AYM’nin yeni Atalay kararı!.. Sen avukatsın öyle mi?
Anayasa Mahkemesi, dün toplandı ve onbinlerce dosyanın önüne geçirip, artık bir inada bağladığı Can Atalay hakkında tekrar karar verdi.
Anayasa Mahkemesi önce şunu açıklasın, 2014’de, resmen FETÖ oyunu ile öne çekilen Twitter engelleme dosyası vardı.. Müracaatın üzerinden bir hafta geçmeden AYM toplanıp, karar vermişti. Onbinlerce dosya ise sırasını beklemeye devam ediyordu..
Twitter’e erişim haktı da, sırada bekleyen onbinlerce dosyadaki talepler hak değil miydi?
Sonrasında işin gerçeği ortaya çıktı.. Üyelerden birisi FETÖ’den ihraç edildi..
Şimdi yine onbinlere dosyanın önüne geçirilerek, Can Atalay kararı alınıyor..
Ben de soruyorum:
Bu kadar kısa sürede karar verdiğiniz kaç dosyanız var?
Bir elin parmak sayısını geçmezse.. Ki geçmeyecektir..
Yaptığınızın adalet olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz.
Can Atalay için çırpınırken, diğer dosyalar niye bekletiliyor, bunun hesabını nasıl verebilirsiniz.
Şunun peşinde değilim..
Bir kişi hakkında çok açık bir yanlışlık olsa bile, yargılama sürecinin uzunluğu vesile edilerek, haksızlık edilsin..
Asla bunu savunmuyorum.
Ama, Can Atalay için bugün 4 saatini veren AYM, binlerce dosyadaki hak sahiplerinin ulaşacakları haklarını da en az 4 saat, aslında bir gün, belki de bir hafta geciktirmiştir..
Buna hakkı olmadığı kanaatindeyim..
Dosyanın sırası gelir, vereceğiniz kararı yine verirsiniz.
Ama toplumdaki ideolojik bölünme..
Tayyip Erdoğan’ı sandıkta deviremeyenlerin, siyasette oluşturdukları bölünme..
Sonrasında, küçük küçük hukuki boşlukları büyük dert edinen AYM üyelerimizin sayesinde..
Günlerimiz bu kısır tartışmalarla geçiyor.
Bu vesile ile, bazılarının gerçek yüzlerini de görmüş oluyoruz.
Onlardan birisi de, CHP listesinden milletvekili seçilip, istifa edip Gelecek Partisi’ne geçen, sonra ordan da istifa edip, Saadet Partisi’ne geçen İsa Mesih Şahin.
Aynı zamanda avukat imiş..
Gelecek Partisi’nin resmi internet sitesinde, “12 Aralık 2019 tarihinde kurulan Gelecek Partisi’nin 152 kişilik Kurucular Kurulu arasında yer aldı. 8 Ocak 2020 tarihinde atandığı İstanbul Kurucu İl Başkanlığı görevine devam etmektedir” denilse de, siz inanmayın.
Hile.. muvazaa.. takıyye.. Göründüğünden farklılık..
Hepsi bu arkadaşlar da..
Hem de gözümüzün içine baka baka bunları yapıyorlar.
Gelecek Partisi’nin internet sitesinde halen o partide olduğu yazılı iken.
Saadet Partisi grup başkanvekili olarak, Can Atalay ile ilgili AYM’nin dünkü ikinci kararından sonra, TBMM kürsüsünden şu açıklamayı yapmış:
“Mesele devletin içinde çöreklenmiş klik bir yapının Türkiye’yi daha otoriter hale getirme gayretidir. Bir devlet krizidir. Çünkü kesin olan bir mahkeme kararına uyulmaması, basit bir kriz olarak değerlendirilemez. Anayasa madde 153, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu kesin bir şekilde ortaya koyuyor.”
Hani bu adama hukukçu olmasa sormayacağım ama..
Hukukçu olduğuna göre, elinde fakülte diploması ve de baro kaydı olduğuna göre soralım:
“Yargıtay’ın verdiği karar, kesin değil, itirazı mümkün bir karar mıydı?”
Devam edelim sorumuza, “Anayasa Mahkemesi’nin kararı kesin de.. Yargıtay’ın verdiği karar boru mu?”
Şunu söylerler, hukuk içinde tartışırız:
“Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararlarının da hak ihlali olup olmadığı açısından inceleyen bir yargı kurumu.. Yargıtay kararı sonrasında AYM bir karar vermiş ise, burada uygulama AYM kararına göre yapılmalı.”
Bunu söylerler, biz de farklı bir gerekçe ile kendilerine cevap veririz, ama bunlar hukukun içinde söylenir.
Siz kalkıp da, “AYM kararları kesindir” derseniz..
Ben de size boru gibi Anayasa’nın bir başka maddesini gözünüzün içine sokarım:
“Madde 154 – Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı
merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.”
Samimiyetle söyleyeyim, ihtilafımız bununla sınırlı olsa, yine görmezden geleceğim, “Bir hukukçu o açıdan bakar, biz başka açıdan bakarız” deyip geçeceğim..
Ama..
AK Parti’de siyasete başlayıp..
Sonrasında Gelecek Partisi’nde kurucu olan..
Bu yönü ile, muhafazakar bir kimliği olduğu intibaını veren bir kişi..
Kalkıp da şu cümleyi sarfederse..
Kusura bakmasın, ona hakkettiği cevabı vermek de, boynumuzun borcu olur..
Esas sorun olan cümle hangisi?
Şu:
“2008 kapatma davasını hatırlayın. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, AK Parti’ye kapatma davası açmıştı. O gün Yargıtay’ın görüşü, AK Parti’nin kapatılmasıydı. Ama Anayasa Mahkemesi engelledi. Eğer bugünkü düşünceniz olsa, AK Parti’nin kapatılması gerekiyordu. Türkiye’de bir siyasi kriz çıkması demekti bu.”
Adam Hukuk fakültesinden mezun olmuş ama..
Hukukçuyum diye ortalıkta geziniyor ama..
Yargıtay Başsavcısı’nın açtığı kapatma davasını..
Yani bir iddianameyi..
Yargıtay’ın kararı zannediyor..
Bilmiyorsa öğretelim..
Bildiği halde, “ben niye bir yerlere getirilmedim” diye AK Parti’ye nefretinden söylüyorsa, hatırlatalım..
Yargıtay, parti kapatma kararı vermez.. Yargıtay Başsavcısı, parti kapatma ile ilgili iddianame hazırlar. Anayasa Mahkemesi de karar verir..
Bu konuda hukukçular arasında, yetki ile ilgili bir tartışma da yoktur..
Ama muhafazakar görünen kimliğine rağmen, bilinçaltında Ak Parti’nin kapatılmasına yönelik bir arzusu olmalı ki..
“Anayasa Mahkemesi engelledi” diyor..
Başörtü’nün serbest bırakılması ile ilgili bir Anayasa değişikliğini hazırladığı için AK Parti hakkında sürdürülen o prosedürden bahseden bir kişi..
Hukuk adına o süreci lanetle anmıyorsa..
Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesinden, mahkemenin kararına kadar, hepsini hukuk adına reddetmiyorsa..
“Anayasa Mahkemesi kapatmayı engelledi” ifadesi ile, sanki o dosyada, AK Parti lehine karar verilmiş gibi algı üretiyorsa..
Zihniyeti de, darbecilere teslim olmuş demektir..
Ki, hukuku kendilerine nasıl paspas yaptıklarını da, Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesini, Yargıtay kararı zanneden ve hukukçu geçinen bu arkadaş, dünkü konuşmasının sonunda şöyle ifşa ediyor:
“Burada, iktidar partisindeki arkadaşların, bu durum yeni bir anayasa ihtiyacını ortaya çıkarmıştır, düşüncesini de kabul etmiyoruz. Burada açık anayasa hükümlerinin uygulanmaması çelişkisini de hatırlatıyoruz. Önce mevcut anayasanın hükümlerini uygulayın, ondan sonra yeni anayasa konusundaki samimiyete inanalım.”
Anayasa’nın 154. maddesini verdim. Buyursun onu bize bir yorumlasın.. Anayasa’da çelişkili karar var mı, yok mu anlatsın.
Ama önce, darbe anayasasına bu sevgisi nereden geliyor, bu koruma-kollama refleksinin kaynağı ne, onu da bize anlatsın..