Pestisitler nedir, nelerde var? Pestisitler kadınlarda kansere zemin hazırlıyor!
İnsanlık tarihinde çok uzun yıllardır kullanılan birçok Pestisit olsa da günümüzde en büyük yeri kimyasal Pestisitler kaplamaktadır. Peki pestisitler nedir, pestisit nelerde var? İşte detaylar...
Pestisit nedir?
Bakteri, virüs ve haşerelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırmak için kullanılan kimyasallar, bazı organik bileşenler, dezenfektanlar gibi maddelere ve yöntemlere ''Pestisit'' ismi verilir.
Her ne kadar ismi bize yabancı gelse de yaşamımızda çokça karşılaştığımız Pestisitler; sebze ve meyvelerin doğada zarar görmeden yetişmesi ve yaşam alanlarımızın zararlı mikroorganizmalardan arınması gibi konularda fayda sağlamasının yanında kullanım yanlışlığına bağlı olarak insan sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturabilmektedir.
Pestisitler kadınlarda kanser zemin hazırlıyor!
İnsanlık tarihinde çok uzun yıllardır kullanılan birçok Pestisit olsa da günümüzde en büyük yeri kimyasal Pestisitler kaplamaktadır.
Pestisitlerin meme kanseri için önemli risk oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Fatma Ümit Malya, “Tarım çalışanlarının daha fazla pestisitlere maruz kaldığı düşünülse de aslında besinler yoluyla tüm insanlar risk altındadır. Özellikle son dönem yapılan çalışmalar organik ürünlerle beslenmenin menopoz sonrası meme kanseri riskini azalttığını gösterdi. Buradan hareketle pestisitlerin meme kanseri için fevkalade önemli risk oluşturduğu tartışılmaktadır” dedi.
Medipol Üniversitesi Sefaköy Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Doç. Dr. Fatma Ümit Malya, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında meme kanserine ilişkin önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Fatma Ümit Malya, pestisitlerin meme kanseri için önemli risk oluşturduğunu belirterek, “Her 8 kadından birinin hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski vardır. Yapılan çalışmalara göre, meme kanserinin sadece yüzde 5 ila 10’unun genetik olmasıyla birlikte meme kanseri oluşumunda çevrenin ve kişinin yaşam tarzının önemi oldukça yüksektir. Obezite, hareketsiz yaşam ve alkol kullanımı gibi faktörlerin meme kanseri için büyük risk oluşturduğu vurgulanır. Öte yandan çevre kirliliğine yol açan maddelerin meme kanseri ile olan ilişkisi son dönemde gündeme gelmiştir. Özellikle son dönem yapılan çalışmalarda organik ürünlerle beslenmenin menopoz sonrası meme kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. Buradan hareketle pestisitlerin meme kanseri için fevkalade önemli risk oluşturduğu tartışılmaktadır” diye konuştu.
“Fasulye, karpuz, patates ve domatese dikkat”
Pestisitlerin tarım sektöründe kullanılan ve ürünlerin zararlı böceklerden korunmasını sağlayan maddeler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Malya, “Tarımda en yaygın olarak kullanılan böcek öldürücü organofosfatlar klorpirifos ve asefattır. Ancak bu maddeler sadece bu böceklere değil etraflarında bulunan diğer canlılara da zarar vermektedir. Örneğin kuşlara zarar vererek ölümlerine yol açmakla birlikte havaya da karışır. Amerika’da yapılan bir çalışmada bu maddelere ait izler birçok kişinin idrar analizlerinde saptanmıştır. Tarım çalışanlarının daha fazla pestisitlere maruz kaldığı düşünülse de aslında besinler yoluyla tüm insanlar risk altındadır. Pestisitlerin en yaygın olarak tespit edildiği besinler fasulye, karpuz, patates ve domatestir. Meme kanseri oluşumunda hormonal dengede olan bozulmalar da özellikle kandaki östrojen miktarını arttıran faktörler etkilidir. Pestisitlerin de özellikle endokrin sistemi üzerinde etkilerini belirten çalışmalarda bazı kanser türleriyle ilişkili olabileceğini göstermiştir. Lenfoma, erkekte prostat kanseri ve kadında meme kanseri olarak karşımıza çıkar. Bu sonuçlar deneysel çalışmalar olarak daha belirgin şekilde karşımıza çıksa da son dönemde yapılan epidemiyolojik çalışmalarda insanlar üzerinde de bu etki gözlemlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü özellikle Birleşmiş Milletler ile beraber dünya genelinde pestisit kullanımını azaltmaya yönelik çalışmalar yürütmektedir” şeklinde konuştu.
“Sirke yerine karbonatlı suda bekletin”
Doç. Dr. Fatma Ümit Malya, pestisitlerden korunmak için alınabilecek önlemleri şu şekilde açıkladı: “İlk başta tükettiğimiz gıdaların mümkün oldukça doğal ortamda yetişmiş organik ürünler olmasına özen göstermeliyiz. Bir diğer önemli nokta ise besinlerimizi çok iyi yıkayarak tüketmeliyiz, böylece bu zararlı maddelere maruz kalma ihtimalimizi azaltacaktır. Doğru bilinen yanlışlardan birisi de sebze ve meyveleri sirkeli suda bekletmenin pestisitlerden arındırmada faydalı olacağıdır. Sirkeli su mikroorganizmaları uzaklaştırmada etkili olabilir ancak pestisitlerden arındırmada belirgin bir etkisi bulunmaz. Sirke yerine ise bir tatlı kaşığı karbonatlı suda bekletmek faydalı olabilir. Pestisitlerden kurtulabilmek için meyveler bolca yıkanmalı ve kabuğu soyularak tüketilmelidir, sebzeler ise karbonatlı suda bekletildikten sonra bolca suda yıkanmalıdır.”
Pestisitlerin etkileri ve zararları
Günümüzde yaygın olarak sprey şeklinde kullanılan Pestisitler, adsorpsiyon sonucu sebze ve meyvelerin yüzeylerine yapışır. Bazı zamanlarda çiğ olarak tüketilen bu gıdalarda yeterli arındırma sağlanamaz. Böyle durumlarda sindirim sistemi aracılığı ile maruziyet meydana gelir.
Pestisitler, bazı durumlarda böcek ilaçları gibi maddelerin yanlışlıkla solunmasıyla ya da temas sonucu deri yoluyla emilmesiyle kan dolaşımımıza katılır, hayati organ ve sistemlerimize ulaşırlar. Bu durum sonrası kısa dönem ya da uzun dönemde birtakım etkiler görülebilmektedir.
Pestisitlere maruz kalma sonucunda görülen kısa dönem etkileri deyince aklımıza ilk gelecek olanlar akut zehirlenmeler ve alerjik reaksiyonlardır. Özellikle tarım işleriyle uğraşanlar büyük risk altındadır. Dikkatsiz ve özensiz yapılan ilaçlamalar sonucu pek çok pestisit zehirlenmesi vakası meydana gelmektedir. Akut pestisit zehirlenmelerinin başlıca belirtileri:
- Kusma
- İshal
- Terleme
- Solunum güçlüğü
- Çarpıntı
- İstemsiz kasılmalar olarak sayılabilir.
Eğer kendinizde ya da bir yakınınızda böyle bir durumdan şüphelenirseniz vakit kaybetmeden bir sağlık kurumuna başvurmanız çok önemlidir. Zira akut pestisit zehirlenmeleri zamanında müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Akut pestisit zehirlenmelerinin teşhisinde bu belirtilerin yanı sıra laboratuvar testlerinden (kan testleri vb.) yararlanılır. Eğer maruz kalınan madde belirlenebilirse gerekli antidot (panzehir) kullanılarak tedavi gerçekleştirilir.
Aynı şekilde pestisite bağlı alerjik reaksiyonlarda da yaşamsal tehlike meydana gelebilir. Alerjik reaksiyonun belirtileri olarak ciltte ani oluşan lezyonlar ve solunum güçlükleri sayılabilir.
Uzun dönem etkilerinin başında ise özellikle kronik olarak maruz kalan kişilerde oluşan genetik hasarlar ve buna bağlı oluşan kanserler gelir. Bunun yanında karaciğer, böbrekler ve kas sistemlerinde bozulmalar meydana gelmektedir.
Bu etkilere ek olarak anne karnında bu maddelere maruz kalan fetüste anomaliler gözlenmektedir. Kimi zaman hamilelik düşükle sonlanabilmektedir.
Korunmak için neler yapmalıyız?
Pestisitlerin zararlı etkilerinden korunmak için mutlaka önlem alınmalıdır. İlaçlamaların uygun ilaçlama malzemeleriyle ve bu alanda uzman kişilerce yapılmaması ve dikkatsizlik çoğu zaman yoğun pestisit maruziyeti meydana getirmektedir. Pestisitler ambalajında verilen kullanma bilgileri doğrultusunda kullanılmadığı takdirde ve gereğinden fazla kullanıldığı durumlarda koruyucu toksik dozlara ulaşabilir, akut zehirlenmeler meydana getirebilir. Pestisitler asla direkt olarak solunmamalı ve bu maddelere direkt temas edilmemelidir. İlaçlama işlemleri esnasında ağız ve burnu kapatmaya yarayacak bir maske ve koruyucu eldiven takılması korunma açısından mutlaka gereklidir. Daha uzun süre pestisitlere maruz kalmamak için ilaçlama sonrası ortaya çıkan kalıntılar hem kendi yaşam alanımızdan hem de başka canlıların yaşam alanlarından uzaklaştırılmalıdır. Meyve ve sebzelerin bu maddelerden arındırıldığından emin olunmalıdır. Dikkat edilecek bir diğer husus ise özellikle evlerde bulunan haşere ilaçları gibi maddelerin çocukların ulaşamayacağı şekilde muhafaza edilmesidir.