Milletin evi milletin hizmetinde
Milletin evi milletin hizmetinde
HÜSEYİN ÖZTÜRK
“Milletin evi milletin hizmetinde” derken neyi kastetmekteyiz? Birincisini, aklı ile vicdanı arasında terazinin kulpunu doğru tutanlar bilirler.
Birincisi; devletimizi, milletimizi, tarihimizi, medeniyetimizi, inancımızı dünyada güçlü bir şekilde temsil eden Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesidir.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın çalışma makamlarından itibaren külliyenin ilgili bölümleri, “millet kütüphanesiyle” birlikte milletimizin daimi hizmetindedir.
İkinci millet külliyesi ise Ahlat’tadır. Günümüzde Bitlis ilimizin ilçesi olan Ahlat, yerkürede şehir denilince üç isimden birisidir. Bağdat, Ahlat, Şam!
Ahlat ismi, Selçuklular devrinde “Ahlatşahlar’a” aittir ve Ahlat ismi oradan gelmektedir. Oğuz Türkmenlerin ilk yerleştikleri şehirdir.
Ahlat, Büyük İslam Komutanı Alparslan’ın, Malazgirt zaferine müteakiben otağını kurduğu yerdir.
Kelime-i Tevhid kızılelmasının yola çıktığı Orta Asya’dan garba akındaki ilk durağıdır ve “İ’lâ-yi kelimetullahın” bu topraklardaki ilk başkentidir.
*
Efendim Ahlat’taki milletin evi külliye oraya inşa edilirken, elbet tatil amacıyla inşa edilmemiştir.
Böyle inananların, zihniyetlerini insaf ve vicdan terazisinin kefesinde; “insan olma ve kalma” özellikleriyle tartmalılar. O külliye, bin yıllık devletimizin kuruluşunu temsil etmektedir ve ayrıca milletimizin hizmetine de sunulmuştur.
Geçtiğimiz hafta iki günlüğüne; Van, Tatvan, Erciş ve Ahlat’a yolumuz düştü. Ahlat’a varınca da Milli Eğitim Bakanlığı’nın külliyedeki faaliyetlerine şahitlik ettik.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’e; “26 Ağustos” merasimlerinin haricinde külliyenin eğitim yuvası olarak vazife görmesini söylemiş.
Böylesi güzel bir fırsat değerlendirilmez mi? Bakan Yusuf Tekin de Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz’ı görevlendirerek, derhâl vazifeye başlanmasını istemiş.
Nazif Yılmaz da ülkemiz genelindeki çeşitli ortaöğretim okul yönetimlerinden en başarılı öğrencilerin seçilerek birer hafta boyunca “Maziden Atiye Ahlat” başlığı altında; moral, motivasyon ve başarı üzerine söyleşiler, geziler, okuma programlarının icrası için kolları sıvayarak işe başlamışlar.
Eğitim-öğretim, öğrenme, anlama ve tatbikatı gönül işidir. Zorla güzelliğin olmayacağı nadir meselelerdendir çünkü.
Eğitim-öğretim iştiyakının yürekten coşması lazım. Külliyede görev yapan Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri de işlerine azim yüklü sevdalı insanlardan müteşekkildi.
Milletin hizmetinde öğrencilerin hiçbir şeyi eksik edilmiyordu. Külliye içerisindeki konaklama mekânlarında kalıyorlardı ve çok mutlulardı.
İnsan ile uğraşmak zor zanaattır. Bu zorlukları kolaylaştıran ve öğretmenliği kutlu bir meslek olarak bilen yöneticiler, her öğrenciyi evlerinin birer ferdi kabul eden fedakârlık neferleriydi.
Bakan Müşaviri Süleyman Can, Daire Başkanı Abdülhalik Baş, Koordinatörler Halit Kuş ve Can Nakip’in özverili çalışmaları hayretli takdire şayandı.
*
Ezcümle:
Öğrencilerin mutluluğu bize şunu söylüyordu:
“Artık şeytan taşlamayı bırak, tavafa dön. Bak memlekette nice güzel işler yapılıyor. Şeytanı ve aldananları gördüğün kadar; vatanına, milletine, devletine, dinine, tarihine, medeniyetine hizmet edenleri ve arkasından gelen nesilleri de gör”! Öyle yapacağım!