• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Malazgirt zaferi

26 Ağustos 2020
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Malazgirt zaferinin 950’nci yıl dönümü arifesindeyiz. Bu sene 949’dayız.

Büyük zaferin 1000’nci yılını görmeye ömrüm zor yeter. Ama Allah izin verirse, çocuklarım görebilir.

Tarih kuvvet alınacak bir zemindir. O günleri göremeyecek olsam da “Malazgirt zaferinin 908’nci yılında doğdum” demek, beni daha köklü, daha güçlü yapıyor.

Güçlü kalmak, kök salmaya devam etmek istiyorsak: Malazgirt’in ne anlama geldiğini daima aklımızda tutmalı, yanımızda taşımalıyız.

Malazgirt zaferi, Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinin ardından, tarihimizdeki en önemli olaydır. 

Evet, Malazgirt bir zaferdir. Tıpkı Kosova, Mohaç, Niğbolu ve İstanbul’un fethi gibi bir milletin kaderini değiştirmiştir.

Malazgirt, anavatanda kalan sayılı zaferlerimizden biridir. Kosova, Mohaç ve Niğbolu gibi büyük zaferler, tutsak haldedir.

Yeri gelmişken: Sakarya Meydan Muharebesi, Anadolu’daki son büyük zaferimizdir. Birini anıp da diğerini anmamak olmaz. Her ikisi de bizimdir. Her ikisi de azizdir. 

Malazgirt, Anadolu’yu yurt edinişimizi temsil ediyorsa; Sakarya da bu topraklarda kalıcı olduğumuzu ifade eder. Malazgirt dirilişe, Sakarya direnişe karşılık gelir. 

Devam edelim.

Malazgirt’te başlayan ve devam eden ortak bir kader, yürüyen bir hüküm var.

Biraz daha açarsak; Malazgirt, sadece bir savaşın değil, aynı zamanda bir ruhun adıdır. Birlik olmamız halinde neleri başaracağımızın açık ispatlarından biridir.

Malazgirt, Türklerin ve Kürtlerin birbirlerini bulduğu, bir olduğu, kader birliği yaptığı yerdir. 

Malazgirt, Türkler ile Kürtlerin kâfire karşı durduğu ilk yerdir. O gün orada galip gelen İslam kardeşliğidir. 

Türk Tarih Kurumu Yayınları arasında çıkan İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı isimli kitabı okuduğumuz vakit, şunu görüyoruz: Bazı tarihçilere göre, binlerce gönüllü Kürt süvarisi, Sultan Alparslan’ın ordusuna katılıp Bizans’a karşı savaşmıştır.

Bu durum savaşın gidişatını ne kadar etkilemiştir, bilemeyiz. Ancak şurası bir gerçek: O gün başlayan kader birliği, kesintisiz olarak bugüne kadar geldi. Ve hâlâ devam ediyor.

Malazgirt, Türkiye evinin ilk kurulduğu yerlerden biridir. Anadolu’yu İslâmlaştırma mücadelesi, burada başlamıştı. Bu süreç artık tamamlandı. Şimdi, İslâm kalmaya devam etmesi için çalışmalıyız. 

Malazgirt Zaferi bizim için sadece bir başlangıç değil, dönüm noktasıdır. Pasinler galibiyeti ve Kars’ın fethi 1071’den daha öncedir. Tıpkı Selanik ve Üsküp şehirlerinin İstanbul’dan evvel fethedilmesi gibi…

Şunu anlatmak istiyorum: Sadece kazanmak yetmiyor. Kuvvetli olup, sıkı sarılıp, kaybetmemek de icap ediyor. 

Bu böyledir: Bir şey düşürdüğünüz vakit, kaybettiğinizi bulmak için tekrar başa, yani çıkış noktasına dönersiniz. Sonra daha dikkatli yürürsünüz. 

Kabul edelim ki, yolculuk esnasında, bazı şeyler eksildi veya kayboldu. Yapılması gereken, tekrar başa dönmektir. Malazgirt’in bizim için böyle bir anlamı var.

Şunu sık sık söylemek, hatırlatmak icap ediyor: Anadolu, dünyadan kurtarılmış bir toprak parçasıdır. Batı dünyasının, kaybedip de geri alamadığı tek yerdir. Malazgirt’le başlayan o müthiş çabanın elimizde kalan tek karşılığıdır. Ata yadigârıdır.

Anadolu’da tutunmak zordur. Malazgirt’ten bu yana, kolay günümüz olmamıştır. Ülkemizin ve milletimizin her günü kritiktir. 

Oturup beklemekle, olmaz. Kesinlikle önlem alınmalıyız. Neslimizi buna göre yetiştirmeliyiz. Adımlarımızı bu yönde atmalıyız. 

Tekrara düşmek pahasına, bunu da söyleyelim: Anadolu’daki varlığımızı devam ettirmek istiyorsak; acilen ve ihtiyaçtan, tekrar Malazgirt modeline geçmeliyiz. Bu ruh sayesinde, bin yıl daha, Anadolu’nun kapıları İslamiyet’e, kardeşliğe, huzura açık olacaktır.

Son söz niyetine: Gönül ister ki, bu mübarek zaferin yıldönümü, rutin bir törenle geçiştirilmesin; daha mühim, daha heyecan verici ve kapsayıcı bir kutlama yapılsın. 

Bir de dilek: Bu sene nasip değilmiş. İnşallah seneye diyelim.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Kocayusuf

Tarihi incelediğimizde, şu gerçeği görürüz: Zaferler, hangi ırktan ve soydan olursa-olsun, "İslam-şuuru ile kardeşleşen-mehmetçikler"den oluşan orduların eseridir. Bu gerçeği gören Haçlı-dünyası, Müslümanlar arasında ırkçılığı pompalayarak, parçalamayı başarmıştır. İslam coğrafyasını oluşturan orta doğunun dağınıklığı, ne kadar "İslam-kardeşliği"nden bahsetseniz de, "zaferler-tarihi" ile bağdaşmayan "hal-i pürmelalimiz"i sergilemektedir...

Volkan Karacaoğlu

Ayhancığım kalemine sağlık. Gurur ve zevkle takip ediyoruz. Birde artık yazılarının sayısını artırmalısın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23