Ankara, "Anadolu'nun savunmasının Gazze'deki mücadeleden geçtiğini" vurgularken, İsrail savunma doktrinini söylemin çok ötesine taşıyarak Doğu Akdeniz'de somut adımlarla yeni bir hat kuruyor. Milyarlarca dolarlık silah sevkiyatları, askeri üsler ve stratejik ortaklıklarla Kıbrıs ve Yunanistan, Tel Aviv'in fiili ileri karakollarına dönüşüyor.
Ankara, "Anadolu'nun savunmasının Gazze'deki mücadeleden geçtiğini" vurgularken, İsrail savunma doktrinini söylemin çok ötesine taşıyarak Doğu Akdeniz'de somut adımlarla yeni bir hat kuruyor. Milyarlarca dolarlık silah sevkiyatları, askeri üsler ve stratejik ortaklıklarla Kıbrıs ve Yunanistan, Tel Aviv'in fiili ileri karakollarına dönüşüyor.
Doğu Akdeniz'de stratejik dengeler yeniden şekillenirken, "ileri hat savunması" kavramı farklı başkentlerde farklı karşılıklar buluyor. Türkiye'nin savunma hattını söylem düzeyinde Gazze'ye dayandıran açıklamalarına karşılık, İsrail'in aynı doktrini sessizce ve milyarlarca dolarlık somut yatırımlarla Akdeniz'in kalbine, Kıbrıs ve Yunanistan'a inşa ettiği görülüyor.
En Taze Sevkiyat: Kıbrıs'a Barak MX Kalkanı Gece Yarısı Ulaştı
Bu stratejinin en güncel ve çarpıcı örneği, 12 Eylül 2025 gecesi sosyal medyaya yansıyan görüntülerle bir kez daha gözler önüne serildi. Gece yarısı otoyolda ilerleyen polis eskortlu bir konvoyun, İsrail'den gelen Barak MX hava savunma sisteminin yeni partisini taşıdığı rapor edildi. Aralık 2024'teki ilk teslimatın ardından gelen bu ek sevkiyat, Kıbrıs Milli Muhafızları'nın envanterini daha da güçlendirdi.
150 kilometre menzilli Barak ER füzeleri, gelişmiş radar sistemleri ve mobil fırlatıcılardan oluşan bu sistem, sadece ada üzerinde bir savunma kalkanı oluşturmuyor; aynı zamanda menziliyle Kuzey Kıbrıs ve Türkiye'nin güney kıyılarını da kapsama alanına alıyor. Yaklaşık 500 milyon Euro değerindeki bu proje, adayı fiili bir İsrail askeri operasyon ve istihbarat merkezine dönüştürme yolunda atılmış en ciddi adımlardan biri olarak değerlendiriliyor.
Yunanistan: Silah Alımından Ortak Üretime Geçiş
İsrail'in Akdeniz'deki icraatları Kıbrıs ile sınırlı değil. Yunanistan ile kurulan stratejik ortaklık, basit bir silah ticaretinin çok ötesine geçmiş durumda. İki ülke arasındaki askeri anlaşmaların toplam değeri milyarlarca doları buluyor:
PULS Roketleri ve Spike Füzeleri: Türkiye sınırları ve Ege adalarına konuşlandırılması planlanan yüz milyonlarca dolar değerindeki hassas güdümlü roket ve anti-tank füzeleri teslimatları devam ediyor.
Hava Savunma Sistemi: Yunanistan, İsrail'in "Demir Kubbe" teknolojisini örnek alan kendi çok katmanlı hava savunma sistemini kurmak için 2 milyar Euro'luk bir bütçeyle müzakereleri sürdürüyor.
Avrupa'daki Üretim Üssü: En stratejik hamle ise, İsrailli SK Group'un Yunan askeri araç üreticisi ELBO'yu satın alması oldu. Bu satın alma, İsrail savunma sanayisine Avrupa topraklarında ilk üretim üssünü kazandırarak, iş birliğini kalıcı ve yapısal bir hale getiriyor.
Söylem ve İcraat Farkı
Ankara'da "Anadolu'nun savunması Gazze'den başlar" tezi politik bir söylem olarak öne çıkarken, Tel Aviv'in savunma doktrinini somut projelerle ve milyarlarca dolarlık yatırımlarla kendi sınırlarının yüzlerce kilometre ötesine taşıdığı görülüyor. İsrail, bu hamlelerle sadece Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarını güvence altına almakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'yi çevreleyen ve dışlayan fiili bir güvenlik kuşağı oluşturuyor. ABD'nin de desteklediği "3+1" formatındaki (Yunanistan-Kıbrıs-İsrail + ABD) tatbikatlar ve askeri iş birlikleri, bu kuşağı her geçen gün daha da sağlamlaştırıyor.
Sonuç olarak, Doğu Akdeniz'de iki farklı "ileri hat savunması" anlayışı çarpışıyor: Biri söylem ve ideolojik duruş üzerine kurulu iken, diğeri teknoloji, askeri entegrasyon ve somut yatırımlarla her gün daha da belirginleşen bir stratejik kuşatmaya işaret ediyor.
