Bir de şöyle düşünelim

Bu savaşta yenilen kim? İslam Dünyası mı İran mı?

Diyeceksiniz ki; İran İslam Dünyasından ayrı mı?

Bize göre ayrı değil ama onlar ısrarla kendilerini ayırıyorlar. Hatta iki çarpıcı örnek var: Rahmetli Erbakan, D-8’leri kurduğunda İran’ı da tartışmasız oraya aldı ama gel gör ki İran 1979 Humeyni Devriminden sonra her Müslümanların İşbirliğinden söz ettiğinde aslında Şiilerin işbirliğinden söz etti. Şii yayılmacılığı üzerine attı adımlarını.

Bugün işlerin bu kerteye kadar gelmesi İsrail kadar İran’ın ve kollarının ağızlarını tutamaması ve korkak olmalarındandır. İşte şimdi zamanı. Göster yiğitliğini. Öyle Lübnan’da, Yemen’de gençlerin alınlarına bez sarıp ellerine silah vererek İsrail’in acımasız bombalarının önüne sürmek yiğitlik değil.

Evet, adam kapına kadar geldi ve seni kavgaya çağırıyor. Geri durmaya gerek yok.

İran samimi olsaydı bu fakir ülkelere silah satmak veya silah aldırmak yerine onların kalkınmasına harcama yapardı. Demek parası var ki silaha buluyor.

Ayrıca İran, Zengezur Koridoru Meselesinde Ermenistan’ı savunuyor da Azerbaycan’ı tutmuyor. Evet, İran samimi değil. Hâlbuki bu koridor sana da, Ermenistan’a da, Azerbaycan’a da, Türk Dünyasına da yarayacak. Ama dert o değil ki!

Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat, ABD’nin körfeze müdahalesi konusunda “ABD’nin yanındayız” demişti. Anlaşılıyor ki İran, bir keçinin boynuzları arasına yuva kuran kuş veya köpekbalığı ile gezen balık gibi. Hem köpekbalığının parazitlerini yiyor hem de onun sağladığı güvenlik içinde yaşıyor.

İran da, ABD’ye ve İsrail’e sürekli ağız açarak onlara karşı biriken Müslüman ülkelerin öfkesini kendine desteğe çeviriyor.

İran tarih boyunca yuvasından dışarı çıkamamış bir ülke. Tüm derdi de Sünni Dünyayı kışkırtmak ve başka ülkelerle dalaştırmak. Ama yemedi biiznillah. Sünni Dünya için kurduğu tuzakları Allah gördü. Suriye halkı bile İran’ın ve Hizbullah’ın başına gelenlere türkü söyleyip oyun tutuyor.

Anlamalısın ki Sünni Dünyada bir karşılığın yok. 

Eğer adamakıllı bir devlet olacaksan ya Türkiye’nin politikasını desteklersin ya da vara yoğa ağzını açmazsın.

“Savaşacağım, intikam alacağım” üzerine politika yapılmaz. Yazık değil mi Lübnan’da, Yemen’de bir sürü masum insanın ölümüne sebep oldun!

Allah, Sünni Dünyayı korumuş oldu Şii tehlikesinden. 

Ama nereye kadar? 

Eğer Sünni Dünya toparlanıp kendine gelmez ise Allah bize de bir bela musibet edecek. 

Allah, Sünni Dünyayı Şii tehlikesinden böylece korumuş oldu. Çünkü o insanların yaptıklarından ve niyetlerinden gafil değil. 

Nitekim Mülk Suresinde buyurur ki; “Sözü gizleseniz de açığa vursanız da Allah içinizden geçirdiğinizi bilir.” İşte budur. Bundan sonra Sünni Dünya uyanık olmalıdır. 

Nasıl?

Binlerce emekli İmam-Hatip ve Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmeni var. Binlerce de muvazzaf var. Herkes beş kişiyle Whatsapp üzerinden tefsir veya Hadis dersi yapsa bu millet kurtulacak. 

Her gün üç ayet veya bir Hadis… 

Bunu yapamayacak bahsettiğim kesimden kişi olamaz. Bu kadar da insanı bulmaktan aciz olamazlar.

Aslında İsrail ile en güçlü savaşın çaresi, ABD ile en güçlü savaşın çaresi Kur’an’dadır. Çünkü Kur’an önce diri tutar sonra dirilişe götürür. 

Öyle Cuma mesajlarıyla, Kandil mesajlarıyla olmaz bu iş. Kim okuyor? En az beş kişiden oluşacak ders halkalarıyla…

Böyle çalışanlar da var. Allah onlardan razı olsun. 

İşin edebiyatında değil fiilinde. Bir oda dolusu, yüz kişi konuşuyor da konuşuyor, eleştiriyor da eleştiriyor. 

Kim duyuyor? Hiç.

Yol değil. 

Yeni asra uygun olarak bir çalışma formülü bulmak için gerekirse bir çalıştay yapılmalı ama en tesirli yol bu. Gerisi denendi. Rahmetli Erbakan Hocanın dediği gibi “Denenmiş denenmez” Vesselam.