Katar’daki Dünya Kupası üzerinden İslam İşbirliği Teşkilatı
Dünya Kupası organizasyonun ilk kez Müslüman bir ülkede gerçekleşmesi ve burada yaşananlar, başlangıcından bugüne birçok farklı mesajın gün yüzüne çıkmasının nedeni oluyor. Futbolun dünya çapındaki bir organizasyonun Katar’da gerçekleşmesi, bugüne kadar yapılan maçlarda Fas’ın elde ettiği sıra dışı başarı, yabana atılır türden, sıra dışı bir başarı değil. Bu şahsi görüşümüz değil, tarih sürecinde yaşanan ve bugüne taşınan bir anlayışın yansıması, adeta. Fas’ın elde ettiği tarihi futbol başarısı sonrası, haber bültenlerinde ‘Katar sokaklarında yalnızca Faslılar değil, Katarlı, Suudi Arabistanlı, Mısırlı, Iraklı, Tunuslu, Filistinli ve Cezayirli taraftarlar da Fas formaları ve bayraklarıyla dolaşıyor’ şeklinde yer aldığı görüyoruz. Katar’daki turnuvada İspanya’yı penaltılarla eleyerek çeyrek finale yükselen Fas Milli Takımı oyuncularının Filistin bayrağı açması, gözlerden kaçmadı…
FİLİSTİN DAYANIŞMASI VE İSLAM BİRLİĞİ
Aynı şekilde, Tunus Avustralya ve Fas-Belçika maçlarının 48. dakikası oynanırken, tribünlere Filistin bayrağı açılması ve taraftarların Filistin için destek sloganları dikkat çekti. Önem derecesi açısından altı çizilmesi gereken bu tablo, İslam Birliği idealinin (D-8, D-60, D-160) savunucusu Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızı hatırlattı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ekim ayında yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Konferansında yaptığı konuşmasında ‘İslam düşmanlığıyla mücadele konusunda küresel bir dayanışma tesis etmeye çalışıyoruz’ sözlerine dikkat kesilerek, öncesi ve sonrasıyla Katar’daki Dünya Şampiyonasına bakmak, ona göre pay/paylar çıkarmak gerekmektedir. İslam’a karşı yapılan ‘saldırıların’, birlik, berberlik ve dayanışmayla nasıl karşılık bulacağı, saldırılara karşı ortak tepkiye dönüşebileceğinin yansıması olmaktadır, Katar’daki Dünya Kupası…
DÜNYA KUPASININ KAZANANI KATAR(*)
“Futbol Kültürü zayıf, uluslararası arenada pek bir sportif başarısı olmayan Katar’ı bu organizasyonu yapmaya layık bulanların tek amacı başlı başına maddi kaygılarıydı… Katar uzun yıllardır eğitim, medya ve spor gibi alanlarda uluslararası düzeyde varlık göstermek amaçlı yatırımlarıyla biliniyor… Katar’ın sporla ilişkisi sadece Dünya Kupası Organizasyonu için 12 yıl boyunca 250 milyon dolardan, son teknolojiyle inşa edilen devasa stadyumlarından ibaret değil. Katar’ın sportif yatırımlarını, Katar Spor Yatırımları (QSI) adlı kuruluş planlıyor. 2011 yılında Paris St. Germain (PSG) kulübünün hisselerinin satın alınması ve ardından 17 ülke ile Ortadoğu ile Kuzey Afrika’da yayın yapan beIN Sports’un kurulması, Süper Lig’in yanı sıra Fransa ve İspanya Lig’lerinin yayın haklarının da yüksek bedellerle satın alınması, Katar’ın medya ve spor alanında yaptığı açılımın bir parçasıdır…
“Batı sermayesinin desteğiyle her geçen görünürlüğünü artıran, dünyada meşrulaştırmak için Batı’nın kültürel himayesiyle hızlıca tedavüle sokulan, futbolunda sembolleri haline getirilmeye çalışılan cinsi sapıklığa ilişkin kati yasaklar Batılıları ziyadesiyle rahatsız ediyor. Katar’a ev sahipliği verildiği dönemlerde bu kadar gündemde olmayan bu sapkınlık mevzusu ve diğer yasaklarla ilgili Katar’ın zamanla taviz vereceği ve esneklik sağlayacağı düşünülüyordu. Ancak bekledikleri şey gerçekleşmedi, Katar geri adım atmadı…
“Katar’daki turnuvaya yönelik rahatsızlık sadece yasaklarla sınırlı değil. Stadyumlarda Kur’an okunması, ezan sesleri, İslami görünürlük, Katarlıların turnuva için gelenlere İslam’ı tebliğ etme girişimleri Batı dünyasının rahatsızlığının belki de en önemli nedenleri olarak sıralayabiliriz. Turnuvanın bir Müslüman ülkede düzenlenmesi, Batı ırkçılığının son dönemde temayüz eden İslamifobik yaklaşımını ayyuka çıkardı. Katar’ın kendi değerlerinden ödün verememesi ve örfünü öz güven içerisinde sergileyip hiçbir komplekse kapılmaması, Batının çığırtkanlığı karşısında geri adım atmaması belki de bu turnuvanın en önemli kazanımı olacaktır…
“Batı’ya her yönüyle angaje olmuş işbirlikçi Körfez ülkelerinin aksine, Katar bugüne kadar mazlumlara sunduğu destekle ve zorda kalan Müslümanlara yardımlarla, ümmetin yaşadığı sıkıntılara bigane kalmamasıyla ön plana çıkmaktaydı. Turnuva sırasında sergilediği hikmetli tavır da bu durumu perçinliyor. Ancak her ne kadar bir stratejik hesaba dayanıyor ve dünyada bir karşılık edinmek için yapılıyor olsa da Katar’ın bu sportif eylem için harcadığı devasa servetin büyük bir israf olduğunun altını kalınca çizmek icap eder… Bu zaafların ve eksiklerin ortaya koyduğu olumlu örnekliğin dünyada bir yankı uyandırdığını ve bunun Müslümanların lehine olduğunu söylemek mümkün.” (*Haksöz Dergisi, Murat Koç, Kasım-Aralık 2022)