Sahabi Cabir b. Abdullah’ın aktarımına göre Hafs b. Müğîre, eşi Fatıma’yı boşayınca, Fatıma Peygamberimize gelir. Allah şanını artırsın Peygamberimiz de kocası Hafs’a ‘boşadığın eşine bir geçimlik ver’, buyurur. Hafs, verecek bir şeyim yok deyince, Peygamberimiz emrini şöylece yineler: Mutlaka geçimlik vermek gerekir. Ona geçimlik olarak yarım sa’ da olsa / bir miktar hurma ver. (Beyhaki’den naklen Şevkânî. Fethül-Kadîr Bakara 241) Bakara 241’de “Marûf ölçüde” denildiği ve bu ölçüye Bakara 236 ‘da işaret edildiği üzere verilecek Meta’ yani geçimlik, boşayan kocanın maddi düzeyine göre belirlenecektir. Geçimlik verme görevi âyette yalnızca kocalara değil, kocalar dahil Müttakilere yüklendiği için kocanın fakirliği durumunda bu geçimliği devlet yöneticileri/yönetimleri üstlenir. Bu geçimliğin mehirle hiçbir ilgisi yoktur. Evliliğin başında ödenmek üzere kocanın zimmetine borç olarak bırakılmış mehir ödenmemişse ayrıca ödenir. Kur’ân ve Sünnet kurallarına dayalı İslam Toplumu’unda, nafakaları sağlandığı ve adalet gösterildiği halde kendi özgür iradeleri-istekleriyle ve yargı kararıyla boşanan kadınlar, kocaların talep etmesi halinde aldıkları mehiri iade etmekle yükümlüdürler. (Bakar 229) Bu şekilde kendi arzularıyla boşan kadınlar geçimlik alma haklarını yitirirler. Kendileri istemediği ve boşanmayı gerektirecek suç/günah işlemedikleri halde kocaları tarafından boşanan kadınlar geçimlik alma hakkına sahiptirler. Yapılan açıklamalar ışığında ortak akla ve parlamentoya şu teklifi sunuyoruz: