Yıllardır dünyada yaşanan gelişmeler karşısındaki tarafsız tutumları ile bilinen Baltık ülkeleri Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle beraber apar topar NATO'ya girmek için çalışmalara başladı. Türkiye gerekli şartları sağlamadığı nedeniyle İsveç ve Finlandiya'ya üyelik için izin vermedi. NATO'ya ilk giren ülke Nisan Finlandiya olurken İsveç'e onay geçtiğimiz ay Vilnius zirvesinde çıktı.

TÜRKİYE NEDEN KARŞI ÇIKMIŞTI? Türkiye ve daha az ölçüde Macaristan başlangıçta her iki ülkenin başvurusuna da karşı çıktı. Ankara, İskandinav ülkelerini, PKK ile Türkiye'nin 2016'daki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu FETÖ yapılanmasını desteklemekle suçladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Sokaklarında teröristler olan bir ülke nasıl olur da NATO'ya katkıda bulunabilir' dedi. Türkiye'nin başlıca talebi, siyasi, mali ve "silah desteğinin" sona erdirilmesiydi.

ORDULARI NE KADAR BÜYÜK? Yalnızca 5,5 milyonluk bir nüfusu olan Finlandiya'nın, askere alınan kişilerden oluşan ordusu oldukça eğitimli ve büyük. Her yıl en az 21.000 kişi askere alınıyor ve 900.000 yedek kuvvete sahip, bu nedenle savaş zamanı gücünün 280.000 askerden oluşabileceği tahmin ediliyor. İsveç'in askeri kapasitesi 57.000 kişi ile çok daha küçük. Ancak 2010'da askıya aldığı zorunlu askerliği 2018'in başında geri getirdi ve 6.000 kadar olan mevcut asker sayısı 2025'te 8.000'e çıkacak. ÜYELİKLER NEYİ DEĞİŞTİRECEK? Bazı açılardan, pek bir şey değişmeyecek. İsveç ve Finlandiya 1994'te NATO'nun resmi ortakları oldular ve o zamandan beri İttifak’a çok büyük katkılarda bulundular. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana birçok NATO misyonunda yer aldılar. İki ülke, bir üye devlete yapılan saldırıyı tüm üye devletlere yapılmış sayan NATO'nun 5. Maddesi kapsamında, nükleer güçlerden ilk kez güvenlik garantileri alacak.

NATO KRİZİ Tüm bu gelişmeler yaşanırken İsveç basınından üyelik konusuyla ilgili detaylı bir analiz yayınlandı. Ülkenin en büyük medya kuruluşlarından Aftonbladet'de yayınlanan yazıda İsveç'in 'NATO Krizi' konusunun devam ettiği hatırlatıldı. KRİTİK 2 AY Lena Mellin imzalı yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üyelik konusunda Ekim ayını işaret ettiği belirtildi ancak siyaset arenasında 2 ayın çok uzun bir süre olduğuna vurgu yapıldı ve devam eden skandalların üyeliği etkileyebileceği öne sürüldü.

BİR NUMARALI SORUN Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıların İsveç hükümeti için bir numaralı sorun olduğunu belirten Mellin, bu krize yoğunlaşan hükümetin ülkedeki diğer sorunları ele almadığını söylüyor. Başbakan Ulf Kristersson'un vatandaşlara belirsiz konuştuğunu belirten Mellen, polise kontrolleri artırma talebinin etkileyici olmadığını bildirdi.