Kur’an’ı, Kur’an’sızlardan kurtarmak

Kur’an’ı, Kur’an’sızlardan kurtarmak

İDRİS GÜNAYDIN

Yaklaşık üç yıldır Tefsir dersi yapmaktayım. Elhamdülillah 910 derse ulaştık. Kur’an’ı ayet ayet veya iki- üç ayet her gün, önce kelime manası sonra da toplu manasıyla takipçilerime gönderiyorum.

Böylece Kur’an’ın lezzeti daha bir başka oluyor.

Gerekirse bazen Tefsir de yapıyorum. Elhamdülillah.

Bir yandan da araştırıyorum. Mesela Kur’an’da “hatim” var mı?  Yok. Peki, Kütüb-i Sitte dediğimiz altı hadis külliyatında var mı? Yok. Nerede var? Hakim’in Müstedrek’inde, Kurtubi’nin tefsirinde falan. Yani hatim okuma ile ilgili kuvvetli ve sıhhatli bir kaynak yok.

Varsa yazın. Kaynağı ile yazın.

Hatta Yasin okumanın fazileti ile Müslim, Tirmizi, Nesai de geçen rivayetler var fakat Buhari’de ve Kur’an’da yok. 

Ama şu konuda ayet var: “Fegrau ma teyessera minel Kur’an: Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” Böyle iki ayet var. Başka: “Velegad yessernel Kur’an’e lizzikri, fe hel min müddekir: Biz bu Kur’an’ı sizin için kolaylaştırdık ki öğüt aklasınız; yok mu öğüt alan.” Bu ayet de hâlihazırda üç kez Kur’an’da geçti.

Buna karşılık “Kur’an okunurken iyilikle dinleyin ki merhamet olunasınız”. Başka bir ayette de  “Kur’an’ı okumaya başlamazdan önce – festeız billahi mineşşeytanirracim- deyin.” buyurulur. Yani “hatimi ndirin” diye bir ayet yoktur ama “Kur’an’dan öğüt alın” diyen ayetler vardır. Bu, “Kur’an okumayın” anlamına gelmez. Kur’an okumak insanı rahatlatır ve itminanını artırır. Ayrıca okumak da dinlemek de sevaptır. 

Aslolan Kur’an’dan öğüt almaktır. Kur’an’ın mealini okumayan nasıl öğüt alsın? Neyden öğüt alsın?

Sosyal medyada ilminden çok sakalı olan zatlardan biri: “Meal okumayın, kafir olursunuz. En az on ilimde uzman olacaksınız ki meal okuyasınız” diyor. Eğer bu kişi İslam’ın en şedit düşmanı olsa ve meal okumayı yasaklasaydı, bu yasak delinir, insanlar az-çok meal okurdu. İşkence görür, hapis yatar, dayak yer ama meal okurdu. Fakat bunu söyleyen besmele ile konuşmaya başlayan, sakalı şalvarı ilminden uzun kimseler olunca kimse birşey diyemiyor.

Ayrıca insanları kafir ilan etme yetkisi de kendilerine verilince, gel de itiraz et.

Peki, Kur’an’ın manasından öğrenmek istesek ne olacak? O kişinin öğrettiği kadar öğrenilecek. İlerisi yok. O esnada bir de falan yatırıma para isteyecek. 

Kur’an’ın öğrenilmesinin engelleyicileri, maalesef bu tiplerdir.  Kur’an öğretisini kendi tekellerine alanlardır.

Bir başkası şöyle anlatıyor: “Hz. Ömer, Nil Nehrine mektup yazarak “suyunu kesmişsin. Ak. Akmazsan oraya gelir sana hesap sorarım” demiş. Nil Nehri korkusundan akmaya başlamış. Bir gün de güneşe sert bir bakış fırlatmış da, güneş tesirini kısmış. Bir başkası da Arafat Dağında mangal yapacaklarmış. Şeyhleri de yanlarındaymış. Hazırlık biraz gecikmiş. Güneş batmak üzereymiş. Allah güneşin batmasını ızgara yetişsin diye biraz geciktirmiş.

Allahım! Neler duyuyoruz yahu! Bunlar hiç  mi akaid okumuyorlar? Hiç mi Kur’an okumuyorlar?

Depremi Manisa’dan Erzurum’a gönderen şarlatandan, İmamı Şafi’nin, İmam-ı Azam’ın ölümüne  denk gelsin diye doğumunu  dört yıl geciktirdiğine dair söylemler. 

 Yıl 1981’di. Mustafa Kemal’in yüzüncü doğum yıldönümü. O yıl törenler, konferanslar, resimler, heykeller, müze ziyaretleri… Gırla.

Çarşamba’dayım, Samsunda da okuyorum. Bir gün bir cemaatimden genç, bir şey söyledi: “bu kadar da olmaz. Samsun’da Gazi Evini müze yapmışlar, gezmeye gittim. Atatürk’ün yattığı yatağı, giydiği giysileri, çatalı, kaşığı, havlusu… Aaa… Bir de ne görelim: Atatürk’ün şeyini (kazuratını) da sergilemişler. Gören istifra ediyor veya burnunu tutuyor”

Tapınma, putlaştırma her aşırılıkta var. Mustafa Kemal’in Geometri kitabı yazdığı söyleniyor. Kimse o kitabı okumuyor. Okuduğu beylik kitapları araştırıp okumuyor.

Hâsılı Kur’an, Ehli Sünnetim deyip Kur’an’ın mealini okumayı yasaklayanlardan kurtarılmalıdır. Bunun için Diyanet’e tekrar sesleniyorum:

Eyy Diyaneeetttt! Bu konuyu cesaretle tartış.  Bu konuda tavır göster. Böyle giderse ne 4-6 yaş kreşiniz, ne İHL’ler ve İlahiyatlar, ne de hafızlık müessesesi bu çöküşü durduramayacak.

Giresun Fen Lisesinde burs verdiğim birkaç öğrencim var. Onlardan biri şu soruyu sordu: “Hocam! Hz. Ömer, Nil Nehrine mektup yazmış da, Nil Nehrinin kuruyan suyu coşmuş. Öyle mi?”

Bir arkadaşı Din Hocasına sormuş da sınıfça öğrenmişler. 

Şimdi siz olun da bu çocukları ikna edin. Nasıl ikna edeceksiniz? 

Cevabım şu oldu: “Evladım. Bu dinin çok düşmanı var. En büyük düşmanı da bazı şarlatanlar. Bilerek veya bilmeyerek, büyük ihtimalle İsrailiyat’tan besleniyorlar. Allah yeryüzünü kanunlarla idare ediyor.  Bunlardan biri tabiat kanunu, biri yaratılış kanunu, biri fizik kanunu, biri kevni kanunlar, biri cazibe kanunları v.s.Bu kanunları koymuş ki saatte hata olur onlarda olmaz. Sadece peygamberlere bu kanunlarda bir tasarruf hakkı verilmiştir ki ona mucize denir. O da kâfir olanları inandırmak için. Müslümanlara değil.”

Bu akıllı telefonların yıkıcılığı burada.

Her aykırı ve yıkıcı konuşmaları yayınlıyorlar.

Denetim de yok.

Aklını kullanmayanların üzerine Allah, Kur’an’ın ifadesiyle pislik yağdırıyor ya; yağdırıyor işte. Vesselam.