İslam hilafeti, evkaf vekâleti
İslam hilafeti, evkaf vekâleti
Recep Öncel
Papa öldü ve yeni Papa seçildi.
Hristiyan dünyası gerek cenaze töreni gerek yeni papa seçiminde geleneksel törenlerini yaptılar.
Başkalarına laiklik ihraç edenlerin kendilerinin din devleti oldukları ve yaptıkları dünyanın gözü önünde bir kez daha netleşti.
Netice Hristiyanlar başsız kalmadı.
Katoliklerin Papası var.
Ortodoksların Patriği var.
Ama Müslümanların Halifesi yok.
Ama Müslümanlar başsız.
1924 yılında bu memlekette İngilizlerin isteğiyle Halifelik lağvedildi.
Halifelik Peygamber Efendimizin vefatından sonra Müslümanların dini siyasi liderliğini ve güç birliğini ifade eden kurumdur.
Osmanlı döneminde bu güç kullanıldı.
Maalesef günümüzde bundan mahrum kaldık.
Halife olmazsa Ümmet parçalanır birliğini kaybeder.
Bizde batı kafalı bazı düşüncesizler, hemen laiklik diyerek halifeliğin kaldırılmasını savunurlar.
Oysaki halifelik stratejik bir kurumdur.
İslam dünyasını bir araya getiren siyasi bir kurumdur.
Halifelik sadece dini bir müessese değildir.
Aynı zamanda diplomasi masasında bulunması gereken bir unsurdur.
Bugün 57 Müslüman ülke birlik olamıyor.
Ama halifelik kurumu devam etseydi böyle olmazdı.
Halifelik olsaydı Çin, Doğu Türkistan’a zulüm yapamazdı.
Halifelik olsaydı Yunan, Rum, Kıbrıs sorunu olmazdı.
Halifelik olsaydı Hindistan, kardeş Pakistan’ı vuramazdı.
Halifelik olsaydı Amerika, Rusya topyekûn Emperyalizm bu kadar rahat davranamazdı.
Bakın Netanyahu; “Akdeniz kıyılarında birkaç kilometre yakında bir halifelik kurulmasına asla izin vermeyeceğiz” dedi.
Acaba, bu adamlar halifelikten neden rahatsız oluyor.
Lütfen, bu sorunun cevabını düşünün.
Bence, İslam âlemi de bu sorunun cevabını düşünmelidir.
Ve yeniden birleşerek tek vücut olmalı, küfrün karşısında durmalıdır.
VAKIFLAR HAFTASI
Geçtiğimiz günlerde Vakıflar Haftası kutlandı.
Sayın Cumhurbaşkanının katılımlarıyla, Vakıflar Genel Müdürlüğü 101. yılında 101 vakıf eserinin toplu açılışı Külliyede gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkanının dualarıyla yapılan törende KKTC, Arnavutluk, Tokat ve Gaziantep’te restore edilen vakıf eserlerinin açılışı yapıldı.
Bu konuda emeği geçenler ödüllendirildi.
İçinde bulunduğumuz yılın anlamına ve aile kurumuna katkılarına uygun olarak, deprem bölgesinde gençlerin yuva kurmalarına vesile olan ve yakın zamanda çalışmalarını İsrail’in vahşi saldırılarında destansı direniş gösteren Gazze’ye doğru genişletecek olan Mehir Vakfı’na ‘Yılın Vakfı Ödülü’ verildi.
Vakıf Başkanı Mustafa Bey ve yetkilileri kutlarım.
AK Parti iktidarında, vakıflara ait eski eserleri ihya etme çalışmaları yapılıyor.
Çalışmaları takdir ediyoruz.
Ama bu yetmez!
Vakıfların asli hüviyetine dönmeleri gerekir.
Dikkatinizi çekiyorum.
Vakıflar Genel Müdürlüğü neden 101. yılını kutladı?
Hâlbuki bizim vakıf medeniyetimizin tarihi çok daha eskidir.
Kökü Hz. İbrahim (as)’a dayanır.
Hz. Peygamberle birlikte devam eder.
Selçuklu ve Osmanlı’da zirve yapar.
Bu işin referans noktası; sadaka-i cariye anlayışıdır.
Müslümanlar öldükten sonra yapılan hayrın devam etmesini amel defterinin kıyamete kadar açık kalmasını arzu ederler ve vakıf kurarlar.
İslam dininde vakıf çok önemlidir.
Ve tarihi çok eskidir.
Peki, neden 101 sene?
Çünkü halifelik kurumu gibi vakıf kurumu da İngilizlerin isteğiyle 1924 yılında ortadan kaldırıldı.
İşin esası Evkaf Vekâletidir.
Evkaf Vekâleti kelimesi bugünkü Türkçeye çevrildiği zaman Vakıflar Bakanlığı olarak isimlendirilebilir.
Vakıf, İslam tarihine göre 1400 senelik bir kurumdur.
Evkaf Şeriye Vekâleti de Osmanlı zamanında 199 yıl önce kurulmuştur.
İslam adına çok büyük hizmetler yapmıştır.
Ancak bu kurumdan emperyalizm rahatsız olmuştur.
Çünkü vakıflar ekonomik bir gücü ifade ederler.
Vakfedilmiş gayrimenkuller, tapu kayıtlarında İslam Medeniyetine aidiyeti ortaya koyar.
Bugün Kudüs ve Mescid-i Aksa birer vakıf malıdırlar.
Ve İslam dünyasında birçok vakıf malı mevcuttur.
Örneğin;
Ayasofya vakıf malıdır.
Galata Köprüsü vakıf malıdır.
Maalesef vakıflara ait malların çoğu talan edilmiştir.
Türkiye’de ise 3570 adet vakıf malı satılmış yok edilmeye çalışılmıştır.
CHP şeflik zamanında yapılan uygulamalar TBMM tutanaklarına geçmiştir.
Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan liderliğinde bu eserler yeniden aslına döndürülmeye çalışıldı.
Hâlâ hem Türkiye’de hem İslam dünyasında bazı vakıf malları işgal altındadır.
Eğer vakıf kurumu lağvedilmeseydi, Kudüs toprağına İsrail bu kadar cesurca saldırı yapamazdı.
Kâfirin zulmüne karşı dik durmak gerekir.
İslam âleminin bu soruna çözüm bulması gerekir.
Türkiye’nin bu meseleyi yeniden ele alması gerekir.
Biz Evkaf Vekâleti benzeri, ‘Vakıflar Bakanlığının’ yeniden kurulmasını öneriyoruz.
Böylece vakıf kurumunun, Genel Müdürlükten daha üst bir şekilde temsili gerçekleşecek, meseleler daha aktif olarak ele alınacaktır.
Netice olarak, ecdadımızın yaptığı bedduadan kurtulmamız için vakıfların asli hüviyetine dönmesinin gerektiğini düşünüyoruz.
HAFIZ KAL YARIŞMASI
Diyanet bu yıl ‘Hafız Kal’ yarışması düzenledi.
Konya Kapı Camiinde Ünver Hocanın cemaatinden, Hafız İsmail Özarpa Türkiye Birincisi oldu.
Kendilerini tebrik ediyorum.
Hafız olmak çok önemli, hafız kalmak daha çok önemlidir. Çocuklarımızı hafız yapmalı, hatta yaşı ilerlemiş olanlar bile hafız olmaya (bu konuda örnekler vardır) çalışmalıdır.
Allah hafızlarımız sayısını artırsın.