Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız ise Yenikapı'nın, kentin dışarıyla irtibatını sağlayan 4 ana kapısından biri olduğunu söyledi. Diğer 3 kapıdan daha geç yapıldığı için bu ismi alan Yenikapı'nın asıl adının "Su Kapısı" olduğunu belirten Yıldız, kapının Mervani kitabeleriyle dikkati çektiğini, Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri'ne açılmasından dolayı önemli olduğunu ifade etti. Döşemelerin, o günkü yol döşemesi ve sistemi hakkında bilgi vermesi açısından da önemli olduğunu dile getiren Yıldız, "Diyarbakır'da Roma döneminde büyük bir inşa oluyor. Roma dönemini çok iyi bildiğimiz için Roma'ya dayandırıyoruz. En geç Roma dönemidir. Belki de bu yol Roma döneminden önce en az 1700 yıllık yoldur. Belki de daha önceden yapıldı ve Roma döneminde tekrar onarıldı. Muhtemelen Dicle Nehri kenarındaki taşları alıp burada kullanmışlar. Diyarbakır'da genelde Karacadağ volkanının patlaması sonucu oluşan bazalt taşı kullanılır ama bu döşemelerde dere taşının kullanılması çok farklı bir özelliktir. Yenikapı'da ortaya çıkan yol ağına baktığımız zaman ana kapı olduğu için kullanılan taşların büyük ve iri seçildiğini görüyoruz. Orduların sefere, kervanların şehre giriş ve çıkışlarında çok sık kullanılan yol olduğundan dolayı genelde kaba malzeme tercih edilmiştir. Bu da aşınmayı engeller, sağlamlığı artırır." dedi.