Kaligrafinin bir yazı çeşidi olduğunu ve hat sanatı ile bir benzerliği olmadığını ifade eden Diker, “Kaligrafi daha esnek, serbest ve kuralları olan ama çok katı kuralları olmayan özgünleştirebileceğiniz bir tarz. Resmin temelinde aslında renk, çizgi, leke ve nokta gibi temel unsurlar vardır. Ben de tek bir çizgiyle hem lekeyi, hem çizgiyi hem de rengi bir arada kullanarak, çizgileri birbirleri içerisinde homojen bir yapı içerisinde ve uyumlu bir örüntüyle soyutlama çalışması yapıyorum” dedi. Bugüne kadar sahip olduğu bilgi birikiminin, deneyimlerinin, okuduğu kitapların, şiirlerin, efsanelerin ve hikayelerin resimlerine de yansıdığını aktaran Diker, “Bir örüntü çalışması yaptığımda resimlere tıpkı çocuklarıma isim verir gibi her yaptığım resme de bir isim veririm. Dolayısıyla o resmin bende çağrıştırdığı ya da bana hissettirdiği her ne ise resmin adını da o şekilde koyarım. Bir resmime ‘Çeşm-i Cihan’ ismini vermiştim. ‘Gelin Kınası’, ‘Damat Kınası’, ‘Gelin Başı’ gibi böyle geleneksel Anadolu kültüründen beslenen isimler veriyorum. Yaptığım resimlerin adıyla özdeşleştiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Çağdaş sanatçı Serhat Diker, üretmek istediği resmi öncelikle kafasında tasarladığını ve tasarım sürecinin bitmeden yapım aşamasına geçmediğini kaydetti.