Hidrojen beslemeli lançerin örneği yok Acar, tespit edilen hedefe lançer üzerinden ateşlenen drone’larla karşı koyduklarını anlatıyor ve sistemi rakiplerinden ayıran ve dünyada tek olmasını sağlayan asıl kabiliyetini şu sözlerle özetliyor: “Radar ve elektro-optik faydalı yükleri aracılığıyla elde ettiği hedef verilerini komuta-kontrol merkezine aktarabilen GIDS’in en kritik özelliği ise bünyesinde bulundurduğu lançer sisteminde saklı. Genellikle patlatmalı şekilde kullanılan klasik lançer sistemleri, ya tek atım ömrüne sahip oluyorlar ya da her atım sonrasında bakım ihtiyacı doğuruyor. GIDS Sistemi’nin lançerinde ise hidrojen beslemeli itki sistemi kullanılıyor. Bu itki sistemi sayesinde hem mühimmat atımı sonrasında lançerler birden fazla kez kullanılabiliyor hem de atılan mühimmat, çok daha az şoka maruz kalıyor ve böylelikle olası arıza riskleri ortadan kaldırılıyor. Lançerimizde 16 yuva var. Kabin içinde hidrojen üretebiliyoruz. Böylece her 5 saniyede bir atım yapabilecek kabiliyete erişiyoruz. Bu da hem devamlılık sağladığı için güvenlik güçlerimize çok önemli katkılar sağlıyor hem de yapısı gereği diğer yöntemlerden çok daha ucuza mal oluyor.” Farklı tipte atımlar için çalışmalar sürüyor Bu yıl sahada görülmesi beklenen GIDS’in hava savunma sistemlerimizi korumak adına onların yanına yerleştirilebileceği ya da başta güvenlik noktaları olmak üzere tehdit altındaki alanlara koruma sağlanabileceği üzerinde duruluyor. Sistemin, son derece yüksek bir iharacat potansiyeli olduğuna işaret eden Mertkan Acar, “Halihazırda sabit kanatlı dolanan mühimmat atımı yapabilen GIDS Sistemi’nin prototipinin üretimini tamamladık. Farklı mühimmatların atımını yapabilecek GIDS konfigürasyonları için de çalışmalarını sürdürüyoruz” diyerek sözlerini tamamlıyor.