Türkiye’nin emperyal yolculuğu başladı
Türkiye’nin emperyal yolculuğu başladı
İDRİS GÜNAYDIN
Düz bir mantıkla, hiçbir yere mensubiyet duymadan sorayım: Suriye’de ne oluyor?
Cevabı kolay: Heyet Tahrir Şam adlı bir örgüt öncülüğünde Suriye Milli Ordusu ve çeşitli örgütlerin sürüklemesiyle Suriye’yi yöneten Esad Sülalesinin yöneticiliğine son vermek için bir iç isyan yapılıyor.
Yani Suriye’nin iç işi.
Fakat. Fakat kurtarılan yerlere Türk Bayrağı çekiliyor. Türkiye’den Suriye’ye silahlar gidiyor. Türkiye’ye gelecek düşmanca tehlikeler bertaraf ediliyor.
Ben bu yazıyı yazmaya başladığımda televizyon ekranında “Rejim güçleri Hama’dan çekildi” yazıyordu.
Halep’ten çekil, Tel Rıfat’tan çekil, Hama’dan çekil… Sonuç?
Ala ala gidiyorlar.
SORU ŞU
Bu harekât en çok kimin işine yarıyor?
Cevap: Bu hareket Türkiye’nin bir kısım silahları ile bir kısım askerlerinin Suriye’de tatbikat yaptığının resmidir.
Türkiye buradan en çok istifade eden ülke durumundadır.
1- Esat ailesinin; Hama ve Humus katliamlarının müsebbibi Esat ailesinin rejiminin çökeceği bir hareket olacaktır.
2- Türkiye’deki mülteci meselesinin kendi topraklarına meselesiz dönmelerine imkan sağlayacaktır.
3- PKK terörünün Türkiye’ye o topraklardan gelen tehditlerin sona ermesidir.
4- İsrail›in Türkiye ve hatta Suriye›yi tehdit etme yolunun bir tokat yemesi anlamı taşıyor.
5- ABD ve Rusya’nın zırt pıt başka devletlere müdahale arzularının Türkiye tarafından berhava edilmesi anlamını taşıyor.
6- Türkiye’deki muhalif unsurlar olan Avrupa’dan daha Avrupacı, Esat’tan daha Esatçı Kemalistlerin ve onların kuyruğuna takılan Saadetçilerin, yine onların kuyruğuna takılan tatlı su milliyetçilerinin ağlar duruma düşmeleri anlamını taşımaktadır.
7- Türkiye’deki resmi tarihçilerin “Hatay’ı aldı. Büyük bir feraset ve zekâ üstünlüğü gösterdi” diye neredeyse göğe uçacakları tarih anlayışının pilinin bitmesi anlamı taşımaktadır.
8- Bu savaş eğer düşündüğümüz şekilde sonuçlanırsa Türkiye’nin Azerbaycan’da, Libya’da, Somali’de, Suriye’de şekilleri farklı olsa da sonuçları itibariyle Türkiye’ye yarayan harekâtların Türkiye tarafından emperyal bir ülkeye evrilmeye başladığı anlamı taşıyor.
9- İran Şii yayılmacılığının güçlü bir Sünni şamar yemesi anlamı taşıyor.
BU HAREKAT KİME YARIYOR?
Elbetteki Türkiye’ye. Çünkü devlet olarak Türkiye’den başka menfaatlenen ülke yok.
Peki, Türkiye nerede?
Türkiye ortalıkta yok.
Ortada olan iki örgüt var. SMO ve HTŞ…
Türkiye nerede?
Bu güçlü bir aklın eseri.
Közü tutuyor ama eli yanmıyor. Çünkü maşayla tutuyor.
Halkta bir tedirginlik var mı?
Afrin Harekatı gibi bir heyecan var mı? Yok.
Peki, şehirler etap etap düşüyor mu? Evet.
Esat Ordusunun uçakları, tankları, silahları çöp olmuş halde ele geçiyor mu?
Evet.
Örgüt nasıl bir örgüt ki; bir devletin silahlarından daha güçlü olabilsin?
Çünkü ABD ve Rusya’nın ve İran’ın desteklediği bir örgüt değil.
MASRAFI KİM KARŞILIYOR?
Büyük bir kara harekatı oluyor. Bunu karşılamak bu örgütlerin harcı mı? Hayır.
Peki, bu işin faturasını kim ödüyor? Elbette ki Türkiye. Bir kısım silahlarıyla askerlerini SMO elbisesiyle Suriye’de tatbikat yaptırıyor. Elhamdülillah.
BU SAVAŞ HANGİ SAVAŞA BENZİYOR?
Bu savaş İngilizlerle yaptığımız Kutul Amare Savaşından sonraki en büyük savaş. Çanakkale’den demiyorum, çünkü Çanakkale bir savunma savaşıydı.
Kurtuluş savaşından demiyorum çünkü o savaş bir savunma savaşıydı.
Bu savaş ise hücum savaşı. Ayrıca Türk Ordusu kışlasında otururken, Türk halkı evinde rahat kerim iken, işinde gücünde iken yapılan bir savaş.
BİR TEKLİF
Eğer bu savaş muhaliflerin zaferiyle sonuçlanırsa Suriye, Türkiye›nin yan bahçesi gibi olacak. Suriye’ye Türkiye bir teklifte bulunsun: Güvenliğin bana ait. Tüm silaha ayıracağın miktarı kalkınmana ayır.
Suriye’nin dört bir yanına yerleştirilen Türk askeri güvenliği sağlar. Kimse Suriye›ye yan gözle bakamaz. Bakarsa boyunun ölçüsünü alır.
Bu durum Irak’ın da hoşuna gider. Belki Irak da aynı teklifte bulunabilir.
Bu Türkiye’yi gerçekten emperyal devlet ligine yükseltir.
BİZDEKİ MÜZMİN MUHALEFETE DE BİR İŞ BULMAMIZ LAZIM
Yukarıda da değindiğim gibi bilhassa Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünden ve hiçbir duruşundan hazzetmeyen Kemalistler, Saadetçiler, bir kısım milliyetçiler, arada kalanlar… Onlar için bir “Ağlama Adası” tespit edilmeli ve o adada ağlamaya gönderilmeli. Onları da topluma kazandırmak lazım. Vesselam.