İran'ın nükleer programı raporu: 'Hamaney savaş başlıkların üretimini emretti' iddiası! İtalya'da rapor
İran'ın başkenti Tahran'daki kaynaklarından alıntı yapan bir İtalyan düşünce kuruluşu, bir raporu dünya basınında yer aldı. İran lideri Ali Hamaney'nin nükleer savaş başlıklarının üretilmesini emretti iddiası! İtalya Enstitüsü tarafından ilk kez açıkladı.
İtalyan Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, İran-İsrail çatışmasında son aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Tahran’ın 2026 yılına kadar nükleer silah üretimine yönelebileceğini öngörüyor.
Tahran'daki kaynaklarından alıntı yapan bir İtalyan düşünce kuruluşu, konuyla ilgili bir raporda İran lideri Ali Hamaney'nin Ekim ayında Hürremşehr balistik füzelerine yerleştirilebilecek kadar küçük nükleer savaş başlıklarının üretilmesini emrettiğini iddia etti.
İtalyan Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) tarafından yayımlanan yeni bir rapor, İran-İsrail çatışmasında son aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Tahran’ın 2026 yılına kadar nükleer silah üretimine yönelebileceğini öngörüyor.
Analizde, İsrail ve ABD’nin uzun süredir devam eden suçlamalarına rağmen, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in yakın zamana kadar atom bombası inşasına karşı çıktığı belirtiliyor. Hamaney’in, uranyumun %90 saflıkta zenginleştirilmesi ve füzelere monte edilebilecek minyatür nükleer savaş başlıkları üretilmesi yönündeki talepleri daha önce geri çevirdiği biliniyor. Ancak rapor, İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) kanadından nükleer silah üretimi konusunda ciddi bir baskı olduğunu vurguluyor.
İran'ın nükleer programı hakkında rapor: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Haziran 2025 verilerine göre İran, %60 zenginlik seviyesinde 441 kilogram uranyuma sahip. Teknik olarak bu seviye nükleer silah üretimi için bir eşik olsa da, Khorramshahr gibi büyük füzelere monte edilebilecek kompakt bir savaş başlığı için yeterli değil. Bu tür savaş başlıkları için %90 oranında zenginleştirilmiş uranyum gerekiyor.
İran’ın elindeki IR-4 ve IR-6 gibi gelişmiş santrifüjler sayesinde, zenginleştirme seviyesini yüzde 60’tan yüzde 90’a çıkarması sadece birkaç hafta sürebilir. Uzmanlar, İran’ın nükleer silah üretmeye karar vermesi durumunda, en mantıklı zamanın %60 zenginlikte kritik bir hacme ulaştığı an olacağını belirtiyor. Ancak ajansın son denetimleri, şu ana kadar böyle bir işlemin yapılmadığını gösteriyor. Analizin yazarı, Hamaney’in nükleer kapasiteyi bir silahtan ziyade, ABD’yi 2015 nükleer anlaşmasını veya benzeri bir metni canlandırmaya zorlamak için bir koz olarak kullandığı sonucuna varıyor.
Rapora göre, yaşanan "12 günlük savaş" tüm dengeleri değiştirdi. Bu değişim siyasi bir intikamdan ziyade, İran’ın savunma doktrinine olan güveninin sarsılmasından kaynaklanıyor. Çatışma sırasında İran’ın askeri gücünün etkili tek unsuru olarak orta menzilli füze cephaneliği öne çıktı. Öte yandan, Hizbullah’ın zayıflaması ve Suriye’deki gerilemeler, Tahran’ın bölgedeki diğer caydırıcı unsurlarının etkinliği konusunda şüphe uyandırdı.
İran’ın uzun menzilli füzeleri, İsrail’in hava savunma mühimmatı sıkıntısı çektiği bir dönemde Tahran’ın haziran ayındaki ateşkesi kabul etmesini sağladı. Ancak analiz, İsrail’in İran’a ait füze ve fırlatma sistemlerinin önemli bir kısmını imha etmeyi başardığını iddia ediyor. ABD’nin savaşa daha aktif dahil olması durumunda, İran’ın mevcut füze stokunun sadece birkaç hafta dayanabileceği öngörülüyor.
Nükleer silah: En önemli caydırıcılık aracı mı?
Bu koşullar altında rapor, rejimin bekası için nükleer silahların tek gerçek caydırıcı olarak görüldüğünü savunuyor. Tahran’daki kaynaklar, yıllarca süren reddin ardından Ali Hamaney’in geçtiğimiz Ekim ayında balistik füzeler için nükleer savaş başlığı geliştirilmesine "yeşil ışık" yaktığını iddia ediyor. Yine de Hamaney’in, uranyum zenginleştirmesinin yüzde 60’ın üzerine çıkarılmasına henüz onay vermediği belirtiliyor.
İranlı yetkililer programın barışçıl olduğunu savunmaya devam ederken, UAEA raporları da nükleer silaha yönelik somut bir hareketliliğin henüz belgelenmediğini teyit ediyor. Buna rağmen ISPI, İran’ın UAEA’ya bildirmediği gizli bir tesiste çok gizli bir zenginleştirme programı yürüttüğüne dair söylentilere dikkat çekiyor.
Savaş başlığı üretmek, uranyum zenginleştirmekten çok daha karmaşık bir süreç. Pakistan örneğinde görüldüğü üzere, kullanılabilir ve güvenilir bir savaş başlığı tasarımına ulaşmak on yılı aşkın bir süre alabilmekte. İran’ın bu süreci tek başına yürütmesi, kendisini uzun süre "savunmasız bir geçiş döneminde" bırakacaktır.
Bu noktada "dış yardım" tek kısayol olarak görülüyor. Çin ve Rusya, bölgesel dengeyi bozacağı endişesiyle İran’ın nükleer silahlanmasına sıcak bakmıyor. Pakistan’ın ise mevcut konjonktürde İran’a yardım etmesi beklenmiyor. Geriye kalan tek seçenek olan Kuzey Kore ile balistik füze alanındaki iş birliğinin, nükleer savaş başlığı teknolojisini kapsayıp kapsamadığı ise henüz doğrulanabilmiş değil.