Balık tuttukları, hayvanlarına su içirdikleri, bulgur kaynattıkları, çamaşır yıkadıkları çayın durumuna üzüldüklerini dile getiren Güleç, şöyle devam etti: "Dere boyuna gelip ağlamamız gerekiyor ama gelemiyoruz çünkü çok kötü kokuyor. Şu anda kullanılacak bir vaziyeti yok. Çocukluğumuz, gençliğimiz buralarda geçti. Geçen sene barajımızda su bitti, tek sefere mahsus buradan sulama yaptık. Oğlum iki saat sonra zehirlenip Tıp Fakültesi Hastanesine gitti. Biz bu suyu içiyorduk, böyle temiz suyu vardı. Mis gibi kokardı. Yetkililerden buna bir çare istiyoruz." Rüştü Bozkurt (67) ise çayın çevresinde nefes dahi alamadıklarını söyledi. Kokunun mahalleye ulaştığını vurgulayan Bozkurt, "Özellikle hafta sonları daha kötü kokuyor. Ziftten öte bir şey. Köyün en üst kısmında oturuyorum. Orada bile bu koku nefesimi kesiyor." dedi.