Müslüman ülke liderleri ahiret gününe inanıyor mu?
Bizimkinin inandığına eminim. Onun amentüsü olmasaydı, içeride ve dışarıda bu kadar fitne-fücurla uğraşmaz, sığınacak mazeretler bulurdu. Mazeretsiz bir lider.
Öyle yapmadı, yapamazdı. Amentüsü müsaade etmedi. Yedi düvelle tek başına imanıyla savaşmaya devam ediyor.
İçimizdeki amentü ambalajlı ve direkt şirklerinde samimiyetli siyasetçilerin her türlü ihanet ve iftiralarına rağmen, inandığı yolda ilerliyor şükür.
R. Tayyip Erdoğan’dan Allah razı olsun. Rabbim onu, amentü sahibi olduklarının gösterişini yaparak akla hayale gelmedik iftira atanlarla, şirk ve isyanlarını şeref sayarak sırf Müslüman diye engel olanların şerrinden korusun. Geçelim.
•
Gelelim diğer Müslüman ülkelerinin liderlerine! Aklıselim sahiplerine soralım:
Katar’dan başka Gazze ile ilgilenen kaç Müslüman ülke lideri biliyoruz? Acaba bunlar mahşer günü, “Gazze için ne yaptınız” diye sorulduğunda ne diyecekler? Tabii inanıyorlarsa!
Aşağıya, “istiğsa” denilen acıklı bir şiirden birkaç mısra almak istiyorum. 2024 Ocak ayında Mehmet Görmez hocamız; “Gırnata, Gazze ve İslam Âlemi” başlığı altında yaptığı konuşmasına; Gırnata düşerken Endülüs Müslümanlarının II. Bayezid’e gönderdiği şiiri okuyarak başlamıştı.
Şimdi o şiiri Gazze için kabul edelim ve öyle okuyalım. Savaş ve feryat aynı:
•
“Batı’da, Endülüs’te, gurbet diyarında yalnız kalan kullardan size selam olsun,
Bir musibete, dehşetli bir musibete duçar olmuş kullardan size selam olsun,
İzzetli bir yaşamdan sonra ak saçları yolunan ihtiyarlardan size selam olsun,
Örtülüyken keşişler karşısında zorla yüzleri açılan genç kızlardan size selam olsun,
Keşişlerin halvete zorladığı özgür kızlardan size selam olsun,
Domuz ve leş yemeye zorlanan yaşlı kadınlardan size selam olsun”.
•
Şiir bu kadar değil. Yüz beyitten oluşuyor. Endülüs’ten sonra Filistin’in yok edilmesi, bütün bir İslam âleminin Haçlı Batıya karşı teslim olması demektir.
Zaten Müslümanlık âlemi olarak büyük oranda; ekonomik-sosyal-siyasal ve kültürel olarak Haçlı emperyalizminin kuşatması altındayız.
Söze, Mehmet hocamızın tespitleriyle devam edelim.
“Unutmamak gerekir ki ümmetin her bir ferdinin, Allah’a karşı başkasına yükleyemeyeceği bir sorumluluğu vardır.
Bugün kuşatma altındaki Gazze’de yaşadıklarımız, 21. yüzyılda hem insanlık hem de İslam ümmeti için bir yol ayırımıdır.
İslam ümmeti, 15. asırda Gırnata kuşatması sırasında karşılaştığı yol ayırımında, beklenen düzeyde yardım edemeyerek Endülüs’ün çöküşünün önüne geçemedi.
Bugün biz de aynı koşullarla karşı karşıyayız; yine bir medeniyetin, Kudüs medeniyetinin son kalesinin düşme tehlikesiyle burun burunayız.
İslam dünyasının kalbi olan bu medeniyetin de düşmesine seyirci kalmamız hâlinde bizlerin de yüzyıllar boyu yüzü yerde kalacaktır.
Filistin direnişinin bugün yaptığı şey, sadece bir toprak ve vatanın savunulması değil, aynı zamanda mutlak kötülük ve onun tüm dünyaya hükmetme çabaları karşısında hakikatin ortaya konmasıdır”.