Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kayseri kaynaklara göre, Kalkolotik (Bakırtaş) çağlardan başlayarak Asur, Hitit, Frig dönemlerinde ve Roma devri sonuna kadar uygarlıkların hepsinden derin izler taşıyor.

1067'de Selçuklu komutanı Afşin ile Türk hakimiyetine giren Kayseri; Selçuklu Devleti, Eratna Beyliği, Dulkadiroğulları, Kadı Burhanettin, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti dönemlerini yaşamış, başta Selçuklular olmak üzere her dönemde önemli bir Türk kültür merkezi konumunda. Günümüzde ise Kayseri ekonomik, kültürel, sağlık, eğitim, spor ve şehircilik alanında yakaladığı ivme ile de Türkiye'nin en hızlı gelişen ve dikkat çeken şehirlerinin başında geliyor.

Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun Taşhan bölgesindeki fosil çalışmalarının şehrin geçmişi hakkında önemli veriler sunduğunu söyleyerek, “Biliyorsunuz ki şehrimizde çeşitli alanlarda çalışmalar yapılıyor. Burada özellikle Taşhan’daki fosillerden bahsetmek gerekiyor.

Kızılırmak havzasında gerçekten 7,5 milyon yıl öncesine ait çeşitli canlı türlerine ait ve günümüzde birçoğu bu bölgede yaşamayan nesli tükenmiş canlılara ait kazı çalışmalarında fosiller çıkarılıyor. Bu çalışma gerçekten hem şehrimizin hem ülkemizin geçmişine, canlı türüne bakıldığı zaman önemli veriler sunuyor. Bu anlamda çok önemli. Prof. Dr. Okşan Başoğlu hocamız ve ekibi ile beraber orada çalışmalar müze müdürlüğümüz başkanlığında devam ediyor. Her yıl açığa çıkan yeni fosillerle de biz farklı canlı türlerinin bu bölgede yaşamış olduğuna şahitlik etmiş oluyoruz” dedi.

Kültepe’de çıkan tabletlerdeki yazılar sayesinde farklı dönemlere ait bilgilere erişilebildiğini söyleyen Dursun, “Bunun yanı sıra baktığımız zaman malum Kültepe’den bahsetmek gerekecek. Şehrimizin 6 bin yıllık tarihinde Kültepe burada çok ön plana çıkıyor.

Çünkü orada yapılan kazılarda bizim gördüğümüz çok önemli veriler var. Özellikle günümüzden 4 bin yıl öncesindeki yazının Anadolu’da kullanılmış olması, Kültepe’de ticaretle ilgili verilerin açığa çıkarılmış olması ve bunun dışında birçok veri, bize o dönemin şehrimiz tarihini sunması anlamında çok kıymetli.

Kültepe’de tabletlerde çıkan yazılarda biz çok farklı döneme ait bilgilere erişebiliyoruz. Bunların çoğu tabi ticaretle ilgili veriler. Kazı başkanımız Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu hocamız da ara ara oradaki tabletlerde çıkan bilgileri aktarıyorlar. Gerçekten çok farklı ve ilginç verilerle de karşılaşıyoruz. Bu anlamda çok değerli” ifadelerini kullandı.

Şükrü Dursun, Kayseri’nin her tarafında farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan kültür varlıkları olduğunu söyleyerek, “Şehrimizin her bir yeri farklı doğal güzellikler ve farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan kültür varlıklarıyla dolu. Doğusu ayrı, batısı ayrı, kuzeyi güneyi derken, ilçelerimizde merkezimizde olmak üzere çok farklı kültür varlıklarımız var. Özellikle son dönemde yaptığımız çalışmalardan da bahsetmek istiyorum.

Soğanlı malum biliyorsunuz vadi içerisinde yer alan hem doğal oluşumlar hem bu doğal oluşumların oyulmasıyla elde edilen kaya oyma yapılar, kiliseler ve bunun dışında çeşitli yapı türleri ile ön plana çıkıyor. Dıştan baktığınız zaman da o doğal oluşumla ayrı bir güzellik sunuyor. Valimiz Gökmen Çiçek’in ilimizde göreve başlamasıyla birlikte Soğanlı’da çok çeşitli çalışmalar başlatıldı. Burada Büyükşehir Belediye Başkanımız Memduh Büyükkılıç’ı da destekleri için anmak gerekiyor. Burada güzel bir iş birliği içerisinde çok çeşitli çalışmalar gerçekleştirildi. Orada meydan düzenlemesi, yürüyüş yolları ve diğer taraftan tahtalı kilisedeki restorasyon çalışmaları gibi farklı çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalarda da sona gelindi. Sıcak hava balonlarının uçmasıyla da birlikte yine orada bir turizm değerimiz ön plana çıktı ve çok sayıda ziyaretçimiz de Soğanlı’yı ziyaret ediyor” dedi.

Erdemli Vadisi ve İncesu içerisinde de birçok düzenleme çalışmasının devam ettiğini söyleyen Şükrü Dursun, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Burada Erdemli Vadisi’nden de bahsetmek gerekiyor. Erdemli’de de benzer çalışmalar gerçekleştirildi. Orada da aynı şekilde yürüyüş yolları, temizlik, çevre düzenlemesi gibi çalışmalar yapıldı. O anlamda birçok noktada çalışmalar devam ediyor. İncesu’daki çalışmalarımız devam ediyor. İncesu’da biliyorsunuz mozaikli yapı kalıntısının olduğu bir yer var. Orada çalışmalar devam ediyor. Bunun yanı sıra İncesu içerisinde çok çeşitli kültür varlıkları mevcut. Bunların içerisine baktığımızda ön plana çıkan Merzifonlu Karamustafa Paşa’nın yaptırmış olduğu çok büyük bir külliye var. Külliyenin her bir birimi ayrı değerde ve güzellikte. Orada Arasta’da yapılan düzenleme ile çarşı tekrar hizmet vermeye başladı ve bu anlamda da oraya gelen ziyaretçilerimiz, bölgede yaşayan vatandaşlarımızla beraber gezip gördüğü noktalardan biri haline de geldi.”

Dursun, Yahyalı’da bulunan şelaleler ve Sultan Sazlığı’nın da çok sayıda turist tarafından ziyaret edildiğini söyleyerek, “Yahyalı’ya da özellikle temas etmek gerekiyor. Şelaleler Diyarı Yahyalı’da da özellikle yollarda ulaşım için yapılan düzenlemeler orada bazı noktalarda otopark düzenlemesi, Yeşilköy Şelalesi’ndeki çevre düzenlemesiyle muhteşem bir değerdi ama ulaşmak biraz zordu.

Oraya yürüyüş yolu yapıldı, oraya ulaşım için de araç yolu yapıldı. O doğal doku ve güzellik birçok ziyaretçinin gidip görebileceği bir nokta halinde. Sadece orası değil, Kapuzbaşı Şelalesi, Derebağ Şelalesi her yıl çok sayıda ziyaretçinin gidip gördüğü önemli noktalardan birisi. Sultan Sazlığı aynı şekilde kuş cennetine baktığınız zaman. 301 farklı kuş türüyle her yıl ziyaretçilerimizin gelip gördüğü hatta özellikle fotoğrafçıların daha çok kuş türlerini fotoğraflamaya geldiği önemli noktalardan bir tanesi” dedi.

Selçuklular döneminde yaptırılan Keykubadiye Sarayı’nın da önemli yönetim noktalarından biri olduğunu söyleyen Dursun, “Bünyan’da valiliğimiz ve Bünyan Belediyesi tarafından güzel bir cam teras uygulaması yapıldı. Çevre düzenlemesi yapıldı ve gerçekten çok sayıda ziyaretçinin gelip gördüğü noktalardan biri haline geldi. Burada Keykubadiye Sarayı’ndan da bahsedece olursak burası Selçukluların şehrimizdeki önemli yönetim noktalarından bir tanesi. Burada çalışmalar Prof. Dr. Ali Baş hocamız başkanlığında sürdürülüyor. Sultan Alaaddin Keykubat’ın 1220’li yıllarda inşa ettirdiği önemli bir saray burası. Dönemin kaynaklarına baktığımız zaman sarayla ilgili gerçekten çok övgü dolu sözlerle bahsedildiğini görüyoruz. Ancak maalesef döneminde Kösedağ Savaşı sonrasında saray o dönemde Moğollar tarafından yakılıp yıkılmış. Sonrasında da kullanılamaz hale gelmiş. Ali Baş hocamla beraber çalışmalar 2014 yılında sondaj çalışması sonrasında da 2015 yılında da daimi kazı şeklinde bakanlığımız izinleriyle sürdürülüyor. Orada da her yıl yapılan çalışmalarda farklı veriler görüyoruz. Çünkü biz daha önce kazı öncesinde 2 tane yapının kalıntılarını biliyorduk ama kazı çalışmaları devam ettikçe farklı yapılara ait temel izleri ve bunun dışında da yine özellikle Selçuklu dönemi saray çinilerine ait güzel veriler açığa çıkarılıyor” ifadelerini kullandı.