba dahil ederek, % 42’ye indiriyor..
Aynı mantıkla, Kılıçdaroğlu’nun oyunun % 38’lere indiğinin hesabını ise yapmıyor..
Bu hokkabazlığı, utanmadan dile getiren adamın, biyografisine baktım.
Fulbright bursu ile tahsil hayatını sürdürmüş..
Hatta..
Amerika’ya gittiğinde, kendisine davet yollayan üniversitenin öğretim üyesi, uçaktan almak üzere, taksi yollamış..
Satın alınmak, işte böyle oluyor işte..
Yarım asır önce satın alınıyorsunuz.
Sonra karşılığını, % 52 oy alan halkın adamına, “% 58 ona oy vermedi” diyerek ödüyorsunuz..
Altı parti yanyana geliyor. Bir de masanın altında sakladıkları parti vardı..
Birbirini ateist, yobaz, ırkçı, komünist, terörist diye suçlayan partiler, sırf Erdoğan’ı devirmek için birleşiyor.
Yine de Erdoğan’ı yenemiyorlar..
Ama Ersin bey için hava hoş..
“Ben matematik dahisiyim” diyor..
Geçerli oy üzerinden değil.. Toplam seçmen sayısı üzerinden oy dağılımını yapıp..
Sanki Erdoğan, bir katakulli ile kendisini seçtirmiş gibi.. Algı yapıyor.
Türkiye’ye yabancı birisi, bu adamın “% 58, Erdoğan’a oy vermedi” cümlesinden, ne anlar?
“Adam % 42 oy aldığı halde, ayak oyunları ile kendisini cumhurbaşkanı ilan ettirmiş” diye anlamaz mı?
Başka izahı var mı, bunun..
Ama bu adamlar, kendilerini bilim adamı diye tanıtıp, bu sahtekarlıklara imza atıyorlar..
Sonra da bizim karşımıza geçip, “Siz bilim adamlarına karşı mısınız” diyor..
Ben de bunlara hodri meydan diyorum: “Bilim adamısınız ya.. Siyaset bilimi profesörüsünüz ya.. Biriniz, ikiniz değil.. Boğaziçi’ndekileri, ODTÜ’dekileri, Sabancı’dakileri hepsini yanınıza alıp çıkın Erdoğan’ın karşısına.. Bakalım, Kılıçdaroğlu kadar bile zorlayabilecek misiniz, Erdoğan’ı”
Bükemediğiniz eli, öpeceksiniz..
Yok öyle, sahtekarlık yaparak, sonuçları çarpıtmak..
Dürüst olun.. Belki siz de, önümüzdeki yüzyılda, bir seçim kazanırsınız..