Bizim dünya görüşümüz ayrıdır
Bizim dünya görüşümüz ayrıdır
İDRİS GÜNAYDIN
Zannediliyor ki; laik eğitimden geçmiş olmamız bizim de o eğitimin bize vermek istediği morfinleri yuttuğumuz anlamına geliyor.. Hayır. Bu ülke bir kez işgale uğramış. Tüm müessesatı baştan başa değişmiş. Anlayışlar yer ile bir edilmiş.
Lakin; en umulmadık yerde bir kahraman çıkar.
Firavun tüm erkekleri öldürür lakin bir Musa, hem de Firavunun askerlerinden kaçırılan Musa, saraya misafir olur. Firavunun gözüne soka soka sarayda büyür. Allah, Firavunun karısı Asiye’ye iman nasip eder ve Firavunu dizginletir. Musa’yı da korumasına aldırır. Sen sanırsın ki Musa tehlikede. Hayır. Musa en emniyetli yerde yaşıyordur.
Nemrut İbrahim’i ateşe atar ve yakmak ister lakin İbrahim serinlik olan ateşin içinde olmayı hiçbir şeye değişmez. Dışardan bakan “Eyvah! İbrahim yandı, kül oldu” sanır. Lakin İbrahim en emniyetli yerdedir.
Hz. Muhammed’e tüm Mekke halkı düşmandır. O bir yetimdir. Amcası bile onun baş düşmanıdır lakin; Allah ona iki destekçi nasip eder: Öbür amcası Ebu Talip, eşi Hz. Hatice…
Mekke’nin en ekabir tüccarlarından olan Hz. Hatice, Muhammedi’nin uğrunda servetini harcar da fakirliğe rıza gösterir.
Allah ol deyince her şey olur. O zamanı beklemek lazım.
Kim derdi bir gün Esed denilen zalimin on günde def olacağını? Kim derdi Suriye’ye dindar birinin yönetici olacağını?
Esed’in laik eğitimi fare doğurdu. Kendi mezhebinden olanlar bile Sünni Şeriat anlayışının merhametine sığınıyorlar. İşte Şeriat böyledir.
Düşünün şimdi; İsrailli askerler Hamas’ın kurşunlarıyla öldürülmektense esir düşmeye can atarlar. Çünkü orada işkence yok, ırza tecavüz yok, aşağılanma yok. Hangi dine mensup olursan ol insan muamelesi görmek var.
Türkiye’deki şu, her fırsatta Şeriat düşmanlığı yapan maskaralara soralım: Laikliği neden tercih ediyorsunuz? Adaletinden mi, merhametinden mi yoksa istediğiniz gibi yaşamanıza izin verdiği için mi?
Peki yine soralım: Bir harpte esir düşecek olsanız kime esir düşmek isterdiniz? Hamas’lı Mücahitlere mi, Suriyeli Mücahitlere mi yoksa sizin gibi inançsızlara veya özendiğiniz Batılılara mı?
Hepiniz “bir Müslüman haksızlık yapmaz, esire zulmetmez, ırza tecavüz etmez” diyerek beğenmediğiniz o Şeriata sığınırdınız. Eğer sığınmam diyorsanız o sizin Şeriatı yeteri kadar bilmediğinizi veya yanlış bildiğinizi gösterir.
Bin küsur yıl Müslüman ülkeler şahsın hukuku noktasında Şeriatla yönetilmişken, “Şeriata göre benim hakkım yendi” itirazıyla isyan etmemiş. İsyan olduysa da o siyasi veya başka konulardan olmuş. Tarih boyunca haksızlık yapmayan Şeriat şimdi mi haksızlık yapacak?
Gün gelecek, bugün mutlak doğru kabul edilen yanlışlar yerlerini hakikatlere bırakacak. Şairin dediği gibi. “Kainat hiç dinmese ah bu yağmur diyecek.”
MEZARLIKTA BAŞ ÖRTÜLÜR MÜ?
Bir Müslüman kadın başını örtmüyorsa, mezarlıkta veya cenazede, mevlidde de örtmez, örtmemelidir. Bu, adını andığım durumlarda başını örtüp sair yerlerde başını açan bir kadın Allah’a gerçek anlamda inanmıyordur. Bu, adını andığım yerlerde bir kadın başını örtüp başka yerlerde açacağına hep açsın daha iyidir. Hep açarsa günahkar olur. Adını andığım yerlerde örtüp başka yerlerde açıyorsa şöyle inanıyordur: “Allah sadece buralarda beni görüyor, başka yerlerde görmüyor.” Bu inanç şirktir.
Allah her yerde görmektedir. Böyle inanç Hristiyanlığın çarpık inancıdır. Allah vardır ve birdir. Ortağı ve benzeri yoktur. Zamandan mekandan aridir. Her yerde görür, her yerde duyar. Karanlıkta yürüyen karıncayı da görür, ayak sesini de duyar.
Peki soralım o zaman?
Bir Müslüman kadın mezarlıkta başını niçin kapatır? Ölüler görecek diye mi? Diriden sakınmadığın saçını ölüden niçin sakınırsın? Ölen öldü. Onun daha dünyaya bir şey yapması mümkün değil.
Allah mezarlıkların Allah’ı mı? Haşa.. Vesselam.