• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Bunlarda hakikaten yüz yok! Utanmadan bir de sabah akşam “biat kültürü”nden, “tek adam rejimi”nden, “otoriterlik”ten bahsediyorlar

Yeniakit Publisher
2024-05-03 13:48:11 - 2024-05-03 13:48:10
Bunlarda hakikaten yüz yok! Utanmadan bir de sabah akşam "biat kültürü"nden, "tek adam rejimi"nden, "otoriterlik"ten bahsediyorlar

Oğuzhan Bilgin, sabah akşam 'biat kültürü"nden, "tek adam rejimi"nden, "otoriterlik"ten bahsedenlerin, söz konusu Batı veya İsrail'in baskısı, şiddeti olduğunda koşulsuz bir biat kültürüyle efendisine tek kelime edemeyen, kusuru kendisinde ve kimliğinde arayan bir köle ahlakına sahip olduklarının görüldüğüne işaret etti. “PKK'ya ses çıkarmayıp zımnen destek verenlerle ABD ve İsrail'e karşı sus pus olanların aynı kişiler olması tesadüf mü?” diye sormayı da ihmal etmeyen Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

Oğuzhan Bilgin, sabah akşam 'biat kültürü"nden, "tek adam rejimi"nden, "otoriterlik"ten bahsedenlerin, söz konusu Batı veya İsrail'in baskısı, şiddeti olduğunda koşulsuz bir biat kültürüyle efendisine tek kelime edemeyen, kusuru kendisinde ve kimliğinde arayan bir köle ahlakına sahip olduklarının görüldüğüne işaret etti. “PKK'ya ses çıkarmayıp zımnen destek verenlerle ABD ve İsrail'e karşı sus pus olanların aynı kişiler olması tesadüf mü?” diye sormayı da ihmal etmeyen Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

“Kendilerini sol, sol-liberal, sosyalist, liberal, sosyal-demokrat, Kemalist vs. nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar... En saçma sapan, en önemsiz hadiselerde bile Türk demokrasisi ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında otoriterlik retoriği oluşturan akademisyen, entelektüel, yazar sıfatlı kişilerin FETÖ'cüler 15 Temmuz'da darbe girişimi düzenlerken nasıl darbeye karşı sus-pus olduklarını ve hatta darbeye argüman üretmeye çalıştıklarını hatırlıyoruz.

Üstelik istihbarat bağlantılı bazı 2. sınıf Batılı yazarların Türkiye'yi aşağılamak ve 15 Temmuz öncesinden başlayarak yaklaşan askeri müdahale girişimine önceden zemin oluşturmak üzere uydurduğu saçma sapan kavramları bizzat Türkiye'de papağan gibi tekrarlayanlara da uzun süre denk geldik.

Peki, nasıl kavramlar mı? Biri "seçimli otoriterlik" diye saçmalarken bir diğeri 'rekabetçi otoriteryanizm" diye zırvalar... Bir diğeri ise "hibrit rejim" diye bir şey uydurur...

Düşünebiliyor musunuz bu oksimoron lafları sanki çok önemli kavramlarmış ve siyaset bilimi literatüründe çok önemli bir yeri varmış gibi üretenler bir süredir sus-pus haldeler.

ABD'nin, Fransa'nın, Almanya'nın üniversiteleri, sokakları İsrail'in yaptığı soykırıma karşı harekete geçti, üniversite kampüsleri öğrencilerin ve akademisyenlerin barışçıl eylemlerine sahne oluyor. Lakin bu barışçıl gösterilere bile tahammül göstermeyen, profesörleri ters kelepçe ile gözaltına alan, akademisyenleri, rektörleri işten atan, öğrencileri içeri atan İsrail yanlısı faşizm dalgası da her geçen gün tüm zorbalığıyla kendisini gösteriyor.

ABD'de Columbia Üniversitesi yönetimi İsrail'i protesto için çadır kuran öğrencilere çadırları terk etmezlerse dönem kayıtlarının silineceği ve sınıfta kalmış sayılacakları tehdidinde bulunuyor.

Yönetim, öğrencileri "hepinizi tek tek tespit ediyoruz" diyerek açıkça tehdit ediyor ve 80 öğrenciyi ilk anda okuldan uzaklaştırıyor. Bunu da yeterli görmeyen ABD'li senatörler rektörün istifasını istiyor.

Güney Florida Üniversitesi'nde İsrail'i destekleyen öğrencilere polis tarafından plastik mermilerle saldırılıyor.

Harvard Üniversitesi'nde hem rektör istifa ettiriliyor hem de İsrail'i protesto eden öğrencilerin ileride işe alınmaması çağrıları yapılıp fotoğrafları billboardlara koyularak hedef gösteriliyor.

Tüm bunlara sessiz kalanlar sadece Batı'nın medyası, popüler kültür figürleri, siyasetçileri değil.

Türkiye'nin yukarıda bahsedilen sıfatlarla kendilerini tanımlayan kerametleri kendilerinden menkul akademisyenleri de entelektüelleri de yazarları da ünlüleri de sessiz.

Türkiye'de yıllardır Boğaziçi Üniversitesi'nde bir rektör ataması mevzusu nedeniyle her gün ayakta bekleyen akademisyenlere kimsenin müdahale etmemesine rağmen kıyameti koparanların; Batı'nın üniversite kampüslerindeki barışçıl gösterilerde yaşanan polis şiddeti, baskı ve tahakküme dair tek kelime etmemesi çok dikkat çekiyor.

Sabah akşam 'biat kültürü"nden, "tek adam rejimi"nden, "otoriterlik"ten bahsedenlerin söz konusu Batı veya İsrail'in baskısı, şiddeti olduğunda koşulsuz bir biat kültürüyle efendisine tek kelime edemeyen, kusuru kendisinde ve kimliğinde arayan bir köle ahlakına sahip oldukları görülüyor.

İsrail'in öldürdüğü bebeklere dair tek kelime edememe hali de çok tanıdık değil mi?

Çünkü aynı kadro PKK'nın öldürdüğü bebeklere de tek kelime edememiş, edemediği gibi PKK'nın partisine, içinde bulunduğu ittifaklara açıkça destek vermişti.

İşte PKK'ya ses çıkarmayıp zımnen destek verenlerle ABD ve İsrail'e karşı sus pus olanların aynı kişiler olması tesadüf mü?

Tabii ki değil çünkü İsrail de PKK da bir Batı projesi ve tüm zeminlerini Batı'nın siyasal, ekonomik ve kültürel iktidar ilişkileri üzerine inşa ediyor; Batı'nın kolonyal söylemi ile argümanlarını oluşturuyor.

Batı'nın tüm iddiaları, kavramları, entelektüel ve kültürel zemini bizzat İsrail yanlısı hegemonya ile iyice çökerken içimizdeki Batıcıların da söylemlerinin, iddialarının ve Türkiye'ye karşı sopa olarak kullandıkları kavramların da çöktüğünü görüyoruz.”

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23