Ukrayna basınında yer alan ve uluslararası savunma çevrelerinde yankı bulan Novorossiysk iddiası, doğrulanması halinde önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor. Denizaltılar, özellikle Rusya gibi büyük askeri güçler için stratejik caydırıcılığın temel bileşenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu platformların insansız deniz araçları tarafından tehdit edilebilir hale gelmesi, deniz güvenliği anlayışında ciddi bir kırılmaya yol açabilir. Bu tür bir saldırı, taktik düzeyde bir başarıdan öte, psikolojik ve doktrinel sonuçlar da doğurur. Denizaltı üslerinin güvenliği, liman savunmaları ve sualtı tehdit algısı yeniden tanımlanmak zorunda kalır. Rusya açısından bakıldığında, Karadeniz’deki operasyonel serbestinin daha da daralması anlamına gelir. Rus donanması üzerindeki baskı Karadeniz, Rusya için askeri bir alanın ötesinde stratejik ve ekonomik bir havza niteliği taşıyor. Enerji taşımacılığı, ticaret yolları ve bölgesel nüfuz bu deniz üzerinden şekilleniyor. Ukrayna’nın deniz dronlarıyla yarattığı baskı, bu denklemi zorlayan bir unsur haline geldi. Limanların korunması, sualtı gözetleme sistemlerinin güçlendirilmesi ve insansız tehditlere karşı erken uyarı mekanizmalarının kurulması, Moskova’nın öncelikleri arasına girdi. Bu önlemler hem maliyetleri artırıyor hem de Rus donanmasının esnekliğini sınırlıyor. Büyük platformların, küçük ve hızlı araçlar karşısında savunmasız kalabildiği gerçeği, Karadeniz’de pratik bir deneyim alanı bulmuş durumda. Küresel deniz güvenliği açısından yansımalar Sea Baby ve benzeri sistemler, Ukrayna-Rusya çatışmasının ötesinde daha geniş bir jeopolitik çerçeveye işaret ediyor. ABD, Çin ve İran gibi aktörlerin uzun süredir üzerinde çalıştığı insansız deniz sistemleri, Ukrayna örneği sayesinde gerçek bir savaş ortamında test edilmiş oluyor. Bu durum, deniz savunma doktrinlerinin yeniden gözden geçirilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Liman güvenliği, insansız tehditlere karşı elektronik harp kapasitesi ve denizaltı savunması, önümüzdeki dönemde daha fazla yatırım çeken alanlar arasında yer alabilir. Orta ölçekli ve sınırlı kaynaklara sahip ülkeler için Ukrayna deneyimi, denizde caydırıcılık üretmenin alternatif yollarının mümkün olduğunu gösteriyor. Karadeniz’de değişen denge Sea Baby etrafında şekillenen tartışma, modern deniz savaşının geçirdiği dönüşümü açık biçimde ortaya koyuyor. Büyük gemiler ve klasik donanma unsurları hâlâ önemini koruyor; ancak denizdeki güç dengesi artık farklı araçlar ve yöntemlerle de şekilleniyor. Küçük, hızlı ve insansız platformlar, yüksek maliyetli sistemler karşısında ciddi bir baskı unsuru haline gelmiş durumda. Novorossiysk iddiası doğrulansa da doğrulanmasa da Ukrayna’nın deniz dronlarıyla yarattığı etki, Karadeniz’deki askeri hesapların yeniden yapılmasına yol açtı. Bu tablo, deniz savaşının geleceğinde teknolojik uyum ve operasyonel yaratıcılığın belirleyici olacağı bir döneme girildiğini gösteriyor. Sea Baby, bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri olarak şimdiden askeri ve stratejik analizlerde kendine yer bulmuş durumda.