Osmanlı mimarisinde 16. yüzyıldan beri örneklerine rastlanan kuş evleri, kuşların korunması ve yuva olarak kullanması amacıyla tasarlanan yapılardı. Kuş evleri hem evlerin hem de cami, hastane, darülaceze gibi kamusal binaların duvarlarına inşa edilirdi. Kuş evlerinin tarihinin 16. yüzyıldan daha eskiye dayanabileceği de düşünülüyor. Ancak sanat tarihçileri önceki dönemlere ait ahşap yapıların yangınlarla ya da başka etkenlerle yok olması nedeniyle yalnızca taş yapılara bakarak tarihlendirme yapabiliyor. Eski gezginlerin yazdıkları da kuş evlerinin izini sürmede sanat tarihçilerine yardımcı oluyor. Seyahatnamelerde, yani gezi yazılarında, sözü edilen kuş evleri günümüze dek korunamamış olsa da bu yapıların bir zamanlar var olduğu biliniyor. Örneğin 1843’te Antakya’yı ziyaret eden William Henry Barlett’in yaptığı gravürde Ulucami’nin minaresinde bir kuş evi bulunduğu görülüyor. Ancak kuş evinin ahşap olduğu için günümüze kadar ulaşamadığına inanılıyor.