Rus ve İngilizlerin desteğiyle Erzurum’da terör estiren Ermeni Taşnak çeteleri, “Tren devrildi yardıma gelin” diyerek kandırdıkları Müslüman köylüleri Yanıkdere adıyla anılan derede canice bıçaklarla kafalarını keserek katlettiler. Akit Ankara Haber Müdürü İsmail Uğur, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü doçenti Gürsoy Solmaz ile birlikte o katliamda yakınları öldürülen köylülerle görüştü.
Ermeni ve Taşnak çetelerinin Erzurum’un Pasinler İlçesi’nde yaptığı katliamlar, yörede bulunan bir dereye verilen “Yanıkdere” adıyla kayıtlara geçti. Tren yolunun da bulunduğu derede kandırdıkları Müslümanların bir kısmını boğazlarını keserek bir kısmını da yakarak öldüren Ermeni çetelerinin zulmünü unutmamak için yöre halkı derenin adına “Yanıkdere” diyor.
“TREN DEVRİLDİ” YALANIYLA KATLETTİLER
Pasinler’de yaşayan Fatih Akçalı büyüklerinden dinlediği Ermeni katliamını şu sözlerle anlatıyor. “Erzurum, Ermeni mezalimini yaşayan şehirlerin başında gelir. Ta Tercan’dan başlayıp Cinis, Alaca, Ilıca, Dutçu, Tepeköy, Pasinler, Sarıkamış, Iğdır ve Hocalı Azerbaycan yöresine kadar bu hatta çok sayıda katliam yapmışlar. Bunlardan biz Erzurum’da olanları büyüklerimizden dinlerdik. Tabi o zaman insanımızda teknolojik imkân yok, kamera yok resim çekme imkânı yok. Sadece bu olayları tutanak halinde yazarak muhafaza eden komisyonlar var. Onlara yeminli olarak ifade veren köylülerin şahit oldukları olayların üzerinden biz bunu öğreniyoruz ve Rus subaylarının özellikle hatıratlarında Ermenilerin Türkleri vahşice katlettikleri anlatılıyor. Erzurum’da meşhur Dervişağa mahallesindeki Ezilmihli Osman Ağa, Mürsel Paşa Konağı’nda yaklaşık bin iki yüz kişiyi yakarak öldürüyorlar. Yanıkdere’de çok kıyım yapılmış. 3 bin masum insanı kırmışlar orada. 20 gün sürmüş bu vahşet. Tren Rusya’dan gıda getiriyormuş da yol kapalı kar yağmış, tren yolda kalmış, yolu açmak için adam toplama bahanesiyle insanları kandırıyorlar. Yanıkdere mevkiinde derenin üst kısmında birbirlerine bağlayarak baltalarla kafalarını kesip dereye yuvarlıyorlar. Bu bağırtı, feryat duyurmasın diye de lokomotif ha bire siren çalıyor. Bu olay tam yirmi gün sürüyor. Tahsildar Tahsin Efendi var bu olayın canlı şahidi. Bu olayın boyutlarını anlatıyor. Yanıkdere’ye gelip akrabalarını görenlerden aklını yitirenler olmuş.
ŞEHİT FADİME KANLI ELBİSELERİYLE GÖMÜLDÜ
Pasinler Kavaklıdere nüfusuna kayıtlı 1930 doğumlu Fatih Keser, Ermeni katliamında teyzesini kaybetmiş. Fatih Amca, büyüklerinden dinlediği Ermeni zulmünü şu sözlerle anlatıyor: “11 Mart gecesi Erzurum en kanlı gecelerinden birini yaşamış. İşkenceler çok korkunç olmuş. Ermenilerin yaptığı zulümler bitecek gibi değilmiş. Gebelerimizin karnını kasatura ile keserek bebeklerini süngü üzerine takıp, genç ihtiyar demeden birçok insanı kazığa oturtmak gibi insanlık dışı işkencelerle öldürmüşler. Benim teyzem de o katliamda öldürülmüş. Ermenilerden kaçan birkaç aile ahırda toplanmış. Gecenin ilerleyen saatlerinde Ermeni askerler ahırı basmış. Teyzem 18 yaşlarında genç bir kızmış. Fadime teyzem Ermeni askerler namusuna dokunmasınlar diye yüzüne is sürmüş. Ahırı basan Ermeniler, oradaki kadın ve kızlara ilişmeye başlamışlar. Bir Ermeni askeri teyzemin kolundan tutup yan taraftaki ahıra götürmüş. Ermeni askeri ile uzun süre mücadele etmiş. Namusuna dokundurtmamış. Sinirlenen Ermeni askeri yan tarafta bulunan baltayı alarak teyzemin kafasını bedeninden ayırmış. Oradan uzaklaşıp yanda bulunanların yanına giderek “Gidin Fadime’nizi alın” demiş. Ahırdaki diğer kişiler teyzemin yanına geldiğinde kanlı vücuduyla karşılaşmışlar. Teyzemin cenazesini defnetmek için hoca çağırmışlar. Hoca teyzemin şehit olduğunu yıkanmaması gerektiğini söylemiş ve teyzem öyle kanlı halde defnedilmiş. Şu anda teyzemin kabri Y.Habib Efendi Mahallesinde bulunan 23 Temmuz Okulu’nun bahçesindeki mezarlıktadır.
ÇARMIHA GEREREK KATLETMİŞLER
Ilıca ilçesinin Alaca köyünde yaşayan 1948 doğumlu Naci Yılmaz da köyünde yaşanan Ermeni mezalimini şöyle naklediyor: “Ermeniler Alaca Köyü’nde yaşamamışlar ancak köyümüz bir süre Ermeni çeteler tarafından işgal edilmiş. Köydeki insanları kandırarak mereğe (ahır) doldurarak üzerlerine gaz döküp canlı canlı yakmışlar. Köyde sadece 1-2 kişi sağ kurtulmuş. Onlar da yakılan insanların altında kaldıkları için sağ kurtulmuşlar. Yakılanların yaşları 3 ile 70 arasında. Katliam yaptıktan sonra köyü terk ederek diğer köylere gitmişler. Ilıcanın diğer köylerinden Esevang ve Zıravang’a gitmişler. Katliamda bazılarını çarmıha germişler ve sağ kalanlar için şöyle seslenmişler ‘çiğ et yemek isteyenler kuzeye, pişmiş et yemek isteyenler güneye gitsinler’.
ÇIĞLIKLARI DUYULMASIN DİYE ŞARKI SÖYLETMİŞLER
Erzurum’un Tortum İlçesi Demirciler Köyü’nden 89 yaşındaki Hüsna Küçük’ün naklettiği Ermeni vahşeti: “Hüsna Küçük, Ermeni vahşetini amcası ve aynı zamanda kayınpederi olan İbrahim Efendi’den dinlemiş. Amcası İbrahim, yakın arkadaşı aynı zamanda köylüsü Hüseyin ile Kars’ta askerlik yaparken Ermeniler tarafından bölge halkı ile esir edilmişler. Ermeniler bu esirleri bir değirmene doldurmuşlar ve her türlü işkenceyi yaparak öldürmeye başlamışlar. Öldürürken de çığlıkları duyulmasın diye diğer esirlere şarkı söyletiyormuşlar. Hüseyin her türlü işten bir şekilde sıyrıldığı için “kepenek” lakabıyla tanınırmış. Kepenek Hüseyin diğer esirlere kendisinin türkü söylüyormuş gibi yaparak ne yapmaları gerektiğini anlatacağını söylemiş ve kaçmalarını istemiş. Başlamış türküye; ‘yağı çalın gidin, sabunu çalın gidin, iğneyi çalın gidin, şimdi sağdan çıkın kaçın’. Ermeniler ne söylediğini anlamadan oynuyormuşlar. Bunları duyan esirler söylediklerini de alarak kaçmaya başlamışlar. Kendisi de o karmaşadan yararlanıp kaçmış, arkadaşı İbrahim’ i de bulmuş ve köye doğru yola çıkmışlar. Yollarının üzerindeki köyleri de Ermeniler basmış. Ermenilere yakalanmaktan korktukları için gündüzleri saklanıp geceleri yola devam etmeye karar vermişler. Yolu yarıladıktan sonra hangi taraftan gidecekleri konusunda fikir ayrılığına düşmüşler. İkisi de ayrı ayrı yollardan devam etmiş. İbrahim çok zor yollardan geçmiş ve Kars’tan Tortum’a ulaşmış. Dağları aşarak köyün tarlalarına gelmiş. Gece olduğu için bir şey göremiyormuş. Ermenilerin köyü basıp basmadığını bilmediği için tarlalara ellerini sürerek kontrol etmiş. Çünkü Ermeniler bastıkları köyleri talan edip ekili arazileri söküyormuşlar. Tarlaların ekili olduğunu anlayan İbrahim sevinçle köye varmış. Arkadaşı kepenek Hüseyin’in ondan önce köye geldiğini görmüş. İkisi de Ermeni zulmünden sağ kurtulup köylerine gelmeyi başarmışlar.”
Erzurum’un Horasan İlçesi’nin Kızlarkale Köyü’nde yaşayan 1951 doğumlu Mahmut Çakal’ın aktardıkları: “Benim ninem Salli seferberliği yaşamış bir kadın. Dedem İbrahim Çakal Rusya’ya esir gitmiş. Ermeni ile Ruslar beraber köyde 6 ay kalmışlar.
Ermeniler akla gelmez işkenceler yapıyorlarmış. Ruslarla birlikte Ermeniler 6 ay boyunca köylünün malını yiyip, kadınlarına tecavüz edip işkence etmişler. Ermeniler kadının karnında çocuğu sezdi mi süngüyü kadının karnına sokar ve bebeği çıkarırlarmış. Erzurum’un Kavak Mahallesi’nde bir taş bina vardır. Burada olan vatandaşları toplamışlar, oraya götürmüşler. Bir mandanın üzerine gaz yağı döküp buradaki insanların içine koymuşlar. Manda can havliyle oradaki insanları ezerek öldürmüş. Bunların yapmış olduğu zulüm hiçbir millete yapılmamıştır.
Ermeniler hangi köye gelmişse ‘biz Müslümanız’ demişler. Köyde kimin kaç çocuğu olduğunu tespit ettikten sonra akşama onları bir bir öldürürlermiş. Kadınları ve erkekleri bağlayıp mismarlarla (çivi) duvarlara ve ağaçlara çakarmışlar.
ANNEM YANAN CESETLERİN ALTINDAN SAĞ ÇIKMIŞ
Kara Ali lakaplı Ali Aydın, annesinden dinlediği Ermeni zulmünü anlatırken gözleri doluyor. Ali Amca, “Rabbim bizi bir daha bu canilerin eline koymasın yavrum. Allah Müslüman mazlumları küffarın insafına bırakmasın” diyerek dua ediyor.
Erzurum Pasinler İlçesi’nin Tımar Köyü’nde yaşayan Kara Ali lakaplı 86 yaşındaki Ali Aydın da Ermeni katliamından sağ kurtulan annesinin anlattıklarını şöyle naklediyor:
“Ermeni askerleri topladıkları kadın ve erkekleri köydeki bir evde toplamışlar. Evin kapılarını üstlerine kilitleyerek bacadan ve kapılardan gaz yağı döküp ateşe vermişler. O zaman benim annem 17 yaşındaymış. Kendinden 1 yaş büyük ablası da yanındaymış. Evin içinde bir su kuyusu varmış. İçerideki erkeklerden 3 tanesi bu kuyuyu kullanarak dışarı çıkabilmiş.
Ermeniler yakıp gittikten sonra bu 3 kişi yanan evin duvarını kırarak içeri girmiş. ‘Sağ olan kimse var mı’ diye seslenmişler. Yanan cesetlerin altından 4 kadını sağ kurtarmışlar. Benim annem de o kurtulanların arasındaydı. Kendisinden büyük olan teyzem ise o yangında hayatını kaybetmiş.
ERMENİ DOKTOR MÜSLÜMANLARI ZEHİRLEMİŞ
1930 doğumlu 85 yaşındaki Dursun Gülşahin ise, Ermeni katliamının canlı tanıkları merhum Cemal Yakar ve Nusrettin Yakar’dan dinlediği Ermeni vahşetini şöyle anlatıyor:
“Aşkale’de Ermeni bir doktor varmış. Hasta olup da muayeneye giden Müslümanlardan onlarcasını zehirleyip öldürmüş. Ruslar Hasan Kaleden çekilirken ‘biz çekiliyoruz isterseniz silahlarımızı size verelim. Kendinizi Ermenilerden koruyun’ demişler. Ancak Hasankale Muhtarı Sado, bunu kabul etmemiş. Ruslar buradan çekildikten sonra Ermeniler Hasankale’deki halkı toplayıp kurşuna dizmişler. Sıddık dedenin annesi o zamanlar 8-10 yaşlarındaymış. Cesetlerin altında kaldığı için bu katliamdan kurtulmuş. Sıddık dedenin annesinin dediğine göre köy muhtarı Sado da Ermenilerden tarafmış. Bu nedenle Sado ve üç oğluna hiçbir şey yapmamışlar. Ermeniler daha sonra köprü köye geçerek halkı üçer beşer köyün dışına çıkarıp katletmişler.