• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Kırım Notları: Bir Ziyaret, Bir Hafıza

24 Aralık 2025
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Kırım Notları: Bir Ziyaret, Bir Hafıza

ALİ OSMAN AYDIN  

Geçen hafta bugün özel bir davet nedeniyle Kırım’daydık. Oldum olası Kırım benim için özel bir yerdir.

Tarih kitaplarını birazcık karıştıran biri Türkiye Türkleri ile Kırım Tatarlarının kurdukları ittifakla yüzyıllarca Avrupa siyasetine nasıl yön verdiklerini görecektir. Özellikle 1590’larda Akıncı Ocağı’nın kaybından sonra nereye sefer olsa Kırım Hanları orada Osmanlı Kuvvetleri destekleyen bir askeri güç olarak hazır bulundular.


Bu yüzden “tarihimizdeki en travmatik olaylardan biri nedir” diye sorarsanız, size, “Kırım’ın kaybıdır” derim.

Kırım’ın kaybı, Küçük Kaynarca Antlaşması Türkiye Türkleri üzerinde yüzyıllarca süren bir travma yaratmıştır.

Çünkü Kırım hem soydaş hem de dindaşlarımızın yaşadığı bir memleketti. 


Sürgün, Sessizlik ve Bilinmeyen Kırım

Tarihsel öneminin büyüklüğüne karşın Kırım’ın sonradan yaşadıkları, Kırımlı kardeşlerimizin 1944’de maruz kaldıkları sürgün gibi büyük afetler ve şimdiki durumları ülkemizde maalesef yeterince bilinmiyor.


Bu yüzden yola çıkarken büyük bir heyecan içindeydim. Bilmediğim ama merak ettiğim bir dünyaya gidiyordum. Hem de savaşın sürdüğü bir coğrafyaya...

Nitekim Kerç boğazında, araçlarımızın durdurulup, aranmak için araçlardan indirildiğimizde... “Savaş bölgesine girdik” diye geçirdim içimden.


Hayat Bildiğimiz Gibi...

Ama aksine, Kırım’da hayat gayet olağan bir şekilde akıyordu. Trafik sıkışık, caddeler kalabalık, kafeler tıka basa doluydu.

Kırım’a gidişimizin nedeni, “Kırım Tatarları ile Yurtdışındaki Soydaşlarla Münasebetlerinin Geliştirilmesi” konulu uluslararası Yuvarlak Masa Toplantısı’na katılmaktı. Katılımcılar arasında 7 Kırım Tatar Türkü milletvekili, bakanlar, eğitimciler, çeşitli ülkelerden sivil toplum temsilcileri vardı.

Onlarca Yılın Hasreti


Kırım’da camiler ibadethane olmanın yanında milli kimliğin de ayrılmaz bir parçası...

Bu yüzden programın ilk gününde soluğu meşhur Cuma Camiinde aldık. Cuma camii eski adıyla Akmescit’te, yerin şimdiki adı: Simferopol’da.


Cami neden meşhur, söyleyeyim: Yapım için, proje safhasından inşaatına ve minarelerinden ezan okunmasına kadar onlarca yıl bir sürü zorluğun aşılması gerekmiş de ondan...

Yani bu Cami 1987 sonrası anayurtlarına dönen Kırım Tatarlarının onlarca yıllık hasretlerinin bir nişanesi imiş. Tıpkı bizim Taksim’e cami yapma meselemiz gibi... Müftü bey Cami’yi hayata geçirebilmek için elinde projelerle kapı kapı dolaşıp durmuş yıllarca. İlhakın ardından Cami inşaatı başlamış. İlk ezanda 2021’de okunmuş.


Şehre Taşla Yazılan Yazı

Ama nasıl güzel, nasıl ihtişamlı bir cami... Zaten cami, Osmanlı mimarine göre yapılmış. Dışarıdan onu gören kendini bir anda İstanbul’da, Bursa’da hissedebilir.

Ama Kırım Tatarları için anlamı daha da büyük tabii caminin. Onlar için bekleyişin, sabrın, metanetin, gayretin, var olma mücadelesinin bir ifadesi. Bu cami “her şeye rağmen buradayız” cümlesinin taşla söylenmiş hali gibi.

Sadece Cami değil klasik usul de olduğu gibi yanı başına bir külliye de yapılmış. Caminin hemen bahçesinde Kırım Tatarlarının din işlerinin yürütüldüğü harika bir müftülük binası var. Mimari yine Osmanlı tipi.

Rakamların Diliyle Kırım Tatarları


Orada Kırım yöneticilerinden yapılan faaliyetlerle ilgili brifing aldık. Kırım’da bugün yaklaşık 2,5 milyonluk nüfusun 300 binini Kırım Tatarı kardeşlerimiz oluşturuyormuş. Kırım Cumhuriyetinde 537 okul varmış. Eğitim kurumlarında Kırım Cumhuriyetinin 3 devlet dilinde ve Rusya Federasyonu’na bağlı halkların Ermenice, Bulgarca, Yunanca, Almanca, Ukraynaca, Rusça gibi 7 ana dilinde eğitim veriliyormuş. Tabii ki bu dillerden biri de Kırım Tatar Türkçesi... 

Yani Kırım’da çocuklar ana dilleriyle, Kırım Tatar Türkçesi ile eğitim görüyorlar.

Sürgünden Müftülüğe

Programda Kırım ve Sivastopol Müslümanları Müftüsü değerli Hacı Emirali Ablayev Müftü Bey ile de bir görüşmemiz oldu. Müftülük Kırım’da Türkiye’de olduğundan daha büyük ve daha kritik bir anlama sahip. Müftüler bir nevi kanaat önderi gibi...

Bir toplumun en büyük şanslarından biri nedir?


İnsanlar daha anlatmadan onların sorunlarını bilen, anlayan, dert edinen yöneticilerdir, değil mi?

Bana sorarsanız Kırımlı kardeşlerimizin en büyük şanslarından biri de Hacı Bey gibi bir müftüye sahip olmalarıdır.

Hacı Bey, 25 yıldır müftülük koltuğunda oturuyor. Anne babası 1944’de Özbekistan’a sürgün edilenlerden... 80’lerin sonunda tekrar ata yurduna dönüyorlar.

Ukrayna zamanını, ilhak sürecini, sonrasını, Kırım’ın yaşadığı değişimi dışarıdan değil içeriden bir gözle, olayların bizzat içinde yer alarak görüyor.

Ben Müftü Beyi, dini müktesebatının yanında siyaseti, toplum psikolojisini, halkının tarihini çok iyi bilen ve analiz edebilen biri olarak gördüm.

Yalta’da Verilen Söz


Müftü Bey, Kırım’da dini hayatın hiçbir kısıtlama olmaksızın doğal akışı içinde sürdüğünü söyledi. 

“Ukrayna döneminde 9 sene izin alamadığımız tarihi Seyit Settar Cami ve Külliyesi restorasyonuna, Rusya idaresi gelir gelmez onay verdi ve külliye kısa sürede tamamlandı” dedi. Kırım’da cami inşaatlarının süratle devam ettiğini de ekledi.

Müftü Bey Cuma Camii’nin yapım sürecini şöyle anlattı:

2014’te Putin Kırım’a geldi. Yalta’da denildi ki bütün toplumlarla görüşecek... Bana telefon açtılar, dediler ki: “Müftü Bey, seni de davet ettiler. Sen de geleceksin.” Peki dedim. Çıktık, geldik Yalta’ya. Sırayla herkes bir şeyler soruyor, konuşuyor. Sıra bana geldi. Dedim ki: “Sayın Cumhurbaşkanı, 15 senedir burada müftü olarak çalışıyorum. Ama bizim iki bayramımız var; Ramazan ve Kurban. 15 senedir iki bayramımızda da spor salonunda namaz kılıyoruz. Toprağımız var ama 15 senedir kurmaya imkânımız olmadı. İzin vermediler. Bekliyoruz.” Bana baktı ve dedi ki: (Kırım’ın 1954’te Ukrayna’ya bağlanmasına atfen) ‘15 sene değil, 50 senedir bekliyorsunuz.’


Ve Putin Yalta’da bize, Büyük Cuma Camii’ni yapma sözü verdi ve yaptı.

Bayramın Resmileşmesi

2 Bin 500 metre kare büyüklüğünde, 5 bin kişinin ibadet edebildiği caminin mimari, mühendislik projeleri ve inşaat malzemeleri Türkiye’den temin edilmiş. Finansı Rusya Hükümeti sağlamış. 

Ayrıca Ukrayna döneminde resmî tatil olmayan Ramazan ve Kurban Bayramları şimdi resmî tatil kabul ediliyor... Yani Kırım Tatarları “bayramlarını” çalışmak zorunda kalmadan geçirebiliyorlar. Bu haliyle insanlarda büyük bir memnuniyet oluşturmuş...


Sessiz Çekiliş

İlhak sürecinin ardından Türkiye’nin Kırım’dan büyük ölçüde çekildiğini Müftü Bey şu şekilde anlattı: “Geçmiş dönemde Türkiye’den Diyanet Vakfı buradaydı, birçok vakıf ve dernek buradaydı. Rusya’yla gelinen süreçten sonra hepsi çekildiler. Ama bugün medreselerimiz devam etmektedir. Hafızlık kursumuz devam etmektedir. Kızlar medresemiz de devam etmektedir.”

Müftü Bey’in anlattıklarını hayretle ve ilgiyle dinledim doğrusu. Meğer Türkiye’de Kırım’ın meselelerinden ne kadar da habersizmişiz.

Kırım’da daha önce bilmediğimiz pek çok şey öğrendik. Elbette başka yerleri de ziyaret ettik ve başka gözlemler de yaptık. Onları da önümüzdeki yazıya bırakalım.  

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23