• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Çağımızın yalnızlık hastalığından kurtulalım!

08 Ekim 2025
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Çağımızın yalnızlık hastalığından kurtulalım!

YAŞAR DEĞİRMENCİ

İçinde yaşadığımız çağı, kendimizi, kendi dünyamızı, medeniyet dinamiklerimizi tanımıyoruz. O yüzden yaşadığımız sorunları anlamakta ve aşmakta çok zorlanıyoruz.

İçinde yaşadığımız çağı tanıyabilmenin yolu, kendimizi iyi tanımamızdan ve kendimiz olarak tarihe müdahalede bulunabilecek bir özgüvene, dolayısıyla çağı dönüştürebilecek ölçüde esaslı bir entelektüel birikime sahip olmaktan geçer. Mukaddesi verilmeyen toplumlar; sun’î mukaddesleri benimserler, başka toplumların kültürlerinin işgaline girerler. Kendi aydınını/münevverini yetiştiremeyen millet olmaktan kurtulalım artık.

İslâm’dan arındırma yapılınca, İslâmî kimliğimiz buharlaştırılınca kaybettirilince “İslâm Kardeşliği”nin kuşatıcılığının, samimiyetinin, şefkatin merhamet ve rahmetin yerini vahşet, canilik ve katliam yapan batasıca Batı aldı. 


Bir toplumun başına gelecek en büyük felaket; başına geleni bilememesidir. Kendi dünyamızda, kültürümüzde, medeniyet dünyamızda yaşamıyoruz. Milli birliğimiz, tarihi-kültürel beraberliğimizin mahsulüdür. Çatlayan topraklar gibi bu dünya İslam’a susamış. Bütün doğrular İslam’ın özünden gelir. İslam’ın özünü yanlış bilen, tarihi-sosyolojik-sosyal doğruları da öğrenemez, kendini de öğrenemez, hayatı da öğrenemez. Hayatın içinde kullandığımız çoğu cümlelerde “Rabbimizi, Allah’ı, Cenabı Hakk’ı, Allah Teâla’yı” kullanmıyoruz. Meselâ “Allaha ısmarladık yerine Bay Bay, Fîemanillah (Allah’a emanet ol!) yerine Kendine iyi bak, İnşallah’sız konuşmalarımız” millî ve manevi değerlerimizden kopuk bir hayat, bizi kendimizden özümüzden uzaklaştırıyor.


Komşuluk ve akrabalık bağları kopmuş vaziyette. Hayatın telaşı içinde en çok ihmal ettiğimiz hususların başında aile bağları geliyor. İş, okul, şehir hayatının yoğunluğu, teknolojinin sunduğu sanal meşguliyetler. Her biri bizi sevdiklerimizden uzaklaştırıyor. Oysa insanın dünyadaki en doğal bağı, doğduğu aile ve geniş akraba çevresidir. Bu bağın canlı tutulması, sadece kültürel bir gelenek olmayıp, aynı zamanda dinî, ahlaki ve psikolojik bir sorumluluktur. Bu sorumluluk; “sıla-i rahim” kavramını bilmemizi gerektiriyor. 


Sıla-i rahim, kısaca akrabaları ziyaret etmek, onlarla ilgilenmek, bağları koparmamak ve imkânlar nispetinde yardımlaşmak demektir. İslam kültüründe bu kavram öylesine önemlidir ki, Kur’an-ı Kerim’de Allah’a itaat ile birlikte zikredilmiştir: “Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, akrabalık bağlarını, akrabalık haklarını koruyun. Unutmayın ki, devamlı Allah’ın denetimi altındasınız.” (4 Nisa 1)


Akrabalık bağının (sıla-i rahim) hakkını vermemekten sakınmanın, Allah’ın emirlerine aykırı davranmaktan sakınma ile beraber zikredilmesi, İslâm’da akrabalık ilişkisine ne kadar önem verildiğine güçlü ve açık bir işaret teşkil etmektedir. 

Peygamber Efendimiz de sıla-i rahimin değerini sık sık vurgulamıştır: “Sıla-i rahim yapanın ömrü bereketlenir, rızkı artırılır.”

Günümüzde akrabalar arasındaki muhabbetin azalmasının ardında sadece zaman darlığı değil, maddi ve manevi pek çok sebep bulunmaktadır. Ekonomik sıkıntılar, gelir farklılıkları, miras anlaşmazlıkları veya güncelde siyasi görüş farklılıkları, akrabalar arasında yanlış anlaşılmalara ve mesafelere yol açabiliyor. Manevi açıdan ise kibir, gurur, kırgınlıklar ve küçük meseleleri büyütme eğilimi ilişkileri zedeleyen önemli etkenlerdir. Özellikle hassas kalpli bireyler, karşı tarafın söz veya davranışından hayli etkilenerek bu durumdan fazla yaralar alabiliyor. Oysa hoşgörü, sabır ve empati ile bu tür durumlar aşılabilir; küçük yanlış anlaşılmalar büyük kırgınlıklara dönüşmeden giderildiğinde sıla-i rahim ruhu yeniden güçlenebilir. İnsanımız psikoterapiste gitmekten, parayla dert anlatmaktan da kurtulur. 



Bugün bu sorumlulukları yerine getirmiyoruz. Ne yazık ki modern hayat, insanları kendi küçük çekirdek ailelerine hapsetti. Eskiden aynı sokakta oturan akrabalar, birbirine gün aşırı uğrar, düğün-dernek birlikte yapılır, acılar birlikte göğüslenirdi. Şimdi aynı şehirde oturduğumuz kardeşimizle bile görüşemez hâle geldik. Bayram ziyaretleri ise çoğu aile için sadece bir “formalite” olarak kaldı. Hâlbuki akrabalık ilişkileri sadece özel günlerde hatırlanacak bir yükümlülük değildir. Hayatın akışı içinde canlı tutulması gereken bir bağdır.

Psikoloji alanında yapılan araştırmalar da bunu doğruluyor: Aile bağları güçlü olan bireylerin stresle başa çıkma kapasiteleri daha yüksek, hayat memnuniyetleri daha fazladır. 


Peki, sıla-i rahimi ihya etmek için ne yapabiliriz? Öncelikle, ziyaretleri sadece bayramlara hapsetmemek gerekir. Telefon ya da mesaj, elbette bir bağ kurma yöntemidir. Ancak hiçbir şey yüz yüze görüşmenin yerini tutmaz. Zaman zaman halleşmek/dertleşmek, bir çay içmek, bir sofrayı paylaşmak, akrabalar arası muhabbeti diri tutar. Ayrıca, modern dünyanın sunduğu araçları da doğru kullanmak mümkün. Uzakta yaşayan akrabalarla görüntülü görüşmek, ortak gruplar kurarak iletişimi sürdürmek birer imkândır. Yeter ki niyet edilsin.

Hadislerde ise, akrabalık bağı koparanla bile ilişkiyi sürdürmenin önemi vurgulanmıştır: “Gerçek sıla-i rahim, akrabalarından gördüğü iyiliğe karşılık verene değil, kendisiyle ilişkisini kesene karşı ilişkiyi sürdürenedir.” 


Sıla-i rahim bir hatırlama ve hatırlatılma eylemidir. İnsan akrabasını aradığında aslında kendi varlığını da anlamlandırır. Hayat; imtihan/sınav yeri. Dünya fâni/geçici ama ebedî hayat burada kazanılıyor. Ayet ve hadisler, bu yolculuğumuzda rehberimiz kılavuzumuz olsun. Dinimizin belli gün/gecelerde kutlanan bir din olmadığını, hayat tarzımız olduğunu yaşayarak gösterelim. Köklerimize, özümüze dönelim. Değerlerimizi canlı tutalım. Akrabalık bağlarını koparmayalım. Sılayı rahimi ihmal etmeyelim.


Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şizofren

Bak abi ahir zamandayiz..yalnızlık İYİDİR..işine git gel ...alışverişini yap hızlıca evine dön...benden söylemesi...nekadar çok dolanirsan o kadar kötü...ALLAH HERYERDE YALNİZ OLDUGUMUZU SÖYLEYEN KİM.... SANA YETMİYORSA ONU BİLEMEM ..yazını hiç okumadim kızmaca gücenmece olmasın..zamanın kuralları bu BENCE...sana hayal dünyanda başarılar... kafaya da fazla takma diyecemde kafanda saç olduğuna göre biraz gamsız sın herhalde..ben sana yeterim kafanı yorma..bazen kendimden bile sıkılıyom ..sen silai rahim diyon...akraba olmuş akrep...ben olmuşum şeytan seni BİLEMEM.. .. maaşın kaç diyen teyzeler vardı ...

Salih

Sebebsiz boşanmalar yüzünden,çocuklarına hasret vede düşman edilerek,ömür boyu nafaka,her sene artırım davalarıyla yalnızlığa mahkum edilen milyonlarca baba var.Hükümetimizin erkek bakanlığı olmadığı için,yalnız başına yaşamaya çalışıyorlar.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23