Nerede bir pislik varsa orada hep aynı kişiler var!
Nerede bir pislik varsa orada hep aynı kişiler var!
İDRİS GÜNAYDIN
Bir grup teğmen Mustafa Kemal’in askerleriyiz dedi. Türk Ordusunun askerleri değil, Türk Milletinin ve devletinin askeri değil Mustafa Kemal’in askeri.
Eh, gidin rahatça mezarını ziyaret edin. Heykelleriyle resim çektirin. CHP’ye girip siyaset yapın. O parlak fikirlerinizi âleme duyurun ki millet sizi iktidara getirsin.
Ama sanki millete kılıç sallayarak diyorsunuz ki; “Biz bu kılıcı size saplayacağız.” Ee! Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Konya’ya. Niğde’ye değil Konya’ya. Artık zaman geçti.
Fakat bir kısım insan var; ordudan atılan teğmenlere sahip çıkıyor.
Karı-koca otobüsle Eskişehir/ İzmir hattında yolculuk yapıyorlar. Bu esnada namaz kılıyorlar; otobüs şoförü onları otobüsten atıyor. Aynı çevreler oh çekiyorlar.
Bir genç metroda giderken sakalı veya başörtüsü yüzünden hakarete uğruyor; o çevrece onlara sahip çıkılıyor.
Bir kız okuduğu okulda örtüsü yüzünden hakaret görüyor; o çevrece alkışlanıyor.
Kimileri ezandan rahatsızlık duyduklarından söz ediyor; o çevrelerce sahip çıkılıyor.
Suriye’ye giriyorsunuz; o kesimlerde Paris’e gidip bir kibrit getirmek kadar değeri yok.
Savunma Sanayiinde olmadık işler başarıyoruz, bir takımın diğerini yenmesi kadar değeri yok.
Yağ bitiyor dünyanın yağını, un bitiyor dünyanın ununu temin ediyorsunuz; bir şarkıcının konserine gitmek kadar değeri yok.
Afrika 30 milyon 800 bin km. 3 milyara yakın nüfusu var. Afrika’nın şehrül emini durumuna geliyorsunuz. Avrupa’dan kaşık ithal etmek kadar önemi yok. Fransa’yı adeta kovuyorsunuz Afrika’dan; neredeyse üzülecekler.
Adam derste öğrencilere, onların inançlarına hakaret edercesine nutuk sallıyor; fikir özgürlüğü ayağına o malum cenah sahipleniyor.
Bir Hatay’ı almak için evir çevir tarih delik deşik edilmiş; Suriye’nin tamamını fethediyorsunuz; denizde yüzmek kadar mühim değil.
Azerbaycan’da Türk Dünyasının en büyük kazanımını başarıyorsunuz; o kesimlerde dıttırı, vıttırı...
Yahu! Edep dersen yok, saygı dersen yok, takdir dersen yok, hakkı teslim dersen yok... Siz hangi çeşmenin suyunu içtiniz?
Siz neden hoşlanırsınız?
Emekli maaşı da emekli maaşı.
Eskiden iyi miydi? Ooo. Çok iyi idi. Ne zaman? Google’da hepsi var. İyi dediğiniz yıllar 2002’den sonra. Yani enflasyonun % 6’ya kadar indiği yıllar. Yani Ak Partili hükumetler...
Bugün istediğiniz oranda değilse sebebi var.
Pandemi döneminde mobilya mağazam vardı. Mobilyanın merkezi Kayseri’den mal getirtiyorum. Siparişini verdiğim, parasını ödediğim mallar aylar oldu gelmiyor. Bir gün patronu aradım dedi ki; “Arkadaş! Bütün mobilya üreten yerleri İstikbal ve diğer büyük firmalar kapattı. Onlara çalışıyoruz. Çünkü adamların dünyanın muhtelif yerlerine siparişleri var. Pandemi dolayısıyla işçileri arasında corona olan var. Bizler de tam kapasite ile çalışamıyoruz. Bu ara coronodan ölenler var. Bu yüzden ya yarım kapasite ile çalışıyoruz ya da adam hep iflas etti. Biz de büyük firmalara çalışıyoruz.”
Görüldüğü gibi corona kaç esnafın işini bitirdi. Üstüne üstlük deprem... Savaşlar...
Her savaş, içinde ol veya olma sizi etkiliyor.
Rusya’da Ukrayna savaşı sonucu 840.000 insan ölmüş. Bu kadar pazarın eksildi. Daha önce sattığımız malların çoğu bu dönemde alınamıyor.
Ukrayna’da eli silah tutan erkek neredeyse kalmamış. Avrupa Devletleri 200.000 asker göndermeyi tartışıyor. Bunlar hep pazar kaybı. Türkiye’de 50.000 insan ölmüş. Kalanı evsiz, iş yerisiz kalmış. Kümesi bile devlet aydınlatıyor.
Bu kesim, rahmetli Turgut Özal “ihracat seferberliği” diyerek atılım yaptığında alaylar, hakaretler... Meğer kimileri ihracat teşviki almak için konserve kutularına kum dolduruyormuş. O kişiye laf yok, laf Özal’a...
Efendim 14500 TL maaşla ev kirası mı verilir?
5.000 TL’ye ev var, orada dur.
Almanya’nın % 90’ı 150, 120 yıllık ev. Tuvalet, banyo ilkel. 800 Euro. Yeni olsalar 2000 Euro’dan aşağı kira olmaz.
Bizde illa sıfır olacak.
Cumhurbaşkanı: «İtibardan taviz verilmez” dedi ya. Tamam, taviz yok. Ama davul dengi dengine.
BİR ŞEYH ARIYORUM!
İntisap edecek bir şeyh arıyorum. Selçuk Bayraktar mı diğerleri mi? Kimsenin görmediği uzayda uçan mı, depremi engelleyen mi, bastonla savaş yapan mı yoksa Türk Savunma Sanayiinde önemli yer tutan, bizim fezamızda demiri uçuran mı?
Kaç tonlarca ağırlığındaki uçakları içlerinde adam olmaksızın uçuran mı?
Keramet diye insan bedeninin zararsız yerine şiş sokanı mı insan kalbine bıçak saplayanı mı?
Tarikata karşı değilim yalana karşıyım. Şeyh kendini alemin en günahkarı bilecek ki ona inanayım. Babadan oğula şeyhlik ile günahsızlık taslayana gönül kapım kapalı.
Hz. Peygamberin geçmediği yolları, yapmadığı işleri Rızayı Bariyi kazanmak için önermek, ben peygamberden daha iyi biliyorum demekle eş anlamlıdır.
ÖZÜR
Bir önceki yazımda Turgut Özal’ın hükumeti 1 milyar dolar ihracatla aldığından söz ediyorum. O bilgi, rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlık Müsteşarı olduğu döneme ait idi. Başbakan olduğunda ihracatımız 5.9 milyardı. Bu yanlışlıktan ötürü okuyucularımdan özür dilerim vesselam.