• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ırkçı söylem

11 Aralık 2021
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Almanya’da 16 yıllık Angela Merkel döneminin kapandığı ve başbakanlık koltuğunun Sosyal Demokrat Parti’den seçilen Olaf Scholz’a devredildiği bu günlerde Fransa da cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. 

Aslında seçimlerde şu anki cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un güçlü rakiplerinin, bundan önceki seçimlerde ikinci tura kalmayı başaran Marine Le Pen ve Cumhuriyetçiler Partisi’nin adayı Valerie Pecresse ile Sosyalist Parti’nin adayı olarak gösterilen Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo olacağı, yani yarışta Macron’un kendileriyle aşık atacağı adayların bayanlardan olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlardan Ulusal Cephe’nin adayı ve ırkçı söylemleriyle öne çıkan Marine Le Pen üç dönemdir aday olduğu için onun nispeten yıprandığı düşünülüyor. Anlaşıldığı kadarıyla yahudi asıllı Eric Zemmour onun sahasını kapmak ve “ırkçı” söylemlere destek vereceği tahmin edilen tabanın ilgisini üzerine çekmek amacıyla, özellikle Müslüman karşıtlığını öne çıkaran açıklamalar yapmak suretiyle gündem oluşturmaya çalışıyor. 

İlginçtir yakın zamana kadar Avrupa’da ve tabii bu arada Fransa’da ırkçı söylemlerin malzemesi yahudi düşmanlığıylı. O yüzden zaman içinde Avrupa toplumlarında yahudi düşmanlığı olarak tanımlanan “antisemitizm” bir toplumsal kanser halini aldı. Sonra bu hastalıkla mücadele amacıyla antisemitizmi hedefe yerleştiren bir politik söylem geliştirildi. Sonrasında bu sorunla baş edilmesi için antisemitizmi suç sayan ve bazı cezalar uygulayan yasalar çıkarıldı. Avrupa’daki siyonist lobilerin de çabalarıyla antisemitizmin kapsamı zamanla o kadar genişletildi ki, Filistin’i haksız bir şekilde işgal eden siyonistlerin zulüm uygulamalarını eleştirenler bile “antisemitizm” suçlamalarına maruz kalır oldu. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Deutsche Welle, Arapça bölümünde çalışan Arap kökenli beş gazeteciyi, sosyal medyada işgal rejiminin ve yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik zulümlerini eleştiren mesajlar ve geçmiş yıllarda bazı Arap gazetelerinde yine bu tarz yazılar yayınlamış olmalarından dolayı “antisemitizm” ile suçlayarak çalışmalarını durdurdu. 

Antisetimizmin iyice kirlenmesinden ve ayıp sayılmasından sonra Batının ırkçı akımları, mensuplarını dolduruşa getirmek için İslam’ı hedefe yerleştirdi ve “İslamofobi” yani Türkçe karşılığıyla “İslam korkusu” diye isimlendirilen bir söylem geliştirdi. Yine ne kadar ilginçtir ki Avrupa’da dün antisemitizmden canı yanmış yahudi kesimin fikir önderleri, karikatüristleri, sanatçıları, siyasetçileri bugün İslamofobinin yani kitlelerin kin ve nefret duygularını İslam’a yöneltme, Müslümanları şeytanlaştırma, düşman sayma çabalarının motor gücünü oluşturuyor. 

İlk etapta, aynı alanı paylaştığı için Marine Le Pen’i ekarte ederek ırkçı kesimi kendi tarafına çekmek ve böylece seçimlerde Macron’un güçlü rakiplerinden biri haline gelmek isteyen Eric Zemmour da yahudi asıllı. Partisinin adı da Reconquete yani Yeniden Fetih. Başkanlığı ele geçirmesi durumunda İber Yarımadası’nı Arap ve İslam medeniyetinden tekrar fethedeceğini ileri sürüyor. 

Zemmour, bir Müslümanın İslam’ı terk etmedikçe asla Fransız olamayacağını söylüyor. Kendi gerçeklerine ne kadar ters düştüğünün farkında değil. Fransız olmak ulusal bir kimliktir. Yani insanın doğuştan sahip olduğu bir kimliktir ve tercihe bağlı değildir. Bir kimse soy itibariyle Fransız değilse Budistlikten de Fransızlığa geçemez. Ama bir Fransız Müslüman olabilir. Çünkü İslam insanların kendi tercihleriyle seçtikleri bir inanç ve hayat nizamıdır. Dolayısıyla Fransız kimliği ile Müslüman kimliğinin buluşması mümkündür. Nitekim pek çok Fransız Müslüman olmuştur ve kimsenin onları Fransızlıktan ihraç etme yetkisi yoktur. 

Ama bu yahudilik için mümkün değildir. Çünkü, yahudilik soyu esas alır. Mevcut yahudi inancına göre yahudi olunmaz yahudi doğulur. Dolayısıyla bir Fransız yahudi olamayacağı gibi bir yahudi de Fransız olamaz. 

İslam kimseyi soyundan, ırkından dolayı düşman saymaz. Irkçılık şeytanın yoludur. O bizden uzak biz ondan. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Şimdiki ırkçılığın ana gövdesine Yahudilerin öncülük etmesi anlaşılırdır. Irkçılığı onların istediği gibi Hitler ve Almanlar diye tanımlayıp durursak kafamız karışık hâlde onlara oyuncak oladururuz ve sade Alman halkını da boşuna incitip küstüredururuz. Zaten asıl ırkçılar 1930'larda da İslam ve Türkiye dostu Hitler ve onun taraftarları değil, onlara savaş açan gaddar küresel Yahudi zenginler ve diğer zenginlerdi. Onlara göre zengin ailelerden gelenler üstün ırktı; Hitler gibi köylü kökenden gelenler ve gariban Alman ve Türk ahalisi gibiler ise aşağı ırktı. Onlara göre hâlâ da böyledir. Anladığım kadarıyla Hitler'i izlediklerini sanan birçok kişi bugün kendilerini hor gören işte bu Hitler düşmanlarını izliyor. Gerçekteyse Hitler Kudüs müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni'nin arkadaşıydı ve mücahid önderimiz Kudüs müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni daima Hitler'le dostluğuna sadık kaldı ve onun ölümünden sonra onun dostlarına sahip çıktı. Bunlardan bazıları, mesela resmi Hitler biyografisi yazarı Johann von Leers Hacı Emin el-Hüseyni'nin Mısır'da himaye ve desteği altında (ve aslında muhtemelen daha 1945'ten önce Almanya'dayken) Müslüman oldu. Von Leers Ömer Emin (Omar Amin) adını aldı ve bu isimle mücahid bir mümin olarak ve Hitler'e de sadık kalarak yıllar sonra vefat etti. Bu arada, üstün yetenekli insanların ırk üstünlüğünü iddia etmek ırkçılık değildir, Allah'ın verdiği fazlı itiraf ve Allah'a teslim olmadır. İblis ırk üstünlüğü iddiasından dolayı değil, tam aksine şundan dolayı reddedilip dışlandı ki Hz. Adem'in üstün genel akıl yeteneğine dayalı ırk üstünlüğünü kabul etmedi! O bunun yerine alakasız bir şekilde başka bir ırk üstünlüğü kriterini "ateşten yaratılma" diye uydurmaya kalktı. Hitler şunu savunuyordu ki zengin ana-babadan (veya ateşten) yaratılan değil, Âdem gibi üstün akıl yeteneğiyle yaratılan üstün ırktandır ve bir de şizofrenler ve doğuştan kolsuz bacaksız olanlar gibi ağır genetik hastalıklıların çocuk sahibi olması yasaklanmalıdır ki sakat yeni kuşaklar kasten doğurulup onlara ve topluma boşuna eziyet edilmesin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23