Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5. Din Şûrası’nda yaptığı konuşmada, “Din ve dindarlar, yaklaşık 200 yıl boyunca her türlü eleştiriye, tahkire, horlamaya sistematik şekilde maruz kalmıştır” dedi.
MUHAMMET KUTLU / ANKARA - Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen “5. Din Şûrası”, Ankara Bilkent Otel’de başladı. Şûra’nın açılış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bu dinin bir sahibi var. Sahibi bu dini dünya var oldukça muhafaza edecektir. Bize düşen emanetin hakkını vermektir” dedi.
Erdoğan, “Tanzimat’tan bugüne, yani yaklaşık son 200 yıldır bu ülkede bazı meseleler özgürce, özgüvenle ve cesaretle ele alınamamıştır. Türkiye’nin hemen her meselesinde bir şekilde özne olan, bir şekilde odak noktasında bulunan din konusu, objektif, tarafsız, korkulardan ve mahalle baskısından uzak şekilde gündeme taşınamamıştır. Bırakınız dine ait meseleleri özgürce tartışabilmeyi din ve dindarlar, yaklaşık 200 yıl boyunca her türlü eleştiriye, tahkire, horlamaya sistematik şekilde maruz kalmıştır. Biz öyle bir dinin mensubuyuz ki, ilk emir ilim. Oku diye emreden bir dinin mensubuyken, adeta sanki ilmi reddeden bir din varmış gibi sunulmaya çalışılmıştır. Öbür tarafta sanki aklı inkar eden bir din varmış gibi sunulmaya gayret edilmiştir. Halbuki bizim mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde sürekli olarak akletmek emredilmiştir. Böyle bir dinin mensubuyken aklın ve bilimin tek çıkış yolu gibi gösterilmesi manidardır” diye konuştu.
“CAMİLER AHIR OLARAK KULLANILDI”
Erdoğan, “Bu ülkede kimi zaman Kur’an’ın okunması, öğretilmesi, ezanın aslıyla okunması dahi yasaklanmıştır. Başörtüsü yasaklanmış, kimi camiler ahır olarak kullanılmış. Namaz kılanlar horlanmış ve bazı imkanlardan da mahrum bırakılmıştır. Din ve dindarlar söz konusu olduğunda her türlü tasarruf yapılmıştır. Dinin yaşanmasını bırakın, dinin konuşulmasına, dine ve dindarlara yönelik saldırılara karşı cevap verilmesine dahi imkan verilmemiştir. Sahte hocaların toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadele desteklenmiştir, hatta teşvik edilmiştir. Sözüm ona alimlerin sırtları sıvazlanmıştır” dedi.
“DİN ADAMI MASKESİ TAKAN ŞARLATANLAR VAR”
“Vatanına ihanet şebekesi kuran, din adamı maskesi altındaki şarlatanlar ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmiştir. Dini sinsice çarpıtmaya çalışanlar ekran yoluyla imkânına imkân katmıştır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı, “Eğer hedef yapılıyorsak boşuna yapılmıyoruz. 200 yıldır sorulamayan soruları sorduğumuz için hedef oluyoruz.Yakın bir geçmişte dindar bir nesil dediğim için, zorunlu din dersi değil, eğitimde 4+4+4 modelini getirdiğimiz için çok ağır eleştirilere, hakaretlere hatta saldırılara maruz kaldık. ‘Amerika kıtasına Müslümanlar daha önce oraya ulaşmıştı’ dediğimiz için saldırıya maruz kaldık. Şimdi ardı ardına buna yönelik kitaplar ortaya çıkmaya başladı” şeklinde konuştu.
“İLİM SİYASETİN EMRİNDE OLMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Kadın için asıl kavramın eşdeğer olması gerektiğini söylediğim için saldırıya maruz kaldık. Darbe ile işbaşına gelmiş bir zat, bir şahıs çıkıyor Interpol’e talimat veriyor. Talimatla Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi kırmızı bültenle aranmak üzere adım atılıyor. Bu nasıl bir iştir. İlim siyasetin emrinde olmaz. Siyaset ilmin hizmetkarı olur. İşler tersine dönmüş vaziyette. Bu gelişmeler dünyanın kötüye gittiğinin alametidir. İslam dünyasında bir söylem birliği yok, beklenen, aranan o dayanışma yok. Türkiye burada öncü bir rol oynayabilir.
“ÜZERİMİZE GELMEYE DEVAM EDECEKLER”
“İslam ülkelerine hitaben dünyada şu anda sondan 50 ülke içinde 27’sinin İSEDAK toplantısında İslam ülkesi olduğunu söylediğimiz için rahatsız olanlar oldu. İçerideki taşeronlar bu saldırılara neden oluyorlar. Uluslararası medyadan bizim bu sözlerimizi eleştiri konusu yapanlar neyi sorguladığımızı biliyorlar. 200 yıldır sorulmayanları artık soruyoruz. Bize dayatılan ezberleri bozuyoruz. Onlar susmamızı istiyor biz ısrarla Filistin diyoruz, Suriye’den adalet istiyoruz. Dünya 5’ten büyüktür diyoruz. Bu işlerine gelir mi? Gelmez. Kaptıkları bu saltanatı asla bırakmazlar. Ellerindeki her türlü araçla üzerimize gelmeye devam edecekler. 1.5 milyarlık İslam coğrafyasını orada temsil eden bir tane ülke yok. Nerede adalet? Bunu kendileriyle konuştuğumuzda da inanın cevap veremiyorlar. Şu anda İslam dünyasının içerisinde, petrol ülkeleri sadece zekâtını verse, yokluk çeken ülkeler zengin ülkeler arasında yer bulur...
“SİYASETİN FİRAVUNLARI...”
“Yazarlarla, sanatçılarla ellerindeki tüm araçlarla üzerimize gelecekler. Besleyip büyüttükleri sahte din adamlarıyla ihanet şebekeleriyle üzerimize gelecekler Siyasette firavunlarla oyunlar kuracaklar. Yaptığımız bir yanlışın yerine başka bir yanlışı ikamet etmek değildir. Biz normalleşme istiyoruz.
“HELVADAN PUT YAPMA ZİHNİYETİ”
“İslam dinine ve onun kamusal alandaki görünümüne karşı husumet besleyenler yarın yazacaklar biliyorum ama söylemek durumundayız; aslında kendi elleriyle kendi dinlerini icat ettiklerinin farkında değiller. Yurttaşlık benzeri din icat ederek, İslam karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde olduklarını bilmiyorlar ya da bilmek istiyorlar. Bu ülkede ‘sipariş şairleri’ çıktı bunların. ‘Kâbe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter’ dediler. Bu zihniyet helvadan put yapma zihniyeti değil de nedir? Kendileri yaptılar, kendileri taptılar. Bunu hâlâ ikamet etmek isteyenler var. İşte bunun için normalleşme, özgüven, cesaret diyoruz. 100 bini aşkın din adamımız var bunun için ülkemizde. Demokrasi, özgürlük diyoruz.
“OSMANLICA’DAN RAHATSIZ OLANLAR VAR”
“200 yıldır yaşanan baskılara rağmen köklerimizle kesilmeye çalışılan irtibata rağmen Türkiye’nin alimleri ayaktadır. Osmanlıca’yı bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden rahatsız olanlar var. Bu eskimez Türkçedir. Yabancı değil bu. Bununla gerçekleri öğreneceğiz. ‘Mezar taşlarının okunmasını mı öğreneceğiz’ diyor. O mezar taşlarında bir tarih yatıyor. Bunu bilmemekten büyük acz olabilir mi? Bu bizim şah damarlarımızın koparılmasıydı.
“İSTESELER DE İSTEMESELER DE OSMANLICA ÖĞRENİLECEK”
“İlimde çok büyük güçlere sahip olan bir milletin bu ilmi kaybetmesi felakettir. Bunun öğrenilmesini istemeyenler var. İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca da öğrenilecek ve öğretilecek. Bu dinin bir sahibi var. Sahibi bu dini dünya var oldukça muhafaza edecektir. Bize düşen emanetin hakkını vermektir. Emanetin hakkını verebilirsek, mezhepler arası çatışma sona erecektir. Bize biçilen rolleri atıp kendimiz olabilirsek, adaletin yeryüzüne egemen olması mümkün hale gelecektir. Hiç tereddüt etmeden, korkmadan gerekli soruları sorun. Defanstan çıkın, ileriye koşun. Her zaman arkanızda olacağız. Bu millet her zaman sizin yanınızdadır.”
5. DİN ŞÛRASI YARIN SONA ERECEK
‘İslam Dünyasında Değişimin Dinamikleri’, ‘Hayata Uyumun Aracı ya da Çatışmanın Kaynağı Olarak Mezhep’, ‘Günümüzde Dini Anlayışlar: Kaynakları, Ayrışma Noktaları/Nedenleri ve Yeni Kimlikler’, ‘Dini Anlayışların ve Yaşam Biçiminin Oluşumunda Etken Olan Metodolojik Unsurlar’, Dini Hayatta Evrilme, İnanç ve Amelde Eksen Kayması’, Modern Toplumda Dinin Bireysel ve Toplumsal Temsili’ gibi konuların masaya yatırılacağı şûra, 10 Aralık’ta sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erecek.
SURİYE'DE KARA HAREKATI ŞART
HABER MERKEZİ - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya geldi. İki cumhurbaşkanı, yapılan görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin Suriye ile ilgili sorusuna Erdoğan, “Suriye’de henüz uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge konusunda koalisyon güçleri tarafından taahhüt edilen bir durum yok. Eğit donatta bir mutabakat görülüyor ama diğer iki konuda mutabakat görünmüyor” cevabını verdi.
“ÖSO, EĞİT DONAT’A HAZIR”
“Az önce bunu da görüştük. Sadece hava harekatıyla bunu engellemek mümkün değil” diyen Erdoğan, “Kara harekâtının hava harekâtıyla desteklenmesi lazım. Sırf hava harekatı ile sonuca ulaşılamaz. Özgür Suriye Ordusu eğit donat konusunda hazır. Peşmergeyi biz sınırımızdan geçirdik ve Kobani’de olumlu durum oluştu. Onlara da bu destek verilip güvenli bölge oluşturulursa bu göçü de engellemektedir. 1.6 milyon göç var sınırımız içine. Bütün destekleri Türkiye karşılıyor. Mültecilere ayırdığımız kaynak 5 milyar doları buldu.” şeklinde konuştu.
“NABUCCO, ANKARA’DA ATTIĞIMIZ İMZALARLA KALDI”
Güney Akım yerine enerji alanında neler yapılacağına yönelik de bir konuşmanın olduğunun altını çizen Erdoğan, “Enerjiyle ilgili Güney Akım yerine ikame edilecek şeylerle ilgili durumlar görüşüldü. Ön mutabakat yapıldı. Bu çalışmayı Enerji Bakanlığımız devam ettirilecek. TANAP’la ilgili attığımız adımları anlattık. Nabucco’yu sordum. Yıllar geçti anlaşma üzerinden. Ortada bir fon da yoktu. Nabucco, Ankara’da attığımız imzalarla kaldı. Güney Akım’ın yerine ikame edilecek projeyle ilgili hukuki bir bağlayıcılık olmadan bir mutabakat imzalandı” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Litvanya ile 1 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşmayı hedeflediklerini de söyledi.