Diyanet Ansiklopedisi Müslümanıyım
Diyanet Ansiklopedisi Müslümanıyım
İDRİS GÜNAYDIN
Diyanet Ansiklopedisi yaklaşık 500 yıllık hayatımızdaki en büyük kültürel devrimdir. Sade Türkiye’de değil, tüm İslam Dünyasında böyledir. Neredeyse her madde bir akademisyene yazdırılmıştır.
Bazen iki üç madde de olabilir bu.
Bundan önce herhangi bir konuda bilgi verirken bir kitaptan elde ettiğimiz bilgiler ağırlıktaydı.
Asla küçümsemiyorum. Allah onlardan razı olsun. Lakin bu sefer karşımızda kıymetli hocam Prof. Yusuf Şevki Yavuzun verdiği bilgiye göre 1928 hoca (çoğu Prof. seviyesinde) tarafından yazılmış muazzam bir ulema icmaı var. Bunlardan 282 tanesi yabancı. 40 kişilik bir ekibin redaksiyonundan geçmiş.
Bir kitap gibi baştan sona okumanız gerekmiyor. Madde madde okuyorsunuz. O gün icabında orada bitiriyorsunuz.
Bazen bir maddede 30’a yakın kitap veya âlim ismi geçiyor. Sadece “şu cisim beyazdır” önermesine bağlı kalmıyorsunuz. Bu önermenin başka türevlerine de atıf yapılıyor. Tercih size bırakılıyor.
Doğrusu Diyanet Ansiklopedisi ufkumuzu açtı. Bu işin mimarına dua etmeden geçmeyeceğim: Dr. Tayyar Altıkulaç... Kendisi bir Kur’an doktoru olan ve velud okuyuşuyla kendini dinleten hocamız, iş bilen, iş başaran, teşkilatçı biri imiş ki kültür emperyalizminin buzdan kubbesini darmadağın etti. Allah kendisinden razı olsun. Ayrıca diğer âlimlerin ölenlerine rahmet, kalanlarına hayırlı ömür nasip etsin.
Eğer bu başarılmasaydı Fransızca’dan tercüme bir ansiklopedi piyasada dolaşır, bol bol tenkid ederdik.
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ YETERİ KADAR TANINIYOR MU, OKUNUYOR MU?
Asla. Eğer tanınsa ve okunsa zihniyetlerde çoktan devrim yapardı. Birileri çıkıp mezarlara çaput bağlamaz, kırk ip sarkıtıp tövbe ettiremezdi.
İslam Dünyası bir aydınlanmaya muhtaç. Böyle olması gerekirken sürekli dibe doğru çekiliyoruz. Garip bir durum.
Başımıza yağan pislikler neyin nesi? Kur’an bize “aklınızı kullanmazsanız başınıza pislik yağar” demiyor mu? Haksız mı? Yağıyor işte. Her geçen gün İslam Dünyasında ve bizde ahlaksızlığın görülmemişi karşımıza çıkıyor. Şunu düzeltelim gayreti yok. Her grup ötekinin daha nasıl, ne zaman bela bulacağını bekliyor.
“Biz bundan iyisini görmedik.” Hep böyle sanıyoruz. Kendimizi CHP faşizminden kurtardık diye seviniyor da seviniyoruz. Bizim cennetimiz bu.
Çünkü bizim ne kadar Müslüman olmamıza Laik rejim karar veriyor. Bu ara ilmeği biraz geniş tutuyor ya. Şükür.
Eğer İslam Ansiklopedisinin yazdıkları doğruysa, Ehli Sünnet akaidinin önerileri doğruysa biz Ehli Sünnetin uzağında geziniyoruz. Veya bazılarımız diyeyim.
İSİM MÜSEMMASINA UYAR
Çocuklarımıza isim verirken bin kez düşünmemiz gerekir. Çünkü o ismin bir bize yansıyan yüzü bir de hayata yansıyan yüzü vardır. Mesela adamın adı Kaya ise kalbinde o ahlak kendini gösterir. Şu Güllü denen kadını pencereden iten kızının ismine bakın: Tuğyan… Ne demek? Azgın demek. Eh işte müsemmasına uydu. İsminin anlamının gereğini yaptı. Ana katili. Öbür kadının adı ne? Elalem… Böylece elaleme rezil oldu.
İsimlere bakıyorum: Aleyna Tilki.. Dua bilgisi “Ettehıyyatü”yü geçmeyenler ancak bu kadar isim verebilirler. Kunut Dualarını bilselerdi “nahleu” koyarlardı.
Bu iddiamın peygamberimizin hayatından referansı var: “Medineli Müslümanlar ile Mekkeli Müşrikler arasında 628 de bir anlaşma yapıldı. Buna Hudeybiye Anlaşması dendi. Bu anlaşma ile Mekkeli Müşrikler Medine İslam Devletini hukuken tanıdı.
628 yılının mart ayında peygamberimiz, gördüğü bir rüya ile, 1500 Müslümanla umre için Mekke’ye hareket etti. Devesi Gusvanın Hudeybiye denilen yerde çökmesiyle burada kaldılar. Mekke’liler onları Mekke’ye sokmamaya kararlıydı. Hâlbuki umre için geldiklerini de biliyordu. Peygamberimiz iki elçi gönderdi. İkincisi Hz. Osman idi. İyi karşılamalarına rağmen hapsettiler. İlk elçiye de kötü davranmışlardı zaten. Müslümanlar Hz. Osman’ın öldürüldüğünü sanıp savaşa hazırlanırken müjde peygamberimizden geldi “Yarın işiniz kolay olacak. Çünkü müşrikler Süheyl b. Amr’ı elçi olarak göndermeye karar verdi.” Süheyl kolaylık demek. Süheyl geldi. Müslümanların aleyhine gibi görülen maddeler anlaşma altına alındı. On yıl sürecek olan anlaşma müşriklerin anlaşmayı bozmasıyla sona erdi. Çünkü ibre dönmüş Müslümanların lehine sonuçlanmaya başlamıştı her şey.”
Zamanında Necmeddin Erbakan’a “Dinin yıldızı” adını koyanlar ile Tayyip Erdoğan’a “ Beldei Tayyip” yani İstanbul’un anahtarlarını nasip eden aynı kudret. O ismi koyanlara selam olsun. Vesselam.