Umudun, icraatın, geleceğin adı Ak Parti
2001 yılının yaz başlangıcıydı. O günlerde MSP ve MSP’den Refah’a geçmiş ak saçlı kurmayların desteklerini Tayyip Bey’e iletmek üzere, merhum Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin isteği üzerine Üsküdar’daki eski konutunda ziyaret etmiş ve bir hayli sohbet etmiştik.
Ak saçlıların mesajını memnuniyetle karşılamış ve bazı hatıralarını paylaşmıştı. Zatım da kendisine o gün biat etmiştim. “Siyasi hayatınız boyunca sizinleyiz” demiştim. Öyleyim.
R. Tayyip Erdoğan’ı eleştirmek çok kolay, yalnız eleştirenlere deseniz ki; “Erdoğan’ın 23 değil, esas 50 yıldır çektiği çilenin kaçta kaçına katlanabilirsiniz? Hiçbir saatine!
Çok uzaklara gitmeyelim ve 3 Kasım 2002 tarihinde, Erdoğan iktidara geldiğinde kimler istemiyordu bir hatırlayalım:
Tek parti döneminden beri CHP’de yuvalanmış resmi ideoloji rantçıları ile Türkiye’yi ABD’ye kul-köle etmek isteyen, onlarla birlikte Türkiye’yi sömürmek isteyen iş dünyasıydı.
Millet olarak bu hakikat her devirde görülüyordu ama devletin kaymağını yemek için milleti ve devleti vesayet altında tutan çevrelerle, bunlara yamanarak servetlerine servet katan ve şimdilerde internet çöplüğünde eşinen zavallı müstamel (kullanılmış) gazeteci ve yöneticilerinin zalimlikleri yüzünden gerçeklerin üzeri örtülüyor, hükümet kurup yıkıyorlardı.
Ta ki, R. Tayyip Erdoğan, “umudun, icraatın ve geleceğin” adı olarak siyaset sahnesine çıktığı güne kadar.
İşin tuhafı şu ki, o günlerde Erdoğan’ı engelleyenler sadece yukarıda zikredilenler değil, içerden başkaları da vardı. Bugün CHP sayesinde varlar ve CHP’den berbat muhalifler. Geçelim.
•
Ak Parti’nin kuruluşunun 23. yılını medyadan takip ederken, 23 yıllık geçmişine şahitliğimi, izlenimlerimi ve yazdıklarımı gözden geçirdim.
Tayyip Bey’in şahsı için söylüyorum; inancından, hedefinden, devletimize ve milletimize olan sadakatinden zerre taviz vermeden çalışmakta ve mücadele etmektedir.
Eğer imkânım olsa, Tayyip Bey’in şu sözlerini parti teşkilatlarına çerçeveletir ve her gün üç kez okutulmasını isterim.
-“Milletimiz AK Parti’de yıllar sonra kendini gördü. Samimi, liyakatli, Türkiye sevdalısı kadrolar gördü. Çekinen korkan değil, ne kadar büyük olursa olsun, meselelere cesaretle giden anlayışla hareket ediyoruz.
Bize yorulmak, pes etmek yakışmaz diyoruz. Bugüne kadar ne engellerle karşılaştık. Bizi üretmekten, çalışmaktan alı koymaya çalışan olaylara tanık olduk.
Pek çok tehdit ile mücadele ettik. Ankara’nın göbeğinde ordu göreve pankartları ile darbe çığırtkanlığı yaptılar. 367 diye bir şey uydurarak Meclis’in iradesine ipotek koymaya çalıştılar.
Gezi olaylarında sokaklarımızı ateşe verdiler. Yularını ellerinde tuttukları bütün taşeronları üzerimize saldılar. 17-25 Aralık’ta haşhaşiler, 15 Temmuz’da milletin iradesine çökmeye kalkıştı.
Türkiye ne zaman kendini toparlasa, ne zaman ekonomide kabuğunu kırmaya kalksa bizi yolumuzdan çevirmeye çalıştılar. Bunların hiçbirine eyvallah etmedik. Kirli senaryoları bozup atarak bugünlere geldik”.
•
Ezcümle:
Sanırım bu hakikatleri önce her kademeden partililer unutuyor. Onlar unutursa seçmen çabuk unutur. Yerel seçimlerin mesajlarından birisi de bu unutma haliydi vesselam.