• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Maarif Şûrası 2

03 Aralık 2021
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Dünkü yazımızda, “Felsefi Esaslar-Tarihi Perspektif-Mevcut Durum ve Aykırı Çözüm Teklifleri” alt başlıklarıyla, yazdıklarını-konuştuklarını-hatıralarını, “Maarif Meseleleri” isimli kitapta (Ötüken Neşriyat) toplayan Prof. Dr. Ferruh Müftüoğlu’nun düşüncelerini paylaşacağımı söylemiştim.

Merhum Müftüoğlu, Batı’yı da Doğu’yu da tanımış bir mütefekkirimizdir. Nurettin Topçu’dan sonra maarif meselesi üzerinde duran hocalarımızdandır.

Bu kadarla yetinip, “iyilik yap denize at” misali hocanın tespitlerinden bazı kısımlar aktaralım:

-Aslında memleketimizde 200 yıldır Batılıların ilerilikleri, bizim geriliklerimiz, onların ilerlemelerinin bizim geri kalmışlığımızın sebepleri konuşulur ve tartışılır.

Fakat doğru bilgi ve sağlam tefekkür noksanlığı, şimdiye kadar tespit ve teşhislerin hep isabetsiz olmasına sebep olmuştur, halen de yanlış işlerin yapılmasına sebep olmaktadır.

Derdi doğru teşhis edilemeyen hastaya yanlış ilaçlar verilerek hastalığının azdırılmasına veya yanlış uzuvlarının ameliyat edilmesine benzer işler yapılmaktadır.

-İnsanımızın sorumsuzluk, disiplinsizlik, tembellik, ihmalkârlık, sebatsızlık, iltimasçılık, rüşvetçilik, yalancılık, sözünde durmama gibi davranış bozuklukları hep eğitim yetersizliğinin ve/veya bozukluklarının neticesidir.

-Yanlış maarif politikaları, maarife hâkim olan zihniyet yanlışlarından kaynaklanmaktadır.

Bunlar; materyalist-pozitivist felsefelerin hakikatmiş gibi kabul edilmeleri, ilim ve bilim kavramlarının layıkıyla anlaşılmamış olmasıdır.

“Bilimsel” yaftası ile süslenerek bilimsel teori diye yutturulan bazı görüşlerin bilimsel diye okutulmaları, hatta maarifin temel felsefesinin bunlar üzerine kurulmasıdır.

Bütün bu yanlışların sonucu olarak da dinin hayatımızdan çıkarılmasına karar verilmesi, buna paralel olarak laikliğin tam bir ‘lâdînilik, din-dışılık’ olarak fertlerin hayatına hâkim kılınmaya çalışılmasıdır.

-Hâlbuki ahlaksızlık büyük nispette inançsızlıktan kaynaklanıp örneksizlikle beslenir. Ahlak eğitimi üniversiteden çok önce verilmelidir.

-En kısır kafalarda bile bulunan öğretim ve eğitim kavramlarının ikisini birden ifade edecek bir kelimeye ihtiyaç bulunduğu izah gerektirmez.

Bu ihtiyacı dilimizde asırlardır yaşayan “maarif” kelimesi ile karşılamaktan daha tabi ne olabilir? Üstelik bu kelime, ilim ve fenlerin öğretilmesi, öğrenilmesi ve üretilmesi kadar şahsiyetin şekillendirilmesi ve nefsin terbiyesi ile ilgili bütün faaliyetleri ifade ederken, eğitim bakanlığı değil, “Maarif Bakanlığı” demek daha anlamlı ve daha tutarlı olmaz mı?

-Maarifimiz, zihniyet bozuklukları kadar etkili sistem bozuklukları da taşımaktadır. Asli muharrikten (hareket-sağlayıcıdan) mahrum ve taklitçiliğe dayalı bir maarifin, bu milleti taklit ettiklerinin önüne geçirebilmesi veya onlarla aynı seviyeye getirebilmesi elbet beklenemezdi.

-Bir topluluğu millet, yaşadığı toprakları da vatan yapan onun geçmişte yaşadığı hayattır. Geçmişte yaşanan bu hayatın tasvir ve değerlendirilmesi demek olan tarih, milletin şahsiyetinin ve vatanının muhafazası için şarttır. 

Memleket, çoğu neredeyse bütün iffet ölçülerini ayaklar altına alan insanların sanatçı, düşünür, yazar, çizer sıfatlarıyla kasılarak dolaştığı bir ülke haline gelmiş”.

Merhum Ferruh Müftüoğlu 2007 yılında rahmetli oldu. Ruhu için el-Fatiha.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

vahhabi sevdalısı

maarif değil Türkçe eğitim..Biz Türküz vahhabi değil.yerli ve milli ol.

Nahit sazoglu

Egitimde mesleki ve teknik egitimi devlet politikasi yapmaliyiz
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23