Fatma Matur şöyle aktarıyor: Bu hafta, ilk gördüğümde güzelliğinden sözcüksüz kaldığım, ben hipnotize olmuş halde önüme serilen manzaraya bakarken, kardeşimin, içimden geçenleri “Yunus Emre, Şol Cennetin Irmakları’nı burası için yazmış olabilir” diyerek dile getirdiği bir yerden bahsedeceğim size. Hırvatistan’ın ve bence Avrupa’nın en güzel milli parkı, bir yeryüzü cennetinden. Plitvice Gölleri Milli Parkı Seyahat ederken bazen fotoğraflarda çok güzel görünen bir yere gider ve hayal kırıklığına uğrar, bu muymuş dersiniz. Sıcak bir mayıs günü, Plitvice Gölleri Milli Parkı’nın 1 numaralı girişinin az ilerisinde, parkta yürüyüşe başlayalı daha birkaç dakika olmuşken, ben bu hissin tam tersini yaşıyorum. Hiçbir fotoğraf bu güzelliği hakkıyla yansıtamaz, hiçbir göz bu manzarayı unutamaz diye düşünüyorum. Saatler sonra yürüyüş bittiğinde bu hissim daha da pekişmiş halde bu muhteşem yerden ayrılıyorum. yenişafak'ın aktardığına göre: Manavgat, Kurşunlu, Düden, Erfelek, Aydınpınar, ülkemizde ne kadar şelale varsa hepsini ve daha fazlasını, yüzlercesini, katman katman döküldükleri on altı gölle birlikte, üç yüz kilometrekarelik kocaman bir doğal parkta gördüğünüzü düşünün. Göllerin içlerindeki mineral yapılarına ve ışığa bağlı olarak zümrüt yeşilinden, gök mavisine, cam göbeğine, griye kadar renk geçişlerine sahip olduğu, sık ve gür ağaçlarla kaplı yemyeşil bir ormanın içerisinde bir park burası. 1949 yılında açılmış, 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış, Hırvatistan’ın en eski doğal parkı.