Ayvazoğlu: İstanbul'u yeniden yaşamak için hissedebilmeliyiz
İl Kültür Müdürlüğü, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği ‘İstanbul Kültürü Söyleşileri’nin ilkinde Gazeteci Yazar Beşir Ayvazoğlu konuştu.
YENİAKİT.COM.TR - Orhan Kemal Kütüphanesi’nde gerçekleşen etkinlik öncesinde programa katkı sunan kurumlar arasında bir protokol de imzalandı.
İl Kültür Müdürü Nedret Apaydın açılış konuşmasında, Kültür Müdürlüğü olarak ildeki kütüphane salonlarını kültüre, özellikle İstanbul Kültürü’ne açmış olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirtti.
YILDIZ: İSTANBUL DERSİ MÜFREDATTA
İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız da açılışta yaptığı konuşmada, 5 yıldır İl Milli Eğitim Müdürlüğü himayesinde sürdürdükleri ‘yazarlar okullarda’ projesinden sonra en çok ilgi duydukları etkinliğin okullarda ‘İstanbul’ dersini müfredata koymaları olduğunu söyledi. Bu çalışmaları anlatırken İstanbul kitabının olmadığını hatırlatan bir medya mensubuna; İstanbul’u yaşayarak, gezerek, hissederek öğrenebileceklerini söylediğini nakleden Yıldız, başlatılan ‘İstanbul Kültürü Söyleşileri’nin bu çabaları destekleyen yeni bir etkinlik olarak kendilerini mutlu ettiğini ifade etti.

İstanbul Kültürü Söyleşileri’ni İstanbul’u yaşamak, İstanbul’u öğrenmek noktasında çok önemli bulduklarını kaydeden İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, İl Kültür Müdürlüğüne ve özellikle TYB İstanbul Şubesi’ne bu projeye katkılarından dolayı teşekkür etti.
Programda hazır bulunan İl Milli Eğitim Müdürülüğü Strateji Geliştirme Şube Müdürü Murat Adalı ise, "15 günde bir, farklı isimlerle İstanbul konuşulacak. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı.
BIYIKLI: MİRASIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ
İstanbul Kültür Söyleşileri’nin ilk programında Beşir Ayvazoğlu’nu konuk eden TYB İstanbul Şubesi'nin Başkanı Mahmut Bıyıklı ise, kültürel etkinliklerin kütüphane salonlarına taşınmasının önemli olduğunu kaydederek, kültürün eğitim üzerindeki etkilerine değinerek şunları söyledi:
"İçinde yaşadığımız şehri tam olarak tanıma imkanımız yok. Şehrin her geçen gün yapılaşmaya kurban giden tarihi dokusuna sahip çıkmak, eski medeniyeti, yaşanmış tarihi bilmekle,okumakla olur. Bu mirasa sahip çıkmalıyız. İstanbul Kültürü Söyleşiler, bu manada bize çok şey katacak,kazandıracaktır."
İstanbul deyince akla; İstanbul’u caddelerine, sokaklarına kadar bilen birisi olan Beşir Ayvazoğlu’nun geldiğini ifade eden Bıyıklı, İstanbul’u anlatan ,konferanslar veren yazarımızın bu çabaları ile kültürümüze önemli katkılar sunduğunu belirterek, TYB İstanbul Şubesi olarak her zaman bu tür etkinliklere destek vermeye devam edeceklerini söyledi. 
AYVAZOĞLU: MAHALLE İSİMLERİ BÖLGEYİ YANSITIR
İstanbul Kültürü Söyleşileri’nin ilk konuğu Beşir Ayvazoğlu da yaptığı konuşmada, İstanbul’un tabiatı ,kültürü, estetiği ile varlığını koruduğunu ifade ederek, "Bizim bu zenginliği yakından takip etmemiz, öğrenmemiz ve tanımamız gerekir" dedi.
Ayvazoğlu, "Ayasofya'dan Beyazıt'a kadar yürüdüğünüzde dahi pek çok tarihi eser görebilirsiniz. Şehri kavramaya çalışmadan, şehir kendini ele vermez. Yahya Kemal, tarihi içinde yaşamış gibi anlatan bir şairdir. Adeta tayyi mekan (fizikötesi yolculuk) yapar, oradan anlatır. İstanbul'u yeniden yaşamak nasıl olur? Öğrenmekle hissetmekle olur... İlim, bilim, felsefe, her şey merakla olur. Merak etmeyen öğrenemez" diye konuştu.
Mahalle ve sokak isimlerinin, o bölgenin özelliğini ve yapısını ele verdiğini aktaran Ayvazoğlu, "Tarihle, kültürle bağımızın ne kadar zayıfladığını görmek için, mahalle ve sokak isimlerindeki bir takım değişikliklere bakabiliriz" dedi.
"MEZAR TAŞLARINI GÖZMÜMÜ GİBİ KORUMALIYIZ"
Ayvazoğlu, şehrin kültürünü muhafaza eden insanların koruması ve hayatlarının gelecek nesillere aktarılması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"En ufak bir mezar taşına bile bu topraklardaki damgamız olarak bakmak lazım. Yani mezar taşları dahi gözümüz gibi korumamız gereken kültürel varlıklardır. Kültür, kendini mimari olarak dışa vurur. İstanbul'un hem talihi hem talihsizliği, ağırlıklı olarak ahşap dokuya sahip olmasıdır. Osmanlı, sonraki nesillerin kendi mimarisini ortaya koymaları için ahşap mimari yapılar inşa etmişler ama sonra gelenler üzerine beton döktüler. Ataların dinamik bir şehir anlayışı vardı. Yeniden inşa etmeye açık ama muhafaza edilmiyor, yok ediliyor. Tarihi yarımadayı yeniden planlamak ve inşa etmek gerekiyor. İstanbul hala var, o varlıktan hareket ederek, kültürünü yeniden inşa etmek mümkün. Bazı şehirler dişidir. İstanbul da dişi, doğurgan bir şehirdir. Kendi kendini üretebilir."
www.yeniakit.com.tr