• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagülle
TÜM YAZILARI

Altın piyasası ve Türkiye ile Rusya’nın Anlaşması

31 Ekim 2016
A


Süleyman Karagülle İletişim: [email protected]

Türkiye ve Rusya anlaştı, Ruble ve TL ile alışverişe başladılar. Rusya ayrı kur, Türkiye ayrı kur uyguluyor. Farklı kur olunca halk ticaret yapmasa da halkın elindeki altın duruma göre Rusya’dan Türkiye’ye veya Türkiye’den Rusya’ya akar. Halk altın yerine Ruble veya Türk Lirası’nı bulundurur. Dolayısıyla Rusya ve Türkiye Merkez Bankaları zamanla kurlarını eşitleme durumunda kalırlar. Bunun anlamı şudur, Türkiye ve Rusya altın bakımından önemli birer ülke haline gelmişlerdir. 

Merkez Bankaları Rubleyi ve TL’yi serbestçe çıkaracak ve gerekli politikayı aynen uygulayacaklardır. Ancak altın fiyatları üzerinde oynayamayacaklardır. Altının değeri paranın günlük enflasyonunu bildirecektir. Halk ödemeleri ulusal para ile yapacak ama borçlanmaları altın değeri üzerinden yaparak kendisini güven altına alacaktır.

Rusya ve Türkiye ekonomilerinin sağlığa kavuştuğunu gören İran da bu sisteme katılacaktır. Çin’in katılması da büyük ihtimal dâhilindedir. 

Dünya devletleri ikiye ayrılacak; Merkez Bankaları Türkiye ve Rusya Merkez Bankaları gibi çalışan altın grubu devletler, Merkez Bankaları Batı düzeni ile çalışan dolar devletleri. Böylece ekonomi ikiye ayrılacak; altın ekonomisi ve dolar ekonomisi. Sermaye’nin elinde bol altın rezervi vardır, Dünyaya kabul ettirdiği dolar gücü vardır. Dolayısıyla altın ile dolar arasında çatışma başlayacak. ABD Merkez Bankası’nın bolca dolar rezervi olduğu için istediği zaman doları piyasaya sürüp altını çekecek, istediği zaman da aksini yapacak. Dolayısıyla altın ile oynayarak Türk ve Rus para ve ekonomisini bozmak isteyecek.

Türkiye ve Rusya Merkez Bankaları paralarını dolardan ayırmışlardır. Kredileşme çekleri ile de Ruble ve TL’nin değerini gerçek ekonomiye göre ayarlamışlardır. Sermaye doları altına göre pahalandırırsa dolar ülkelerinin ihracatı azalır, ithalatı çoğalır. Altın ülkeye girer, dolar ülkeden çıkar. Aksini yaparsa aksi olur. O halde dolar ülkeleri altın üzerinde oynadıkları zaman altın ülkelerinin ekonomilerine bir zarar veremezler. Sadece altının dolar ülkelerinden altın ülkelerine, altın ülkelerinden dolar ülkelerine geçmesini sağlayabilirler.

Başka bir ifade ile altın ülkeleri alışverişlerini ya daha çok kendi aralarında yaparlar veya dolar ülkeleri ile yaparlar. Kendi ülkeleri arasında yaptıkları zaman birbirlerini zengin ederler, dolar ülkeleri ile yaptıkları zaman tüm insanlığı zengin ederler.

Dünya ikiye bölünmüş olacağı için çıkar paralelliği söz konusudur. Yani Sermaye iki blok arasında ticaret hacmini azaltıp çoğaltır. Buna biz değil o hâkimdir. Ne var ki bunlardan birini uyguladığınız zaman ya iki taraf da zarar eder ya da kâr eder. Dolayısıyla Sermaye kendi kârına uyguladığı siyaseti bizim de kârımıza uygulamış olur. Sermaye altın karşılığı değil de karşılıksız dolar çıkarabilir ve enflasyon siyasetini benimseyebilir. O zaman durum ne olur? Dolar ülkeleri pahalı elde ettikleri malları ucuz olarak bize satarlar. Bizden daha fazla ücret vererek mal alırlar. Bizim lehimize olur. Enflasyon yerine deflasyon politikasını izleyemezler. Çünkü ekonomi kanunları buna manidir. Kimse pahalıya ürettiği malı daha ucuz satmaya devam etmez. Kimse ücretini düşürmez. Dolayısıyla deflasyonist ekonomi çalışmaz. Başka bir ifade ile dünyada 100 bin ton altın varken eğer birden 200 bin tona çıkarsa, altına göre de tüm fiyatlar ve ücretler birden değişirse, hiçbir zararı olmaz, kârı da olmaz. Sadece tüm fiyatlar, ücretler, kiralar ve vergiler aynı oranda değişmiş olur. O halde öyle ekonomi sistemi uygulamalıyız ki birileri altını speküle ederse bize zarar vermesin. Altın ülkeleri fiyat ve ücretleri ulusal paraları ile belirledikleri için iç piyasaya etki etmezler. 

Dış piyasaya da etkili olmak istiyorsak “Altın Bonosunu” çıkarmamız gerekir. Devletlerin garantisi ile kuyumcular “Altın Bonosunu” çıkarırlar. Her zaman altınla değiştirilebilir, farksız değiştirilebilir. Piyasada “altın” ile “Altın Bonosu” eşit şekilde revaçta olur. Sermaye piyasaya altın sürdüğü zaman biz altını alırız, altın parasını süreriz, piyasada altın aynı kalır, piyasadan altını çektiği zaman kuyumcular altın parayı alır, altını satar. Dolayısıyla piyasada altın miktarını sabit tutarız. Yani Sermaye kasalarındaki altınları harekete geçirmekte, biz de kuyumculardaki altınları ona göre kullanmaktayız. 

Buraya kadar anlattıklarımı ekonomi kültürü olmayanlar zor anlarlar. Üzerinde düşünürseniz kendiniz de çözersiniz. Putin ve Erdoğan İstanbul’da “Araştırma Merkezi” kurmalı, buraya Rus ve Türk âlimleri atamalıdırlar. Akevler modelini yani Adil Düzen modelini yani Kur’an modelini inceleme görevi vermelidirler. Akevler bildiklerini hiçbir karşılık istemeden anlatmaya hazırdır. İlmin verileri ile uygulamaya geçilmelidir... 

Not: Konunun devamı olan “Rusya’nın Teklifi ve Yarım Asırlık Çözüm Yazılarımız” makalemi de tavsiye ederim; http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/7035/SonEk/0/Suleyman-Karagulle/Rusyanin-Teklifi

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23